Not etmişim defterime Osman Pamukoğlu Paşa’nın hikmet ve cesaret dolu şu sözlerini; hız, ilham ve ivme almışım:
“Güçlükler insanın ne olduğunu gösterir. Her şeyin değeri zorluğundadır.
En kıymetli okul zorluk
okuludur.”
“Düşmansız, hasımsız ve rakipsiz yaşam olmaz. Onlar sizinle dövüşerek sinirlerinizi ve becerilerinizi kuvvetlendirir, yaratıcılığınızı artırırlar.”
“Dünya tarihinde cesur insanların eylemlerine ilişkin bilginin dışında değerli hiç bir şey
yoktur”
“Hak ve eşitlik demek fırtına kuşları demektir. En ağır rüzgârlarda bile rüzgâra karşı
uçacağız”
Evet cesaret... O vardır Tanrı’ya şükür, kanıtlamışızdır nice çetin günlerde. Zora talip olmuşuzdur 63 yıllık hayatımızın her döneminde, birileri gibi, kırk yıllık birikimlerin gölgesine sığınıp kendi gölgemiz olarak sunmaya kalkışmamışızdır (o birikimlerdeki payımız onlardan çok olsa da). Zor oyunu bozar kuralını korkmadan uygulamışız, bozmuşuzdur da. Bizi yakından tanıyanlar, onaylarlar bu dediklerimizi.
Ya başarı? Başarı için yalnızca cesaret ve zora talip olmak yeter miydi acaba? Yeteceğini bilmesine bilirdik de, günümüzün yazar ve düşünürlerinden Mümin Sekman’ın şu sözleri yâdımıza düşünce, iyice pekişip berkitilmiştir bu bildiklerimiz:
“En görkemli başarılar, elde kanıt olmadan bir büyük rüyanın peşinde tutkuyla yürüyenlerin yaptıklarıdır.”
“Efsanevi başarıların mantığı da, matematiği de yoktur”
“Denediğiniz zaman kazanabilir yahut kaybedebilirsiniz, ama denemediğinizde kesinlikle kaybetmişsinizdir.”
Evet bir de deneyim ve birikim diyorsunuz, öyle mi? O da var (övünmek gibi olmasın da). Muhasebe mesleğinin doruklarına çıkmışızdır, bileğimizin zoruyla yeminli mali müşavir olmuşuzdur, bugüne dek de hakkıyla yapmışızdır bu mesleği. Bürokraside çalışmış, üst görevler almış, alnımızın akıyla başarmışızdır. 11 adet kitap yazmışızdır. Gazeteciliğin muhabirlikten köşe yazarlığına, röportajdan yazı dizilerine kadar birçok dalında ürünler vermişizdir, vermeye de devam etmekteyiz. Edebiyat dergilerinde şiir, öykü, araştırma, deneme türü nice ürünlerimiz yayımlanmıştır. Partilerde yalnızca genel başkanlık yapmamışızdır, geri kalan hangi görevi aldıysak başarmışızdır. Biz hayatında bir gün bir partide aktif siyaset yapmadığı halde, masa başında ahkâm kesip parti birleştiren, ayıran, partilere genel başkan atayan, kurulan ve kurulacak partilere rol biçen siyasi ukalalardan değiliz. Müşahitlikten sandık kurulu üyeliğine, gençlik kollarından il yönetimlerine, genel merkez yönetim organları ve yöneticiliğine dek nice görevler almışızdır da hiçbir zaman siyasal ikbal peşinde koşmamışızdır. 2008 yılında Hak ve Eşitlik
Partisi’nin kurucularından olmuşuzdur yine bu tutum, yaklaşım, niyet ve kararla. Eğitimde, denetimde, siyasal konularda emek ve mesai vermişizdir. Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıyızdır şimdilerde. Milletvekili adaylığından geri durmak, kavgadan kaçan kötülerden olmak demekti.
Kaçmadık, adayız Kocaeli’den. Gururla açıklıyoruz bunu, çünkü biz, Genel Başkanım Sayın Osman Pamukoğlu’nun veciz ifadesiyle: “Siyaseti vatan aşkı olarak biliriz”.
Bu aşkla ve ana duasıyla çıktık yola, uğurlar ola! Tanrım güç,
imkân ve fırsat versin bize.
