Sıra size de gelecek!
Milli Takım’ın Çekler karşısındaki galibiyeti ve son 20 dakika içinde attığı üç gol biz yurtdışında yaşayan Türkler için, içerdekilerden çok daha büyük gurur ve heyecan kaynağı oldu. Allah yollarını açık etsin, daha nice başarılara ulaşmalarına neden olsun.
Washington’da bu hafta Türkiye’yi yakından ilgilendirecek ve belki de çok üzüp sinirlendirecek ABD Kongresi’nde iki toplantı var. Bunlardan ilki ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu’nda ve burada ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa işlerinden sorumlu müsteşar yardımcısı Fried konuşacak. İkincisi de birkaç gün sonra Senato’da.
Her iki oturumun da gündemi Kafkaslar. Buna göre Ermenistan’a uygulanan blokaj ve Dağlık Karabağ ve enerji nakil hatları konularında Ermeni lobisine çalışan milletvekili ve senatörlerin aldıkları parayı hak etmek için mücadele vermesi bekleniyor. Şimdiden Ermeni örgütleri kendi yandaşlarına, Kongre üyelerini arayıp bu konuda yetkiliyi sıkıştırmalarını istiyor. Türk dernekleri de karşı atakta.
İkinci konu ABD başkan adaylarından Demokrat Barack Obama. Daha önce Ermeni soykırımı konusunda Türkiye’yi zorlayacağını belirten Demokrat başkan adayı bu kez Yunanlı Amerikalıların gönlüne girmeyi becerdi. Rum asıllı Amerikalıların bir toplantısında konuşan Obama, Patrikhane’nin arazi ve mallarının geri verilmesini, Heybeliada Ruhban okulunun açılmasını ve Fener Patriği’nin ekümeniklik unvanının Ankara tarafından tanınmasını istedi.
Obama şimdilik ABD’deki Türkiye aleyhtarı iki grupla dans etmiş durumda. Rumlar ve Ermeniler. Sırada şimdi Kürtler var. Yakında Barzani ve Talabani ağzından Türkiye’ye bir fırça daha geçer. Buraya kadar tuhaf olan bir şey, Obama’nın dış politika danışmanlarının geçen hafta Dışişleri Bakanı Babacan ile görüşmüş olmaları. Anlaşılan bu ilginç toplantıda Babacan onları çok etkilemiş.
Türkiye’den gelen haberler herkesin gündeme oturan asker ve anayasa konulu olaylara şaşırdığını ortaya koyuyor. Bizimkilerin bu olayların kahramanlarının geçmişini bilmemeleri doğru değerlendirme yapmalarını doğal olarak önlüyor. Örneğin son asker-Anayasa Mahkemesi haberlerini yapan gazetenin idareci yazarlarından birinin Anayasa Mahkemesi konusunda geçmişte sabıkasının bulunması, ötekinin ise babasının askerlerden Tural zamanında dayak yemesi durumu biraz açıklar ama araştırmak gerek.
Tüm bu hadise yaratan açıklamaların zamanlaması ve istihbaratın akışını bugünün ürünü sanmak en büyük hata. Biliyorum çok kişi kendilerini konu dışında tutmak için şimdilik susuyor. Bu konuda daha önce askerler tarafından suçlanmış ve sevilmeyen bazı istihbaratçıların iç ajanlar ve işbirlikçileriyle çalışması kaçınılmazdı ve öyle de oluyor. Adamlar intikam alıyor. İşin en komik yanı dış işbirlikçilere karşı halkın yanında mücadele etmekten söz eden Türk solu da yobaz takımıyla el ele.
Herkes sanıyor ki, susarsa kendisinden bu bela uzak kalacak. Bu arada küplerini dolduracak. İyi de doldurduğunuz o küpleri harcayacak Türkiye ve zamanı bulabilecek misiniz? Bu kasırga herkesi süpürüp mağara devrine doğru geri götürüyor. Susmayın, susmayın ve unutmayın sıra size de gelecek. Hem de bu sıra farkında mısınız bilmem hızla size geliyor.