Sorun, Suriye mi, Türkiye mi?
Kimseler anlamasın, işin derinliğine inerek, çözmesin diye gelişmeler, öylesine hızlı cereyan ediyor ki, sormayın gitsin. Sansasyona meraklı, işi araştırmadan, yetkililerin ne konuştuklarını değil ne yediklerini ve ne giydiklerini veren gazete ve televizyonlar da, ortalığı toza dumana katmış durumda.
Suriye olayında nedense kimse, işin dikkat çekici ayrıntılarını sorgulamıyor. İnsanların araçlarının plaka numaralarını bile gören, atılan her kurşunu, içilen içkileri bile gözetleyen ABD, nedense bu konuda bir açıklama yapmıyor? Neden ABD’nin insansız uzay araçları bu bölge üzerinde uçmuyor? Bir karamboldür gidiyor. Olan, askerime, polisime, sınır kentlerindeki vatandaşlarıma oluyor.
Bakın garabet olaylar arasında yer alan şeylerden biri de Avrupa ülkeleri ve ABD’nin meydana gelen son gelişmeler karşısında bir tür panik içine girmeleri, çelişkili açıklama ve tutum takınmaları. Sanki kendi başlattıkları bu olaylarda onlar adına hareket eden liderler üzerindeki kontrollerini kaybetmiş de bu yüzden paniğe kapılmış gibiler.
Şimdi bana ters ve garip gelen haber başlıklarını sıralayacağım. Time dergisinde yayınlanan ilgi çekici bir makalede savaşta Suriye’den sonraki cephenin Türkiye olup olmadığı tartışılıyor. Buna benzer yazılar uluslararası basında lebalep.
Rusya’nın resmi yayın organı olduğu belirtilen bir yayın organında “Rossiyskaya gazeta”da, Türkiye’ye düşen top mermilerinin Suriye hükümetine ait olmadığı savunuluyor.
Bu arada Rusya Devlet Başkanı Putin, Türkiye’ye yapacağı geziyi ileri bir tarihe çekiyor.
İngiliz Daily Telegraph, Erdoğan ve takımının bunalım ateşine benzin döktüğünü yazıyor.
Almanya’nın Sesi Radyosu, Suriye savaşının Türkiye’ye taşındığı yorumunu yaparken, ABD Savunma Bakanı Panetta, savaşın yayılabileceği uyarısında bulunuyor. Bu uyarı benzerleri Avrupa başkentlerinden de geliyor.
Bu garip haberlere ek olarak AB cephesinden de AKP ve Erdoğan’ı suçlayan açıklama ve raporlar sayfa sayfa akıyor. AB ilerleme ara raporunda Türkiye’deki adalet sistemi ve ifade özgürlüğü konularında ağır eleştiriler. Sanırsınız Türkiye’de oynanan bu oyunu yeni fark ettiler. Oysa onlar da bu oyunun içinde ama neden bu tepki şimdi ve bu şiddette? Washington, Paris, Londra resmi açıklamalarda başka, kulaktan kulağa başka konuşuyor.
Ekonomide kırmızı uyarı ışıkları artık gizlenemiyor, yanmaya başladı. Hem de giderek hızlanan yanıp sönmeler halinde. Daha sayfalar dolusu gelişmeler.
Şimdi diyeceksiniz ki, tüm bunların anlamı ne? Aslında AKP cephesinde daha önce de yazdığım ters gitmeye başlayan akım bence giderek hızlanıyor. Yani Türk halkının yapması gerekeni, bunları işbaşına getirirken yaptıkları gibi gene başkaları yapıyor. Bu işleri hızlandırıcı olarak kullanılan ekonomi giderek kötüleşiyor. Erdoğan hükümetinin destekçisi ikinci büyük inşaat şirketinin de iflasını istemeye hazırlandığı söyleniyor.
Vatandaşın sırtına bindirdikleri yeni vergi kamburu yetmemiş gibi yeni kamburlar yolda. Sınırdaki 100 bin mültecinin yükü de cabası. Hazine her şeyi sattığı için şimdilerde başka rantların peşindeler. Kentleri yeniden inşa gibi. Bakın ABD doları aldı başını gidiyor. Nerelere dayanacağını kimse tahmin edemiyor. Bu kış Türk halkı için zor bir kış olacak. Ama padişahımıza yeni uçaklar, kimyasal koruma araçları falan alınıp, yeni saraylar yapılıyor.
Bu arada iktidardaki çatlak büyüyor. Ama bu çatlak dışarıdaki oyun kuranların işi. Pastanın paylaşılmasında iki tarikat birbirinin ayağını çelmeye devam ediyor. Her zaman olduğu gibi muhalefet ise armut piş ağzıma düş hesabı aynı magazin basını tarzında muhalefet yapıyor. AKP ve Tayyip Bey haklı, aslında onun karşısında bir göstermelik muhalefet var; gerçekte onu destekleyip, yaptıkları göstermelik muhalefetle onu kuvvetlendiren. Bu yüzden işlerini bitiren de onlara bu işi veren olacak. Türk göstermelik demokrasisi veya siyaseti değil.