Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Son cinayetlerin sosyoekonomik temelleri!

Sosyal bunalımın ulaştığı boyutu sözler değil yaşanan olaylar gösteriyor. İntihar, boşanma, cinayet, taciz, fuhuş, gasp gibi kriminal vakalardaki artış ya da azalış ile uygulanan ekonomik politika arasında çok yakın bir ilişki vardır. Ayrıca işlenen suçların niteliği de uygulanan politikaların toplumda yarattığı travmaya ilişkin ip uçları verir niteliktedir. Son zamanlarda anne, baba, eş, çocuk cinayetlerinde ciddi artışlar var.
Son günlerin gündemine oturan bazı ilginç suçları bu anlamda yeniden düşünmekte yarar vardır. Çünkü bu olaylar ülkede derinleşen ekonomik ve ahlâki krizin toplumsal alandaki izdüşümleridir. Bu olaylar aynı zamanda toplumda yaşanan değer ve maneviyat bunalımının yoğunluğunun da kanıtlarıdır.
İnsan kasabı!
Adam sevgilisinin başını kesiyor. Bir başkası doğuma götürdüğü karısının burnunu ve kulaklarını kesiyor! Adam iki kulağı ve burnunu kestiği karısını hastane kapısına bırakıyor. Bir başka sabıkalı cani musallat olduğu bir genç öğretmeni adım adım takip ederek satırla caddenin ortasında doğruyor. Bir diğer mahlûk bıçakla doğradığı kadını can çekişirken kimse yardım etmesin diye ölene kadar baş ucunda bekliyor. Ailesini toptan yok edip ardından intihar edeni mi dersiniz, yoksa en küçük bir anlaşmazlık yüzünden babasını, anasını, çoluğunu cocuğunu keseni mi? Akla gelmeyen her türden cinayet her gün yaşanıyor. Yaşananlar, “daha önce de benzer olaylar oluyordu” diyerek geçiştirilecek türden olaylar değildir.
Tehlike çanları
insanlık için çalıyor!

Yalnız medyaya yansıyanları dikkate alınsa bile son zamanlarda insanın insana karşı yapmadığı işkence, eziyet ve vahşetin kalmadığı görülür. Sorun kriminal güvenlik sorunu olmaktan çıkmış durumdadır. Sosyal, psikolojik, ekonomik ve siyasal bağnazlık her yanı sarmış gibidir. Bu durum karşımızda ciddi bir insanlık sorunu olduğunu göstermektedir. Klasik anlamda insan ve de insanlık tartışılır hale gelmiştir! İnsanlık için tehlike çanları çalıyor!
Olgular, Türkiye’de özel ve vahşi bir yapının sosyalize olduğunu gösteriyor. Bir vak’a istisna olarak meydana geliyorsa, o bireyseldir. Ancak vak’a birden çok ve sürekli olarak meydana geliyorsa, bu durumda olgunun toplumsallaştığından söz edilebilir. Böyle durumlarda sosyologların, pedagogların ve psikologların işin içine dahil olması gerekir.
Yaşama sevinci
kaybolmuş!

Yaşanan son gerilimlerin, çatışma ve umutsuzlukların insanları patlamaya hazır bombalar haline getirdiği görülüyor. Ceviz kabuğunu doldurmayacak türden tartışmalar birden vahşi ve akıl almaz cinayetlere dönüşebiliyor. Bu durumda alt yapısı tehlikeli bir biçimde dolmuş sosyal ve psikolojik bir illetten söz edilebilir. İşlenen cinayetlerin vahşiliği, insanların mutsuzluklarının nedeni olarak başka insanları gördüğünü gösteriyor. İnsanlar, insanları katlederek, işkence çektirerek sorunlarını yok ettiklerini sanmaktadır.
Diğer yandan mutlu olma umudunu ve yaşama sevincini kaybetmiş insanlık meydana gelen en küçük kıvılcımda dahi işi cinayete vardırabiliyor. Ortada insanları durduracak manevi değer de yok. Yalnız işsizin değil altta kalanın da ezildiği ekonomik düzen bütün acımasızlığıyla insanlardaki merhameti emip aldı. Aile sevgisi, ana-baba hakkı, mertlik, insanilik gibi değerler işlev yapamaz hale geldi. Bu nedenledir ki şiddet aile içine, eş ve akrabaya yönelmiş durumdadır. Her şeye aç, neredeyse hiçbir değerle kendisini bağlı görmeyen bir insan tipiyle Türkiye karşı karşıyadır. Anlamak gerekir ki ihtiyaç içinde olan insanda ne özgürlük ne de ahlâk olur. Meydana gelen olaylar ekonomik düzenin acımasızlığını ve vahşiliğini de göstermektedir. Sorunun kaynağı orasıdır. Çözümü de orada saklıdır.

Yazarın Diğer Yazıları