Sinan Meydan’dan Mehmet Âkif MR’ı...

Mehmet Âkif hakkında çok araştırmalar yapıldı, çok eserler yazıldı, fakat çoğu zaman işe ideolojik gözlüklerle başlandığı için, hep bazı yönleri karanlıkta (gölgede bile değil, ona bile razıydık ama..) kaldı, ya da bırakıldı.

Hele de şu ümmetçi, Osmanlıcı, Atatürk bağlamında kuyruk acısı olan kesimler... Bunlar adeta kendi Âkiflerini yarattılar ve de yutturdular...

Sinan Meydan, Âkif’in tüm yönlerini gösterebilmek için “Bir MR çekmiş” dersem asla abartmış olmam, İnkılap Yayınları arasından çıkan “Öteki Mehmet Âkif/Vaiz” adlı kitabını okuyanlar bana hak vereceklerdir.

Duygularını karıştırmamış Sinan Meydan yorumlarına; olabildiğince yansız ama büsbütün nesnel olarak, Mehmet Âkif’i her yönüyle ve her dönemiyle araştırmış. Hükümleri doğru ve de insaflı. Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının yarattığı o “Düzmece Âkif” i yıkmayı amaçlamış ve bunu gerçek Âkif’i araştırarak yapmış...

Kitaptan derlediğim dikkat çekici, ufuk açıcı, merak uyandırıcı yerleri sunayım da, yukarıya yazdıklarım ayrıntılansın, belirginleşsin.

-Kurtuluş Savaşının kuvvacı ve direnişçi vaizi... Nasrullah Camii’nde Bolşevik Rusya ile ittifak kurmaktan söz eden bir İslamcı...

-Nasrullah Camii’nde Âkif’in dedikleri tam bir manifesto, Sevr’in nelere mal olabileceğini öyle bir bilinç, öngörü ve vukufiyetle açıklamış ki...

-Âkif I. İnönü Zaferine çocuklar gibi sevinmişti, İstiklal Marşı’nda bu sevincin verdiği coşku ve moralden de izler ve imgeler vardır.

- Ölümünden önceki son röportajda Büyük Taarruz için dedikleri ise şöyle: “Allah’ım ne muazzam zaferdi o!”

-Âkif’in bağnaz çevreleri rahatsız eden özellikleri: Eşinin ve kızlarının başı açıktı, içkinin başından kalkmayan ve sinkaflı şiirler yazan Neyzen Tevfik yakın dostuydu. Batı müziğini seviyordu, alaturka musikiyi “uyuşturucu nedamet” olarak niteliyordu. “Dualar iyileştirmez” diyordu (bunu bugün bile demek, taşa tutturur insanı). Tasavvuf eleştirileri: “Konusu ya oğlan ya karı” , “Türk’e verilen olgun şıra.”

-Divan edebiyatına tepkisi: “17 yaşından büyük tüm edebiyatçıları sınır dışı edip Rusya’dan edebiyatçı getirmek gerek.”

-Âkif Mısır’a bir değil dört kez gitti. Sebep şapka değil (şapka devriminden iki ay önce gitti). İrtica-906 koduyla polis takibindeydi. Bunu öğrendi ve kendine yediremedi. Şeyh Sait’ın mahkemede verdiği ifadelerde Akif’in de yazdığı Sebilürreşad Dergisinde yazılanlardan etkilendiklerini söylemişti. Takibin sebebi bu idi. Eşref Edip, Elmalılı Hamdi Yazır ve Ahmet Hamdi Akseki de yargılanmış, beraat etmişlerdi. Âkif, mücadele etmedi, Mithat Cemal Kuntay’ın deyimiyle “O gizli gizli ağladı...”

-Atatürk, Kur’an tercümesini tamamlamadığı için Âkif’e kırgındı, Âkif’in tercümesinin peşine de düştü fakat bulunamadı.

-Âkif, Mısırda, Mustafa Sabri Efendi gibi Sevr’i savunup “Türklükten izzet ve şerefiyle istifa ettiğini” söyleyen hainlerle ve Ekmeleddinİhsanoğlu’nun babası Yozgatlı Mehmet İhsan Efendi gibi Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları ile birlikte oldu. Onların “Neden Mustafa Kemal’e destek verdin?” sitemlerine “Papulas’a tercih ettim” demişti.

-Âkif’in Kurtuluş Savaşındaki hizmetleri büyüktür fakat Türk Devrimine katkısı sıfırdır.

- “Nutuk’ta Âkif neden geçmiyor?” diyenlere cevap: “Safahatta Atatürk geçiyor mu?”

Yazarın Diğer Yazıları