Siyasete hevesli bir gence
Bu hafta politika ile ilgili sorularınızın hepsine bu konuya hevesli bir gencin mektubuna cevap yazarak karşılık verme gayretinde olacağım.
Siyaset; ülkeye hizmet, azim ve arzusuyla yapılan bir iştir. Siyasetin zorlukları ve güçlüğü gönül gücü ve irade ile aşılır. Gelişmekte olan bütün ülkelerde siyaset, pek çok sıkıntı ve emperyalist oyunla mücadeleden geçer.
Siyaset adamı, bugünü düşünür. Devlet adamı, aldığı her kararın ülkeye 50 yıl sonra ne getireceğini hesap eder. Siyaset adamı, en ciddi ülke sorunlarını ayaküstü konuşabilir. Devlet adamı ise elinde yazılı metinle, basın toplantısında konuşur.
O’nun etrafını ciddi, yetişmiş, doğru sözlü danışmanlar çevirir. Onları dinler, tavsiyelerini alır. Bu üslup yetişme yıllarında kazanılır. İlim ve irfan sahibi şahsiyetleri dinleyerek onların sohbetlerinden feyiz alan genç adam, devamlı çiçeklerden bal toplayan arı gibi bilgi, görgü ve tecrübe kazanır. Böylece dinlemeyi bilen, uzmanlığa saygı duyan bir yapıya kavuşur.
Politikaya girmek isteyen ön hazırlığını mutlaka yapmalıdır. Ön hazırlıkta meslek sahibi olmak ve bu meslekte başarıya ulaşmak şarttır. Bir yabancı dili bilmek, düşünce ufkunu zenginleştirir. Bu ön hazırlık olmazsa, çok büyük yanlışlar işlenebilir. Dünyadaki büyük düşünce ve siyaset adamları kâinata hükmeden ilahi iradeyi hissetmiş, onun mesajlarını ya doğrudan veya dolaylı olarak almışlardır. Bu konuda bizim tarihimiz fevkalade zengindir. Sultan Fatih ve Akşemseddin dostluğu ve daha nicesi, ilahi mesajı alan bir veliden nasiplenen, hükümdarlık sırrını bizlere söylüyor. Bu sebeple yetişme döneminde Allah dostlarının irfan ve hikmetlerinden nasip almak gerektir. Siyasetin kapısından girerken; “dost Allah’tır ve Allah dostlarıdır” demeyi bilmek lazımdır. Aksi halde dostun çok az olduğu siyaset yollarında yalnızlıktan şikâyete kimsenin hakkı olmayacaktır.
Genç kardeşim, içinde barut mahzeni olan bir tepenin üstüne ev yapar mısın? Hayır. Tek kibritle tepe havaya uçar. O halde her insanın barut mahzeni, nefsi ve nefse dayanan zaaflarıdır. Bunları ele alıp, kendi kendimizle yüzleşmeden hür olduğumuzu iddia edemeyiz. Siyaseti düşünen insan, önce kendi kendisine karşı hür olmalıdır.
Siyasete bilgi planında çok iyi hazırlanarak girmek şarttır. Siyaset adamının din, dil, tarih konularındaki bilgisi o’nu yanlış söz söylemekten korur, kurtarır. Milleti ile bütünleştirir.
Siyasete girme konusunda kararlı ve hevesli olanlar için tarih vazgeçilmez bir dosttur. Son 150 yılın tarihini araştırıp dikkatli ve sorgulayan bir üslupla öğrenmelisin. Ne yazık ki Tanzimat’tan bu yana Türkiye’nin kalkınma gayretlerinde hedefine ulaştığını söyleyebilmek mümkün değildir. Çünkü tarih şuuru ve ortak değerler yıkılmıştır.
Siyasi hayata dünyadaki temel ideoloji ve düşünce sistemlerini inceleyerek girmelisin. Bunların başında hiç şüphesiz kutsal kitaplar geliyor. Tevrat, Zebur, İncil okunduktan sonra Kur’an’ın ihtişamını daha iyi anlayacaksın. Kur’an’ın insanı ve o insanın düzeni; kapitalizmin, Marksizmin anlayışlarının çok ötesinde ve üstündedir. İslam’ın insanı, Yaradan’ın kâinatta en aziz ve değerli varlığıdır. Kendi varlığına saygının ifadesi dürüstlüğündür.
Papalığın siyasetini, Siyonizmi, Panslavist ideolojiyi, Anglosakson politikasının kaynaklarına inerek inceleyecek ve Türkiye üzerindeki hesaplarını tarihin ışığında tespit edeceksin. Okuma alanında hiç şüphesiz dünya ve öncelikle Türk Edebiyatı da yer alacaktır.
Sizin gibi genç yaşlarda siyasete heves duyanlar bu yaşların güzelliklerini geçici heveslerle karartmaktan dikkatle uzak durmalıdır. Çünkü bu yaşlar iman, inanç, ahlak, fazilet, feragat, tevazu, dürüstlük ve benzeri güzelliklerin en cömert sevgilerle beslendiği yaşlardır. Bu güzel duyguları siyasetin karanlık dehlizlerinde kirletmemek devlet adamı olmayı hedef seçmiş siyaset adamının dikkatidir, işidir. Ayrıca bu yolda unutulmaması gereken bir diğer gerçek; siyasetin, ne kadar meziyetli olursanız olun sizden, sağlam, güçlü bir vücut ve tükenmek bilmeyen enerji talep edeceğidir. Başarınız için duacıyım.