Sözde vatandaş olmak...
Bir devletin 'sözde vatandaşı' olan kişiler, zihin gerisinde besledikleri çarpık düşüncelerini grup halinde oldukları zaman, genelde saklayamazlar. Kendilerini rahatsız eden çok küçük sözler karşısında heyecanlanıp, o çirkin niyetlerini derhal ortaya koyarlar. Çünkü o zavallılar, yaşadıkları devleti değil, hayallerinde kurguladıkları bir uyduruk devleti düşünürler. Bu nedenle de yaşadıkları devletin değerlerini -insani bir davranış için de olsa- her fırsatta çiğnemekten geri kalmazlar. Nitekim böylesi bir davranış biçiminin Güneydoğu bölgemizdeki bir ilçemizde gerçekleştiğini, içimiz yanarak öğrendik...
İnsanımızın çoğu Cuma namazına gider. Ülkede bir felâket, ülkeyi sarsan acı bir olay olmuş ise; veya şehitler vermişsek, cami hocası -çoğunlukla namaza başlamadan önce- o felâketin bir daha olmaması için cami cemaatinden dua etmelerini ister. Böyle bir isteğin elbette kimseye bir zararı yoktur. Nihayet istenen şey bir duadır. Hatta kişi dua etmeyebilir de. Hoca dese bile dua edip-etmemek o kişinin iradesindedir. Evet, öyledir ama 05. 02. 2016 tarihli ensonhaber.com adlı sitede fotoğraflarıyla beraber verilen bir haber var. Haberin konusu üzüntü verici. Haber aynen şöyle: "İmam şehitler için dua istedi cemaat camiyi terk etti!
Batman Merkez Güneş Camii'ndeki Cuma namazı olaylı geçti. İmam, cuma namazı öncesinde şehit polis ve askerler için cemaatten dua istedi. Cemaatten bazıları, imama tepki göstererek camiyi terk etti. Camiye siyaset sokulduğunu öne süren o şahıslar, diğer kişiler tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı. Camiyi terk ettiler. Olay, camideki bazı vatandaşlar tarafından cep telefonu ile kayda alındı. Cemaatin bir kısmının terk ettiği camide kalanlarla cuma namazı kılındı."
Sevgili okuyucum, şu vicdansızlığa bakar mısınız? Şehit polis ve askerimize dua istemek 'siyaset' imiş! Birbirimizi kandırmayalım; o hendeklerin açılmasını, o tonlarca patlayıcıların mahallelere girişini seyredenler, işte bu tip sözde vatandaşlardır! Bu hesap elbette bir gün görülecek!
Ve kitap...
Efendim, Türkçülüğün önderi Hüseyin Nihal Atsız çok farklı bir kişilikti. Yaşamın doğal akışı içinde sakin, sessiz birisiydi. Fakat birisi, Türklüğe, Türk milletine çamur attığı zaman Atsız Beyimizi kimse zaptedemezdi. O korku nedir bilmezdi. Sevenleri o büyük insanı çok çeşitli eserlerle topluma sunuyorlar. İşte o yazarlardan birisi de Sayın Serkan Akgöz! Sayın Akgöz "Basında Atsız" eseriyle bu konuda farklılık yarattı. Çünkü Atsız Beyimizin gazetelere yansıyan tüm yaşamını 400 sayfalık eseriyle belgeledi. Bu eser her Türk milliyetçisinin eli altında olması gerekir. Sayın Akgöz'ü gönülden kutluyorum. Esere Bozkurt Yayınları'nın 0546 683 19 44 numaralı telefonundan ulaşabilirsiniz.
Sayın Nafiz Nayır, şiirlerini 'hüzün hüzün' ve 'ey sevgili hüzün' olarak iki kitapta toplamış. Sayın Nayır'ın şiirlerinin hepsi bir güzellik demeti. Kitaba mailto:n.nafiz.nayir@gmail.com adresinden erişebilirsiniz.
Efendim Sayın Mehmet Bedri Gültekin de topluma harika bir eser sundu. "On İki Bin Yılın Mirası, Göbekli Tepe'den Günümüze" adlı -Arkeolog Erkan Yıldız'ın sunumuyla başlayan- bu eser, her aydının eli altında bulunması gereken bir güzellik. "Tanrılaşan İnsan", "Anuşirvan'dan Anayasa Dersi", "Sadi Şirazi'de Askeri Strateji" bölümleri özellikle okunmalı. Sayın Gültekin'i bu çalışmasından dolayı kutluyorum. Bu güzelliğe Kaynak Yayınları'nın 0212 252 21 56 numaralı telefonundan ulaşabilirsiniz.
(İliştiri: Türklüğün bilge evladı, değerli büyüğümüz Ata Terzibaşı 31 Mart 2016'da Kerkük'te sonsuzluğa göçtü. Durağı uçmak olsun.)
Esen kalın efendim.