Siyasi akıldânelere...
1978 yılında Rize’de bir sokakta görmüştüm o levhayı. “Akıl Danışma Bürosu” yazıyordu. Rahmetli kardeşim Mucip’e sormuştum “Bari iş yapıyor mu bu vatandaş?” diye, O da “Abi, akıl arayan olursa, satan da olur, arz-talep meselesi” demişti, gülüşmüştük.
Biri de bugünlerde, ha bire benim e-posta adresime “Siyasetçilere tavsiyeler” diye iletiler yolluyor. Akıl satıyor o Rizeli uyanık gibi. Yazdıkları da ipe sapa gelmez şeyler.
Yalnız bu Rizeli akıl satanla, bu e-postacı-akıl tüccarı mıdır siyasetçilere akıl vermeye kalkanlar? Yok canım hiç olur mu? Bizde herkes siyaset uzmanıdır. Erzurum deyimiyle “en ufağı kan kırmızı”. Hele de şu siyasi kulis gazetecileri... Bu beyler yıllardır TBMM kulislerinde, parti genel merkezlerinde, siyasetçi yazıhanelerinde, eski ve yeni siyasetçilerle düşe kalka uzman kesilmişlerdir başımıza. Oturur gazete bürolarına siyasi kestirmelerde bulunur, bu kestirmeleri çaptan düşmüş, eski şaşaalı günlerini arayan fersude siyasetçi takımına da tasdik ettirdikten sonra köşelerine taşırlar. Bazı saftirikler de bunları okur, ciddi bir şeyler oluyor sanırlar.
Bunlara kimse sormaz şu soruları: “Yahu gel hele arkadaş, ömrü hayatında herhangi bir partinin herhangi bir yönetim organında görev yaptın mı? Dâvâ adamlığı nedir bilir misin? Herhangi bir partiye üç kuruş yardım ettin mi? Herhangi bir yere aday oldun mu? Herhangi bir evin kapısını çalıp oy istedin mi? Seçim kazanma ve kaybetme nedir bunları hiç yaşadın mı?”
Yok, bunların hiçbirisi ile beyefendilerin işi olmamıştır, olmayacaktır da. Onlar “akıldâne” dirler, akıl verecek, akıl satacaklar, siyasi “yap-sat” çılık yapacaklardır. AKP’ye alternatif aranıyor ya, birileri pohpohlarlar bunları, bunlar da hemen kaleme sarılırlar: “Müjdeee vatandaş müjdeee! Cintonik Hüsam yeni stil peşrevleriyle siyasi kırkpınarımızda başa soyunacaktır. Antrenörü ise yine ’Kel Sadrazam’dır. Birçok eski pehlivan da bunlara pehlivan tefrikası gibi senaryolar yazacaklardır. Mahşerin dört atlısından Şendul Abdül, yeni bir aşk aramaktadır. Dest-i izdivacına talip olduğu hanımlardan da olumlu yanıt almıştır. Bu izdivaç Tayyip’i çıldırtacaktır. Şişli’nin Yarma Gülü, Anadolu yollarındadır, arkasında medya ağası ve kerimesi bulunmaktadır. Kesin olmamakla beraber, Mutlu Pokerci de bu işin içine girip ’üç pot daha’diyecektir.”
Yani argo deyimle, vatandaşa “Bir avuç tuz al, seğirt”
denmektedir.
Bu beyler bir yandan Hüsam’ı, Abdül’ü, Yarma Gül’ü ısıtırken, diğer yandan da MHP’ye vaziyet ederler. Bunlar bir “Huu!” diyeceklermiş, “Susminaz” gidecekmiş (yalan da olsa söyle Tatar Ağası). Başka?... Olmaz mı? Benim de üst düzey yöneticilik yaptığım Pamukoğlu Paşa’nın HEPAR’ı da bu “a+b+c+d= 0” denklemine “f” olarak katılacakmış. Heyy yavrum hey! Siz Hakkâri’de, komuta ettiği 23 bin Mehmetçiğin “Efsane Komutan” adını taktığı Osman Paşa’nın kitaplarını, parti programını okusaydınız, “Biz siyaseti vatan aşkı olarak biliriz” diyen bir liderle, o liberal cambazların adlarının yan yana gelemeyeceğinin idrakine varırdınız. Ama nerdee, dağarcığınız dedikodu dolu sizin.
Dedikoduyla vatan kurtaracağını sanan bu burnu havalı beylere işin vahametini hatırlatarak bitireyim: “Beyler! Osman Paşa, bu ülkenin son şansıdır, değerlendirilmezse, çok değil 10 yıl sonra Dicle’nin öte yanına (Allah korusun!) pasaportla gidebileceksiniz. Başınıza devşiriniz o çok (!) aklınızı.”