Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Sınır ötesi harekâta ne oldu?

Barzani Türkiye’ye geliyor. Resmi görüşmelerinden önce medyanın kendisine yakın kesimleriyle görüşüyor. Cengiz Çandar, bu görüşmeyi ve amacını şöyle anlatıyor: “Mesut Barzani, benim de dahil olduğum dört kişiyle boşuna görüşmedi. Hem Başbakan ile yapacağı görüşmenin formatını belirlemiş oldu hem de Türk kamuoyuna kendisinden ne beklenmesi ve ne beklenmemesi gerektiğini önceden ilan etti. ’Askeri çözüm’niteliği taşıyacak hiçbir girişimde ’Beni bulamazsınız; ben yokum, ben olmayacağım’dedi.”
Mesut Barzani açıkça “Bizim bölgemizden Türkiye’ye yönelik olarak bölücü örgütün yaptığı saldırıları biz önle(ye)meyiz, dedi. Peşmergenin bölücü örgüte karşı TSK ile birlikte operasyon yapması söz konusu değildir. TSK’nın da bölgeye girmesine karşıyız. ’Bölücü örgütün saldırılarını önlemek mümkün değildir. Bölücü örgütün yerleştiği bölgelerde daha önce biz vardık, bizi de oradan Irak ordusu sökemedi. Siz de teşebbüs etmeyin. Yapılacak iş bölücü örgütle diyalog kurmaktır”.
Barzani’nin kendisine biçtiği misyon, Türkiye ile bölücü örgütün masaya oturmasını sağlamaktır. Masadaki diyalog, görüşme ve tartışma ile Türkiye’de de Irak’a benzer bir “özerk Kürdistan” ın oluşması hedeflenmektedir. En azından Barzani’lerin aklından geçen budur.
Barzaninin kendi açısından yürüttüğü stratejinin bir mantığı vardır. Sorun, Başbakan Erdoğan’ın yürüttüğü stratejinin körlüğünde ve kime hizmet ettiğinin belli olmamasındandır.
Bir defa ABD’nin Irak’ı işgal etmesinden bu yana Barzani’nin Türkiye’ye karşı tutum ve tavrında büyük bir istikrar vardır, bunu görmek gerekir.
Barzani ve yandaşları defalarca bölücü örgüte karşı kendilerinin harekâta geçmesinin “kürdün kürdü kırması” anlamına geldiğini defalarca açıkladılar. Barzani yönetimi, Kandil’den Türkiye’ye yönelik saldırılar karşısında “İyi olmadı ama bizim yapacağımız bir şey de yok” diyor. Türkiye’nin ’bölücü örgüt mensuplarını barındırmayın, eli kanlı teröristleri teslim edin’ talepleri karşısında Talabani ile birlikte “bir Kürt kedisini bile Türkiye’ye vermeyiz!” demişlerdi. Türkiye’nin bölgeye sınır ötesi harekâtı söz konusu olduğunda her defasında “buna karşıyız!” mesajı vermişlerdir.
Barzani’nin ne diyeceği önceden belli iken Türkiye’ye davet edilmesi ve onunla görüşülmesinin amacı daha farklıdır.
Türk yetkililer Barzani’yi, terör ihraç eden bir coğrafyanın yetkilisi olarak değil saygın bir lider olarak büyük ihtimam ve samimiyetle karşılıyor. Onu, bölgesinden Türkiye’ye giren katillerden sorumlu tutmuyorlar. Şehit edilen Mehmetçiklerin hesabını da, öncelikle onları muhafaza ve teçhiz eden Barzani’den sormuyorlar. Bunun birden fazla nedeni olsa gerek!
Bize göre bunun bir nedeni bölgede AKP’nin seçimler sırasında Barzani’den tam destek almasıdır. İkincisi AKP hükümetinin Barzani’ye “arabulucu” rolü yüklemiş olmasıdır. Üçüncüsü de bölücü örgüt ile görüşmeleri AKP iktidarının, Oslo’dan Erbil’e almak niyetinde olmasıdır.
Nitekim Başbakan Erdoğan’ın Barzani’nin Türkiye’den ayrılmasından sonra yaptığı açıklamalarda bunun ip uçları vardır. Başbakan Erdoğan şöyle diyor: “Teröristlerin silahı bırakması lazım ve silahın bırakılması halinde birçok şeyin olumlu istikamette gelişeceğini de rahatlıkla söyleyebilirim. Bunun için de eğer olay siyasetse, bunun yeri de parlamentodur. Parlamentoda herkes bu işin mücadelesini verir ve kazanılacak haklar varsa orada dile getirilir ve bu hakların gereği de orada verilir”.
Dikkat edilirse Başbakan Erdoğan bir yandan bölücü örgütü bitirmekten söz ediyor, diğer yandan da bölücü örgüte medya ve Barzani üzerinden sıcak mesajlar gönderiyor. Bölücü örgütün amaçlarının siyaseten gerçekleştirilebileceğini ve talep ettikleri hakların parlamentoda verilebileceğini söylüyor.İktidar, hem Barzani’ye hem de bölücü örgüte silahlı eylemlerin durdurulması halinde konunun siyasi alana taşınacağı garantisini verdiği anlaşılıyor.
“Sınır ötesi harekâta ne oldu?” sorusunun cevabını, Başbakan Erdoğan’ın bu söylemlerinin içinde bulmak mümkündür.

Yazarın Diğer Yazıları