Suriye’de 'Cihatçı' muhalefetçilere dikkat!
Bunca gün geçmiş olmasına rağmen, gazeteniz Yeniçağ’da yayınlanan ve Suriyeli askerlerin, “Cihatçı” diye nitelenen muhalefetçiler tarafından, “koyun gibi” kesilişini gösteren fotoğrafların tesirinde kaldığımızı itiraf etmemiz gerekiyor.
Bu ve diğer fotoğraflar, aslında her şeyi bütün ayrıntısıyla anlatıyor.
El Kaide’nin bağlantısı olan El Nusra’nın elemanları oldukları öne sürülen paralı askerlerin, ne tür bir işlev üstlendikleri de artık daha iyi anlaşılıyor.
Yeri gelmişken, Özgür Suriye Ordusu’nun kendi arasında bile “tam özgür” olmadığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
El Kaide ismi altında, El Nusra ISIS (Irak-Şam İslam Devleti) ve bir Kürt oluşumu olan PYD sadece bunlardan bazıları kabul ediliyor.
Bu güçlerin bir bölümünün, PYD ile çarpıştığı da biliniyor.
Nitekim, PYD Dış İlişkiler Sözcüsü ve Kürt Yüksek Konseyi Dış İlişkiler Komite Üyesi Zuhat Kubani, medyaya yaptığı açıklamada; Suriye’nin Türkiye sınırında, İslamcı örgütlerle diğer muhaliflerin “ganimet için savaştığını” öne sürüyor.
Bu grupların Esad’ı devirme gibi bir amacının bulunmadığını, Türkiye sınırının olduğu bölgeyi denetim altına almaya çalıştığını belirten, Kubani, “Sınır kapısını tutanlar vergi alıyor. Bu kapıda ganimet var, bu kapılar onların yaşam damarı” ifadelerini kullanıyor.
Kubani, milyonlarca dolarlık bir gelirden söz edildiğini de hatırlatıyor.
Azaz’da yakın zamana kadar Kuzey Fırtınası’nın hâkimiyetinin bulunduğunu, Kuzey Fırtınası lideri Emar Dadikhi’nin istihbarattayken, devletin subayıyken Özgür Suriye Ordusu’na katıldığını ve bu tugayı oluşturduğunu belirten PYD yetkilisi, Irak ve Levant İslam Devleti, Cebhet el Nusra vb.. El Kaide bağlantılı örgütlerin ganimet savaşı yaptığını kaydediyor.
Kuzey Fırtınası’nın ÖSO’nun kolu olmakla birlikte, Kürd İzidi köyüne girdikten sonra buranın halkını radikal İslam’a zorladıklarını anlatan Kubani, şimdi birbirleriyle savaşan muhalefetin kendi iktidarlarını güçlendirme peşinde olduğuna dikkatleri çekiyor.
Yine, Batı medyasında yer alan haber ve yorumlarda, Özgür Suriye Ordusu’nun gerçekte pek özgür olmadığı hatta zorlandığı anlaşılıyor.
Cihatçı ve radikal İslamcı grupların güçlenmesiyle Suriye yeni bir terör dalgasıyla karşı karşıya kalırken, Alevi ve Şiilere yönelik infazlar artış gösteriyor.
ISIS’ın 10 bin kadar savaşçısı bulunduğu tahmin ediliyor. Muhaliflerle birlikte çalışan Batılı bir yetkiliye göre, muhalifler arasında çatlak büyürken, ılımlı muhaliflerce ISIS’ın üstesinden gelmeden Şam rejimini deviremeyecekleri düşüncesi güçleniyor.
Boşuna değil, ABD’nin bu paralı askerlerden çekinmesi ve onları ayıklamak üzere operasyonlara başlama hazırlıkları yaptığının haberleri yayılıyor.
Zaten, fotoğrafların dünya basınında yer almasının da, bir anlamı ABD’nin, bu konuda “düğmeye bastığını” gösteriyor.
Ne var ki ABD’nin çekindiği ve istemediği cihatçılığın, 3 Müslüman ülke tarafından desteklendiği de öne sürülüyor.
Türkiye’nin komşumuz Suriye’ye karşı uygulanan politikasını, halkın büyük bir bölümü onaylamıyor.
Aslında Türkiye’nin, değil bir veya iki kilometre hava sahasının geçilmesine, sınırlarının bir metre bile ihlal edilmesine dikkat etmesi, büyük önem arz ediyor. Bunu bütün Türk halkı biliyor ve kabul ediyor.
Ne var ki yanlışlıkla veya “arızalandığı için” 2 kilometre kadar sınır ihlalinde bulunan bir Suriye helikopterinin füzelerle düşürülmesi garipseniyor.
Hatta, bir “savaş çığırtkanlığı” Yeniçağ’ın belirttiği gibi “Türkiye’ye bir tuzak” olarak da değerlendiriliyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, Türkiye’nin daha önce de belirttiğimiz gibi, Suriye politikasını mutlaka “dizayn” etmesi zorunluluğu görülüyor.
Bütün uyarılara rağmen, şu sıralarda, “kimyasal silah kullanma” yı gerekçe göstererek Suriye’ye karşı politikasını yeniden şiddetlendiren iktidarın, Meclis’in açılmasıyla birlikte yeni bir “tezkere” çıkarma kararının gayretleri kendini gösteriyor.
Oysa, muhalefetin; içeriğinde “Suriye ile savaş” ı kapsayan bir tezkerenin çıkmasına engel olmaya çalışacağı da şimdiden biliniyor.