'Siyasî şüpheliler' dururken!

Bursa'da kısa süreli bir gözaltı yaşandı… Gözaltı süresinin kısa olması önemli değil, gözaltının sebebi önemli…

Gece saat 23.00 civarında Yaylacık mahallesinde 'şüphe edilerek' durdurulan araçtaki iki kişi polis tarafından gözaltına alınıyor… 'Şüpheli' olmalarına sebep olan suç aletleri ise arka koltukta görünür vaziyette bulunan "Şehit Doç. Dr. Sinan Ateş" ve "Sinan Ateş için adalet, UNUTMA, UNUTTURMA" yazılı stikerlar… Bir de arabanın bagajındaki 6 adet sprey boya…

Gözaltına alınanlar, Sinan Ateş'in can dostu, cinayet gününden beri olayın takipçiliğini yapan, iz süren, gündemde tutan, aynı zamanda ailenin de en yakınlarından, Bursa'nın eski Ülkü Ocakları Başkanı Cahit Özdemir ve Özgür Şahin…

Önce Yunuslar, sonra Terörle Mücadele birimi derken, etrafta herhangi bir yazılama ve yapıştırma olmadığı için 'şüpheliler' serbest kalıyor… Cinayet gününden bu yana Bursa'daki bu tuhaflık ve Sinan'ın arkadaşları üzerindeki psikolojik bir aşama daha tamamlanmış oluyor…

***

Sinan Ateş için Bursa çok önemliydi… Bursa ve Bursalılar da ona vefasını fazlasıyla gösteriyor… İnşallah bu vefayı ve kadirşinaslığı sandığa da yansıtacaklar, onun varlığına ve hatırasına vefasızlık edenleri sandıkta cezalandıracaklar…

Geçelim adaletin tecellisi için koşturmayı, cenazesine bile katılmayan, bir başsağlığı dileyemeyen, emir komuta içinde sessizliğe bürünen kim varsa, onları Bursa'da sandığa gömmek, Bursalılar için çok anlamlı bir cevap olacaktır…

***

Bursa özelinden çıkıp ülke geneliyle ilgili bir başka konuya geçelim ve gerçeğin altını çizelim: Siyasî baskıdan çekinen kamu görevlilerinin tamamı şunu bilmeli ki 15 Mayıs sabahından itibaren Türkiye yeni ve farklı bir sürece girecek… Cumhurbaşkanlığını hangi aday kazanırsa kazansın bu böyle olacak…

O yüzden hiç kimse devlet memuru olduğunu unutmasın… Açıkçası kendi geleceğini, kendi kariyerini yakmasın… Eğer birine sadakat hissedecekse o 'devlet' olsun… Hiçbir kamu görevlisi, hiçbir siyasinin baskısına hukuksuz şekilde boyun eğmesin, suçuna ortak olmasın… Tekrar vurgulayalım: Hangi aday kazanırsa kazansın devran dönecek…

***

İlk günlerde söylemiştik, yine söyleyelim: Herkes iz sürüyor ve herkes dayanışma içinde… Sinan Ateş olayın çarpıtılması, örtülmesi, delillerin karartılması veya birkaç kişiye yıkılıp azmettirenlerin işin içinden sıyrılması çok kolay olmayacak…

Bu teknoloji çağında ve güvenlik, istihbarat, iletişim ve soruşturma tekniklerinin bu kadar geliştiği bir dönemde, 'içeriden' hiç kimsenin zanlıları kurtaracak veya içlerinden bazılarını çekip alacak, üstelik bunu 'iz bırakmadan' yapacak şansları yok…

Bunu yapmaya kalkan, soruşturmanın yönünü değiştirmeye çalışan, zanlı ifadelerine müdahale eden ya da delil karartan, kendini yakar… Hangi birimde, hangi görevde olursa olsun, bütün Türkiye bu cinayete odaklanmışken, suçun direkt ortağı olur… Hepimiz dikkatle izliyoruz, biliyoruz, görüyoruz…

Sözde siyasîler, çeteler ve çetelere elemanlık yapan mesleğinin yüz karası polisler arasındaki üçlü kahpe suç koalisyonu suçüstü yakalandı… Çetenin diğer elemanlarıyla sınırlı kalıp 'siyasî işveren'e dokunulmadan dosya kapatılmaya kalkışılırsa ağır vebal işte o zaman görülecektir…

Soruşturmanın bugüne kadar kötü gittiğini söyleyemeyiz ama 'siyasî azmettiriciler' ayağına henüz dokunulmuş değil… İşte bunun için, gerçek adalet için bitmez tükenmez bir enerjiyle koşturan Sinan'ın kardeşlerine baskı asla kabul edilemez ve kimse de bu baskıya boyun eğmez…

Yazarın Diğer Yazıları