Siyaset, suç haline getiriliyor
Türkiye’de uzun yıllardır siyasi bir boşluktan söz edilmektedir. Son zamanlarda merkez ve merkez sağdaki siyasi boşluk üzerinde yapılan hesapların nedeni de budur. Siyasi partilerin “merkez partisi biziz” ya da “gerçek merkezin partisi bizim partimizdir” türünden açıklamaları, bir yönü itibarıyla siyasi boşluğun boyutunu göstermektedir. Bu nedenle çeşitli çevrelerce, bu boşluğu doldurmayı hedef alan çok sayıda siyasi oluşum faaliyetleri yürütülmüştü.
Ancak “Ümraniye Soruşturması” kapsamında yapılan operasyonlarda siyasi oluşum amaçlı açık siyasi toplantılara yasa dışı örgütlenme suçu yüklenmiş olması, Türkiye’de siyaset yapmayı yüksek seviyeli bir risk haline getirmiştir. Bunların tipik örneği Patalya Otel’de yapılan ve cümle âlemce de malum olan siyasi oluşum amaçlı bazı toplantılardır. Yürütülen bu soruşturma, aynı zamanda bazı çevrelerce siyasi statükolarını korumak amaçlı bir psikolojik operasyona da dönüştürülmüştür. Bu bakımdan bazı medya unsurları, siyasi faaliyetleri yasa dışı örgüt faaliyetleri olarak saptırmakta, zoraki yorumlarla, yapılan toplantıları örgütsel çalışma olarak nitelendirip karalamaktadır.
Bu anlamdaki olgulardan birisi de bir dönem MHP genel başkanlığına aday olmuş Ümit Özdağ ile ilgili olarak ortaya atılmıştır. İddia şudur: Varlığı henüz ispatlanmamış bu malum örgüt, MHP Kongresi’nde güya Ümit Özdağ’ın genel başkanlığını desteklemişmiş. Bununla da iddia sahipleri “Veli Küçük ve Mehmet Zekeriya Öztürk, Ümit Özdağ’ı genel başkan yapmak için her şeyi yapmışlardır” yargısında bulunmuşlardır. Bu iddiaya yönelik olarak Ümit Özdağ ile anılan kişiler arasındaki ilişkileri ve iddiaları destekleyen hiç bir kanıt ortaya konulmamıştır. Peki bu örgüt Ümit Özdağ’ı nasıl desteklemiş? O da yalnızca bir mektuba dayalı olarak iddia edilmiştir. Ümit Özdağ’ın “İhraç edildiği halde neden kongreye katılacağı Mehmet Zekeriya Öztürk’ten ele geçirilen mektuptan anlaşılmaktadır” denmektedir.
Sözü edilen mektubun son paragrafı aynen şöyledir: “Bu grubun eski bazı kökenlileri de içinde barındırdığı ve / fakat hiçbir zaman parti içinde etkili olmadıkları, bugün bu nedenle hınç içerisinde oldukları dikkate alınmalıdır. Başarılı bir Kongre olmasını dilerim. Saygılarımla”
Mehmet Zekeriya Öztürk, duruşmalarda kendisine bir ihbar geldiğini ve kendisinin de bunu bir e-mail mektup ile MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural’a bildirdiğini açıklamıştır. Doğrusu da budur. “Başarılı bir kongre olması” ancak kongre yapan yetkililere dilenir. Zekeriya Öztürk de öyle yazmış. Bu mektubun yasadışı bir örgüte yazıldığı iddiasıyla yorumda bulunmak ilginç ötesi bir durumdur.
Yasa dışı örgütlenmeler, demokrasi dışı arayışlar ve kaos başka bir şey; meşru ve legal çerçevede siyasi faaliyette bulunmak ise daha başka bir şeydir. Bu iki olguyu birbirine karıştırmamak gerekir. Gelişmiş demokrasilerde yasal bir zeminde siyasi faaliyet gösterilmesi için seçkin ve yetkin insanlar teşvik edilmektedir. Siyasetin çıtasını yükseltmek için de yetişmiş insanların siyasette aktif rol alması yönünde gayret gösterilmektedir.
Kaldı ki, Türkiye’nin siyasetteki kaliteyi artırmaya olan ihtiyacı her şeyin üstündedir. Ancak son gelişmeler Türkiye’de siyaset yapmayı risk haline getirmiştir. Türkiye, bu durumdan bir an önce kurtarılmalıdır.