Sisi'ye kardeşim diyenleri mi seçeceksiniz, yoksa...
Şeyh Edebali, üçlü devletin sırrını şu sözlerle açıklamış: "İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın."
Devlet, kendine sahip çıkan insanlarla yaşar. Devleti sahiplenmek için, o ülkede yaşayan insanların o devlet tarafından sahiplenilmesi gerekiyor.
Bu ülkede en ucuz şey insan hayatıdır. 22 yıldır insanı paraya, makama, dövize feda eden -insansız- bir siyasetle karşı karşıyayız. Soma faciasında onlarca insanımız hayatını kaybetti. Hızlı tren faciasında onlarca insanımız öldü. Şimdi de İliç'te aynı kayıpları yaşıyoruz. 9 insanımız kayıp, sözde arama/tarama çalışmaları yapılıyor. Temennim bu insanlara sağ salim ulaşılması, ama hiç umudum yok. "Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" vicdansızlığı onları çoktan toprağa gömdü. Yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum. Bu aç gözlülük, bu parayı gayeleştirme siyaseti sürdükçe daha çook facialarla karşı karşıya kalacağız. Çünkü ülke yönetilmiyor, soyuluyor.
Hiç şüphe yok ki, bu facianın en büyük sebebi bu hükûmetin maden politikasıdır. Yandaşı doyurarak onların üzerinden sebeplenme siyasetidir. Eh, siyaset kolay iş değil, karakteri zayıf olanları satın almak için havuzları parayla doldurmak gerekiyor.
Bir gün hangi ihalede kimin ne kadar sebeplendiğini de yazacağız. Ama bu etkisiz muhalefet yüzünden o gün bir türlü gelmedi. Vicdanını, hak ve adalet duygusunu koruyan bir toplumda böyle bir iktidar asla ayakta kalamazdı. Bugün ayaktaysa vicdanlar yok edildiği içindir.
Batı ülkeleri, siyanürle altın aramayı bırakalı yıllar oldu. Kimse birkaç ton altın için toprağını, tabiatını yok etmiyor. Vatanı korumak sadece askerî işgallere karşı durmak değildir. Suyu, dağı, ağacı, böceği korumaktır. Toprağı her türlü canlı için yaşanabilir hâlde tutmaktır. Şimdi soruyorum, siyanürle yıkanmış o toprakta koyunlarınızı, kuzularınızı otlatabilir misiniz? O topraklarda meyvecilik, çiftçilik yapabilir misiniz? Orada artık çiçek toplayabilir misiniz? Siyanürle zehirlenmiş bir toprak onlarca yıl toprak olma vasfını kaybeder. Bağrından canlıların yararlanacağı hiç bir şey vermez. Sadece zehir verir. Hangi ülke toprağına bu kötülüğü yapar?
Ne yazık ki, koca bir toplum efsunlanmış gibi bu manzarayı seyrediyor. Sadece bir avuç insan her milliyetçinin yapması gerekeni yapıp sesini yükseltti. Geriye kalanlar, vatan elden giderken, Avrupa'nın çöpü birkaç milyon Euro için bu kutsal vatan toprağına dökülürken kılını bile kıpırdatmadı. Şehitlerin sonsuzluğa yattığı toprakların üzerine çöp dökülüyor. Ama biz seyrediyoruz. Toprağa saygısı olmayanın vatanseverliği olmaz. İnsanlar sadece vicdanlarını kaybetmediler, hak ve adalet duygularını da kaybettiler.
Önümüzde bir seçim var. Her şeyi düzeltmek elimizde. Bozulanı düzeltmek, yapamayanı değiştirmek için seçimler bir fırsat. Şimdi ben de geçen seçim Sayın CB Erdoğan'ın dediği gibi; "Sisi'ye mi oy vereceksiniz yoksa Binali'ye mi" diyeceğim ama, Sisi artık "kardeşim Sisi oldu." Galiba doğru olan şu, İliç'te bu faciada imzası olanları, Sisi'ye kardeşim diyerek Mursi'yi satanları mı seçeceksiniz yoksa toprağının her karışını kutsal bilenleri mi? Uyan ey halkım bu vebal senin!