Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Şimdi de “Dersim Soykırımı”

Türkiye’yi ve Türk tarihini yargılama faaliyetleri son günlerde gemi azıya almış durumdadır. Zamanın Rus Çarının Türkiye’yi yenmek istiyorsanız öncelikle “Türk tarihini yenmelisiniz” tavsiyesine bölücülerin var gücüyle sarıldığı anlaşılmaktadır. Ön Asya coğrafyasındaki Türk hakimiyeti, ahlaki ve insani değerler kullanılarak mahkum edilmeye çalışılıyor. Türklerin “soykırım” ve diğer “insanlık suçları” yla mahkum edilmeye çalışılmasının altında bu gerçek vardır.
Son zamanlardaki “Rum, Ermeni, Pontus, Süryani, Yezidi, Nasturi” vb. soykırım iddialarıyla ortaya çıkması böyle bir stratejinin ürünüydü. Aynı stratejiye bölücü ve ayrılıkçı kesimin de büyük bir iştahla sarıldığı anlaşılıyor. Bir süre önce Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen “Dersim Soykırımı” adlı konferansın amacı da buydu. Bu konferans için hazırlanan bilgi notunda şu ifadelere yer verilmişti: “Dersim katliamı-soykırımı sırasında, Türk yönetimi binlerce insanı katletti, kurtulanlar ise sürgüne gönderildi, Dersim insansızlaştırıldı. Bu acımasız eylemlerin nedeni Kürt, Alevi ve Kızılbaş olmalarıydı. Üzerinden 70 yıl geçmiş olmasına karşın, Türkiye bu soykırımı, diğer pek çok Kürt soykırımında olduğu gibi,tanımak niyetinde değildir”.
Bu iddia, itham ve isnatlar vahimdir. Ancak bu iddialardan daha vahim olanlar da vardır. Örneğin şu tespit ve sözler Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Erdoğan’a aittir: “Vergi vermediler diye Dersim’in köylerini kim bombaladı? Zamanının, o zamanki Cumhurbaşkanı’nın emriyle... Kimdi? İsmet İnönü, CHP’nin başındaydı. Yani CHP bombaladı. 20 bin, 30 bin, 40 bin, 50 bin kişinin yargısız infaz edildiği söylenir. İnsaf ya. İşte sizin cemaziyelevveliniz bu. Gelin de siz bunu temizleyin önce” . Türkiye’nin Başbakanı’nın böyle konuştuğu bir yerde bölücü ve yıkıcıların iddia ve ithamlarına kızmaya kimsenin hakkının olmaması gerekir.
Yukarıda bilgi notunu belirttiğimiz toplantı, Avrupa Parlamentosu’nda yaklaşık iki yıl önce ’Birleşik Sol’grubu üyesi Kürt kökenli Feleknas Uca tarafından “Türkiye Tarafından Kürtlerin Dersim Soykırımının 70. Yılı” adıyla düzenlenmişti. Toplantıda, eski DTP milletvekili Aysel Tuğluk, Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil ve Tunceli milletvekili Şerafettin Halis de yer almıştı. Toplantıda Halis şunları söylemiş: “Dersim’de 70-90 bin insan öldü. 38 kıyımı, katliamı, kolu kanadı kırılmış bir Dersim’i doğurdu” diye konuşmuş. Feleknas Uca’nın konuşmasında ise: “Munzur Nehri’nden, 1937 yılında kan akıyordu. Bu sadece Dersim değil. Ermeni katliamı da kabullenilmelidir.”
Başbakan Erdoğan’ın yukarıdaki sözlerinden haberdar olanlar için AP’de Feleknas’ın ya da Halis’in sözleri sürpriz etkisi yapmamıştı. Başbakan, “vergi vermediler” diye Dersim’i CHP’nin bombaladığını söylüyorsa PKK’nın çeşitli versiyonlarının da her şeyi söyleme ve iddia etme hakkı var demektir. Başbakan yirmi binden başlayıp elli bine kadar çıkan “yargısız infaz” dan söz ediyorsa Halis de bunu “70-90” bandına çekebilir. Başbakan Erdoğan onlar “vergi vermediler” diye öldürüldüler diyorsa bölücülerin de bunun için tazminat talep etmesi fazlaca yadırgatıcı olmamalıdır.
Geçen günlerde bu konuda yeni bir gelişme daha oldu. Basına düşen haberlere göre, Dersimliler, 1937-1938 yılları arasında yüz bine yakın (!) insanın yaşamını yitirdiği “katliamın soykırım” olarak tanınması için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) başvuruya hazırlanıyormuş. Başvuru Mahkemenin Roma Statüsü’nün 23. maddesinde yer alan “kültürel soykırım” kapsamında yapılacakmış. “Türkiye’nin soykırım için özür dilemesi, mağdurların maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi ve dil ve inancın serbestçe yaşanması için yasal düzenlemelerin yapılması” talep edilecekmiş. Deliller arasında Başbakan Erdoğan’ın “Dersim’de yaşananları kim unutabilir” sözleri ve itirafları yer alacakmış. Yaşananlar yorum yapmaya izin vermeyecek kadar açıktır.

Yazarın Diğer Yazıları