Turgay Beşyıldız- Yeniçağ
UEFA Konferans Ligi’nde; ülke puanı ve başarısı adına tur geçmesini umutla beklediğimiz Başakşehir’in, Gent ekibine elenmesinin ardından gözler Sivas’a çevrilmişti.
Başakşehir’in, rüyasında görse inanmayacak olan Belçika takımına farklı skorla elenmesinin ardından, son 8 takıma yani çeyrek finale kalamaması, bu gece Sivasspor’un omzundaki yükü de arttırdı.
Tarihinde ilk kez çeyrek finale kalarak, büyük bir başarıyı elde etmek için 4 Eylül Stadyumu’nda İtalyanların Fiorentina takımını konuk eden Sivasspor, 1-0 öne geçtiği oyunun sonunda beklediği hayaline kavuşamadı.
Soğuk havaya rağmen tribün desteğini arkasına alan Yiğidolar; ilk yarı başındaki tedirginliğini ilerleye dakikalarda atmaya başlarken, Mor Menekşeler bu yarıda Sivaspor yarı alanında topa daha fazla hakim olan bir görüntü sergiledi.
İtalyan teknik adam Vincenzo İtaliano’nun öğrencileri, özellikle 2’nci bölgeden, 3’ncü bölgeye oldukça hızlı çıkmaları ev sahibinin oldukça rahatsız etti, etmedi değil.
Misafir takım, bir hafta önce İtalya’daki karşılaşmada Sivaspor’u Barak’ın attığı tek golle zor mağlup ederken, bu geceye o tek golü çantasına koyarak çeyrek final umuduyla geldi.
Kadrolarında cezalı olan Biraghi ve sakat olan Terzic sadece eksikleriydi İtalyanların. Rıza Çalımbay’ın eli ise biraz düşüktü bu maçta. Çünkü tek oyuncusu Max Gradel cezalı ama 6 oyuncusu da; Caner Osmanpaşa, Robin Yalçın, Angielski, Keita, Camara ve Alaladdin sakattı.
Bu olumsuzluğa rağmen Başakşehir gibi bir çeyrek final umudu beklediğimiz Kırmızı Beyazlılar, buna inanarak çıktıkları bu karşılaşmanın İlk yarısında da, Erdoğan’ın sol çaprazdan sağ ayağıyla attığı şık şutla 1-0 öne geçerken, Sivasspor taraftarlarını da oturdukları yerden havaya zıplattı.
Mor Menekşeler; maçı yine bırakmazken, ilk 45 dakikanın bitimine bir dakika kala Sivasspor’un yediği gol, talihsizliğin en kötü cilvesiydi diyebilirim. Fiorentina’nın Brezilyalı oyucusu Arthur Cabral’ın, Sivas’ın kale ağzında en son kaleci Ali Şaşal’ın ayağına çarpıp önüne düşen topa vurması kalınca, meşin yuvarlak filelere gitti ve ilk yarı gollü dengede bitti. Aynı zamanda Cabral’ın, Konferans Ligi’nde bu 6’ncı golüydü.
*
Stadyumu dolduran takımlarına desteklerini veren Sivasspor taraftarlarını, alkışlamadan geçemeyeceğimi de bu arada hatırlatayım. Oyunun ilk yarısında; başı sayılabilecek 15’nci dakikada ev sahibinde Charisis’in de sakatlanıp, yerini Ulvestad’a bırakması da, bana göre ev sahibin farklı bir kırılma şanslığıydı.
İkinci yarıya öne geçme umuduyla yine istekli giren Kırmızı Beyazlılar, Mor Beyazlıların kornerden gelen topuna yükselip kafayı vuran stoperleri Milenkovic’e maalesef engel olamadı. Gözüm stoper Caner Osmanpaşa’yı aradı.
UEFA Konferans Ligi’nde; son 7 maçını kazanarak önemli bir çıkış yakalayan İtalyan ekibi önünde, Sivasspor’un yine de Fiorentina’ya ilk mağlubiyetini tattıracağına emindim ama oldukça eksikleri vardı bu gece sahada, bunu görmezden gelemeyiz.
Karşılaşmanın üçte birlik son bölümünde, hiç beklenilmeyen bir pozisyonda Yiğidolar’da, Goutas’ın kendi kalesine attığı kafa golü, hemen ardından kaptan Hakan’ın kırmızı kart görmesi ev sahibini gardını tamamen düşürdü.
Son 5 dakika oyuna giren Castrovilli, girer girmez attığı golle 90 dakikaya nokta koydu. Son 10 dakikaya da ev sahibinin 10 kişi devam etmesi, gecenin en zifiri karanlık anı oldu.
Zaten, Karadağlı orta hakem Nikola Dabanoviç; yağmur olsa Sivas’a yağmayacak cinstendi bu gece. Bazı durumlarda inisiyatif hakkını İtalyanlardan yana kullandı net.
Vallahi inanılır gibi değil! Hem Başakşehir, hem Sivasspor tarihlerinde ilk kez Avrupa’da çeyrek finale kalacaklardı. Deplasmanda aldıkları skorlar bunu gösterirken, gelip kendi sahalarında aynı farklı skorla 4-1 yenilmeleri, gerçekten hayret verici, gerçekten enteresan oldu!
Asıl üzüldüğüm; müzesinde UEFA şampiyonlukları bulunan Sevilla’yı, bu gecenin tek galibiyetini alarak adeta elinden kaçıran, Avrupa Kupaları’na kendi de veda eden Fenerbahçe oldu.
Bu uzun gecenin tek tesellisi, Sarı Lacivertlilerin aldığı galibiyetti.
