Siyasette günün sorusu: Kim kimi asar acaba?..

“Barikat” patlaması ile tamamen gün ışığına çıkan zirvedeki kapışmaya yeni konu başlıkları eklendi.
Abdullah Gül de Tayyip Erdoğan da aralarındaki kavgayı alenileştirdiler. Zaten başka yolu da kalmamıştı.
Zirvedeki kavga yalnızca AKP’nin içinde değil, muhalefet partileri CHP ve MHP’de de yakından takip ediliyor. Siyasi kulislerin dört bir yanından haberler vermeden önce, AKP içindeki liderlik kavgasından kısa hatırlatmalarla deşifre işlerine devam edelim..
Tayyip Erdoğan’ın “idam cezasını geri getirelim” çıkışının ardına bir daha bakalım.
Abdullah Gül’ün arkasında büyük bir AB lobisi vardır. Bu lobide Abdullah Gül’ün en sıkı destekçilerinin arasında Kürtçüler ve PKK sempatizanları ağırlıktadır. Gül, AB liderlerinden pek bir iltifat görür. Bu durum, Tayyip Erdoğan’ın baştan beri çileden çıktığı, adeta, amiyane tabirle gıcık olduğu bir husustur. En güvendiği adamı AB’den Sorumlu Bakan Egemen Bağış bile tüm uğraşlarına rağmen havayı Tayyip Erdoğan lehine çeviremedi.
Tayyip Erdoğan, Alman Başbakan Merkel’i ziyaretinde ne demişti?
“Artık AB liderler zirvesine de çağrılmıyoruz. Eskiden çağrılırdık” ..
Yani; Erdoğan, “Kim kimi destekliyor biliyorum” u yarı açık ifade etti.
Arkasından idam çıkışını yaparak, AB ve oradaki Kürt lobisini tehdit etti. Onlara, “Benimle olacaksınız”
dedi.
Tayyip Erdoğan, başkanlığa giden yolun tek ABD’den geçmediğini, en önemli kilometre taşlarından birinin AB olduğunu çok iyi biliyor.
Abdullah Gül’cü kanat fırsat bekliyordu. Suriye sınırımıza Patriot yerleştirilmesi hikayesi çıktı.
Gül’cü kanadın en önde gelen ismi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu doğruladı, Başbakan Tayyip Erdoğan yalanladı. Abdullah Gül de Patriot’tan yana tavır koydu.
Suriye için her denileni yapan Tayyip Erdoğan’a destek vermeyen NATO Genel Sekreteri Rasmussen de Davutoğlu ve Gül’ü memnun edecek açıklamalar yaptı.
Tayyip Erdoğan’ın dişlerinden gelen gıcırtı sesleri iyice arttı. İdam söylemlerini, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in karşı çıkışlarına rağmen daha da sertleştirdi.
Bu arada, Başbakan’ın iç ve dış medyadan sorumlu yakın adamları , Abdullah Gül’ün İngiliz Financial Times’a verdiği mülakatı haber ettiler.
Suriye’de kimyasal silah uyarısı yapıp “Patriot” a sıcak bakan Abdullah Gül ne demişti;
“Ankara’nın son on yılda yaptığı reformlara bakacak olursanız, AB’ye girme çabasının kazanımlarıdır... Ama burada duramayız. Reformlara devam etmeliyiz” .
Yani;
İsteklerinizin ve projelerinizin garantisi benim. Bende bir değişiklik yok.
“Onun -Erdoğan’ın- söylemi benimkinden farklı... Ben, Cumhurbaşkanı olarak siyasetçi değilim... Ben, resme daha geniş bir açıdan bakıyorum veya -onu- temsil ediyorum ve herkesi kucaklıyorum... [Ama] İnanmadığım bir şeyi de söylemem.”
Yani;
Ben, sizin değerlerinize hala sıkı sıkıya bağlıyım. Gördünüz, devlet başkanı olmak isteyen adamın çapını. Türkiye’deki benim desteğim onunkinden çok fazla.
“Bu görevde hâlâ iki yılım var” .Yani;
“Bu süreyi uzatmak sizlerin elinde” .
Şimdi, kameraları AKP kulislerine çevirelim..
İdam konusunda Başbakan Erdoğan’ın çıkışları AKP içinde ciddiye alınmıyor. Abdullah Gül’e karşı manevra olarak değerlendiriliyor. Açlık grevi sürecinde şantaj değerlendirmesi yapanlar da var. Özellikle Doğu ve Güneydoğu kökenli milletvekilleri idam tartışmasından rahatsız. Her gün iki-üç AKP’li mebus Köşk’e çıkıp Abdullah Gül ile görüşüyorlar. Hatta AKP’liler kendi aralarında espri yapıyorlar; “İdamı geri getirirsen ilk kim asılacak belli olmaz” diye.. Süreçte bazı işadamlarının da Köşk’le sıkı temas kurdukları bilgisi Erdoğan’a ulaştı. (Tayyipçi yazarlar ondan dolayıdır ki sık sık işadamlarını hedef alan yazıları kaleme almaya başladılar. aht)
MHP’ye göz atalım;
MHP, idamın geri getirilmesinde AKP’ye “İspanya” golü atmaya hazırlanıyor. Hatırlayın; 2008 Ocak ayında Tayyip Erdoğan, İspanya’dan üniversitelerde başörtüsü yasağının kalkması için çağrı yapmıştı, uzun süre topu ortada dolaştırdığı için anayasa değişikliğini MHP gündeme getirmişti. Bunun üzerine AKP ve MHP uzlaşmış ve değişiklik teklifi rekor oyla kabul edilmiş, daha sonra Anayasa Mahkemesi’nden dönmüştü.
MHP’liler bu aşamada idam cezasının geri getirilmesi için kanun teklifi vermeyecekler. Erdoğan’ın her zamanki gibi “çark edeceğini” düşünüyorlar. Aynen türban örneğinde olduğu gibi bekleyecekler. En uygun zamanda kanun teklifi verecekler.
Nasıl bir hesapsa!..
CHP’ye geçelim;
Ana muhalefet partisinde durum daha da ilginç. CHP’liler zirvedeki kapışmaya çok farklı bir alandan bakıyorlar; sağlık alanından. Ana muhalefette, geçirdikleri rahatsızlıklardan dolayı Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan’ın sağlık durumları, çok yakından takip ediliyor. Hakim olan kanaat; “ikisi de bu işi götüremez ....... dolayı.”
Durum, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile de değerlendirildi ve bazı atakların “zamana yayılması” kararı alındı.
Çok karışık hesaplar dönüyor Ankara’da. Siyaset bu; kimin kimi asacağı belli olmaz.

Yazarın Diğer Yazıları