Siyasette adres sorunu!
Önce AK Parti Genel Başkanı konuştu: "Edirne''deki, en büyük hesabı İmralı''dakine verecek…Onların da kendi içlerinde ayrı bir hesaplaşmaları var ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar" dedi.
Biri müebbette hükümlü ile diğeri tutuklu olan sanık birbirlerinden ancak çete/mafya modelleriyle hesap sorabilirler. Demokratik hukuk devletlerinde hesaplar yargıya verilir. Bu bağlamda hesaplaşma için gösterilen adres yanlıştır.
Sonra da CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu "bu ülkeye demokrasi gelecekse, herkes kimliğinden, inancından ötürü ötekileştirilmeyecekse bunun yolu Diyarbakır''dan geçer" deyiverdi.
Her şeyden önce demokrasinin yolu değil zihniyeti olur. Sanki Türkiye''nin diğer illerinde inanç ve kimlikler yönünden demokratik yollar açık da bir Diyarbakır''da kapalıdır. Eğer öyleyse Türkiye''de kimlik ve inanç dolaysıyla ötekileştirme kısmi ve bölgesel bir sorundur.
Kılıçdaroğlu''nun gösterdiği adreste hem sorunlu hem de yanlıştır.
Dahası Kılıçdaroğlu, o malum çözüm sürecinde olsun ondan sonra ortaya çıkan sorunların çözümünde olsun, demokrasinin, temel insan hak ve özgürlüklerinin çözüm yerini TBMM yani Ankara olarak göstermişti. Dahası Kılıçdaroğlu Adalet Yürüyüşünü de Diyarbakır''dan değil Ankara''dan başlatmıştı.
Kılıçdaroğlu''nun bu sözleri üzerine HDP''li Meral Danış Beştaş, açıklamayı olumlu bulduğunu ama yetersiz karşıladığını ifade etmiştir. Yani böylece HDP "yetmez ama evet" demiş olmaktadır.
İyi Partili Yavuz Ağıralioğlu ise, "Memleketin çözüm merci TBMM''dir. Bunun dışında her yelteniş defalarca denenmiş bedeli ağır ödenmiştir." Açıklamasını yapmıştır.
Diyarbakır''ı her türlü çözüm için merkeze koyan yaklaşımlar hiçbir suretle masumane değildir. Geçmişte siyasiler ve uluslararası projelerde de Diyarbakır merkezi bir konuma yerleştirilmişti. 1993''ten bu yana Diyarbakır''a özel bir misyon yükleyen yaklaşımlardan bazıları şöyledir.
- 1993''ün Nisan ayında toplanan Sürgündeki Kürt Parlamentosunun kararlarından birin de, "Kürtlerin Diyarbakır''da Başkenti ve Parlamentosu olmalıdır. Bunun dışında çözümü kesinlikle kabul etmiyoruz" açıklaması yapmıştı.
- Yıl 16 Aralık 1999''u gösterdiğinde zamanın Başbakanı Mesut Yılmaz, Diyarbakır''da yaptığı konuşmada aynen şunları söyler: "Avrupa Birliği''ne üyeliğimize giden yolun Diyarbakır''dan geçtiğine İnanıyorum". O tarihten sonra ne iktidar koltuğuna oturabildi ne de Türkiye AB''ye üye olabildi.
- 2009 yılında Başbakan Erdoğan "Kürt Sorununun çözümü için yeni bir çalışma başlattık" demiş, 2010 yılında ise "Ben bir başbakan olarak Kürt Sorunu''nu savunmaya da devam edeceğim" ifadelerini kullanmıştı.
- Zamanın Başbakanı Erdoğan 16 Şubat 2004 akşamı televizyonlarda, "Şu anda Amerika''nın da Büyük Ortadoğu Projesi var ya, Genişletilmiş Ortadoğu, yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız, bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım" demişti.
- Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Nemrut Krater Gölü''nün 2010 yılında Avrupa''nın seçkin destinasyonları arasına girmesi için düzenlenen basın turuna katılan gazeteciler zamanın Bitlis Valisi Orhan Öztürk''ü ziyaret ederler. Vali il tanıtımının farklı şeyleri gerektirdiğini anlatarak şöyle bir cümle kurar: "Mesela Diyarbakır''ı ne ile tanırız? Karpuzu, kadayıfı ile tanırız. Ama Diyarbakır''ın algısı ne? Eski kavramla dediğimiz gibi tarzı telakkisi ne? Diyarbakır Belediyesi''nin BDP''li olması ile işte, Kürdistan''ın başkenti olması ile tanınıyor."
Bir zamanlar DYP''nin lideri olan Mehmet Ağar "dağda siyaset yerine Ovada siyaset" kavramını ortaya atmıştı. O da sorunun çözümünü yanlış adreste aramıştı. PKK anlayışının bugünkü gerçeği "Dağda silah (PKK) , ovada siyaset (HDP)" şeklinde hayata geçirmiştir.
Bütün gerçekler siyasette oy uğruna millete yanlış ve tehlikeli adres gösterenler bu ülkeye en büyük kötülüğü yapmaktadırlar.
Adresi yanlış olanların siyasetleri de yanlıştır. Yanlış adrese doğru emanet teslim edilemez.
Siyaset erbabları titreyin ve kendinize gelin!