Silivri’den esen Poyraz
Uzun süredir böylesi heyecanla sabahlara kadar altlarını çizerek kitap okumamıştım. Girdiğim okuma kampında beni en çok etkileyen kitap, Ergün Poyraz’ın “Takunyalı Führer”i oldu. Oysa Poyraz’ı Silivri’ye götüren kitaplarındaki sert üslubu çoğu kez beğenmemiş, belgeden çok söylentilere, şehir efsanelerine yer verdiği için eleştirmiştim de. Ancak, üç yıldır tutulduğu cezaevi koşullarında bile insanın bu kadar üretken olmasına, düzenli olarak oluşturduğu gazete, dergi ve kitap arşivlerinden süzdüklerini kendine has üslubu ve ironi ile kitap haline dönüştürmesine de gıpta ettim. Kitabı iki gecede bitirebildim. Ergun Poyraz, Recep beyin yıllar öncesine dayanan ve “Beynimin yarısı” dediği Mehmet Metiner ile olan dostluğunu belgeleriyle beraber ortaya koymuş. HADEP Genel Başkan Yardımcılığı’ndan tanınan Mehmet Metiner, malumunuz şimdilerde her gün bir televizyon kanalında AKP ve Erdoğan’ın avukatlığını yaparken açılım tezahüratını sürdürüyor. Recep bey ile Metiner’in ilişkilerini gün yüzüne çıkaran Ergun Poyraz, eğer üç yıldır içeride olmasa daha hangi çamaşırları ortaya sererdi diye düşünmeden edemedim.
Düşünen bir insan, hele hele bir gazeteci için okumak, ekmek, su, hava gibi hayat kaynağıdır. Çoğumuz çeşitli sebeplerden bu görevi aksatıyor, eksik bırakıyoruz. Yardakçılığın, yağdanlıkçılığın, yandaşlığın had safhaya tırmandığı günümüzde hepsini birden takip etmek de neredeyse imkansız. Ergun Poyraz, AKP’nin kuruluşundan bu yana Erdoğan ve Gül’ü yakın takibe alıp bu konuya odaklandığı için bizi bazı zahmetlerden de kurtarıyor. Dedim ya, sipariş kitapları okumak zahmetine katlanamıyorum. İslamcı kadın yazarı Emine Şenliklioğlu ile ilgili de çok şey öğrendim Poyraz’ın kitabından. Meğerse Emine Şenliklioğlu ile Tayyip Erdoğan’ın tanışıklığı çok uzun yıllara dayanıyormuş. Şenliklioğlu ile ünlü haham Tuncay Güney’in muhabbeti de var bu kitapta. “Takunyalı Führer” adlı kitabın içinde onlarca kitap, yüzlerce belge, binlerce gazete haberi var. En çok ilgimi “Akpapa’nın Temel İçgüdüsü” adlı kitap çekti. Yazarı Mehmet Bölük, birkaç yıl önce Ukrayna’da şüpheli bir trafik kazasında öldü. Fırsat bulup temin edemediğim bu kitabı Poyraz’ın tavsiyesi üzerine mutlaka okuyacağım. Bu arada hep ötelediğim Yalçın Küçük’ün “Caligula ve Epilepsi”sini öne alıp birkaç gece daha okuma nöbeti tutacağım. Bu arada Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün milletvekilliği döneminde karıştığı imza ile gensoru olayını da öğrendim. Ünlü CASA uçaklarının alım ihalesini yani. Bugüne kadar 16 kitap yazan Ergun Poyraz, Çılgın Türkler’in yazarı Turgut Özakman’dan sonra en çok kitabı satılanlar listesinde üçüncü sırada. En başında belirttiğim gibi daha önce sert üslubundan dolayı sadece bir kaçını okuduğum Ergun Poyraz’ın kitaplarının tamamını temin etmeye, böylelikle güçlü bir arşiv sahibi olmaya karar verdim. Seversiniz, sevmezsiniz. Ergun Poyraz’ın kitapları için yüzlerce dava açıldı. Trilyonluk tazminat talepleri oldu. Ne toplatma kararı, ne de ceza aldı. Yani hukuken sakıncası bulunamadığı gibi yazdıklarının yalan ve iftira olduğuna dair bir karar da yok. Ben asıl Poyraz’ın “İplikçi” adını verdiği kitabını merak ediyorum. Yazıp bitirdiği halde baskı için cezaevi dışına çıkarılması yasaklanan eseri hukuki mücadeleyi kazanmış. Yakında ekleri ile beraber piyasaya çıkacak. Şimdi aynı cezaevinde yatmakta olan Hanefi Avcı’nın kitabını bir solukta okuduğuna inandığım Ergun Poyraz’ın Haliç’te Yaşayan Simonlar ile ilgili en az üç kitap daha yazacağından eminim. Togan Yayınevi’ni Poyraz ve diğer kitaplarından dolayı kutluyorum.