Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Silivri’de savunma gaspı

Tutuklu sanıklarını duruşma salonuna girişiyle alkış tufanının koptuğu Silivri’deyim. Sanıkları, yakınlara ‘Vardiya bizde, gönlümüz sizinle’, ‘Her nerdeysek kalbimiz sizlerle’ sözleriyle selamladı... Salonun dışında ise başta Atatürkçü Düşünce Derneği olmak üzere tutuklu yakınlarından oluşan 5 bin civarındaki kalabalık bana göre hayal kırıklığı idi. Cumhuriyet tarihinin en önemli duruşmasının başladığı gün doğrusu en az 50 bin kişilik bir katılım bekliyordum. Mahkeme başkanının ısrarlı uyarıları ile alkışlar kesildi. CHP milletvekillerinden oluşan heyetin yerlerini aldı. İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal’la beraber 50’ye yakın gözlemci avukat CMK hükümlerinin çiğnendiğini belirttiler. 169 sanığın tümü ayağa kalkıp rütbeleri ile kendilerini tanıtırken ‘Üçüncü kez pusuya düşürüldük’ sözlerinin sahibi Kurmay Albay Mustafa Önsel ‘direniş’ kararını sergiledi. Bütün sanıklar ceket-kravat ile gelirken Önsel, ceket bile giymemiş, kazakla oturdu. Sıra kendisine geldiğinde ayağa kalmadığı gibi rütbesini bile söylemeden sadece adını zikretti. Önsel, ‘Terörist başı İmralı’daki 12 metre kareyi beğenmiyor bize Hasdal’da kişi başı 2,5 metre kare düşüyor. Bize her türlü güdümlü füzelerle saldırırken bizim silahımız yok’ sözleriyle sivil darbenin savunma haklarını gasp ettiğini vurguladı.


Kime karşı zafer?
11 Şubat tutuklama kararından sonra heyetinden birbirlerine ‘çak’ işareti yaparak zafer kazanmış gibi davrandığını iddia eden zanlılar ‘Bu zafer kimin? Kime karşı kazanılmıştır?’ sorularını yöneltti. Duruşmaları hatırlatırken bir ay öncesinden Silivri Cezaevi’nde tutuklananlarla ilgili hazırlıkların yapıldığı belirtildi.
Balyoz davasından yargılanan sadece ekleri 5 bin sayfadan fazla olan iddianame CD olarak verilmiş. Cezaevinde bilgisayardan faydalanma imkânı olmadığı için dijital ortamdaki iddianameyi okuyup, savunma hazırlığı yapamadıklarını beyan ettiler. CHP milletvekilleri ve İstanbul Baro Başkanı Kocasakal, mahkeme heyetinin bilgisayar temin etmek zorunda olduğunu aksi halde insan haklarının çiğnendiğini açıkladılar.


28 Şubatçılar nerede?
Kastamonu Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ali Aydın, tanırım. Tutuklanacağına dair haberler zaten üç yıldır malum medya tarafından yazılıyordu. 1980’de Türk Milliyetçiliği, Ülkücülükten tutuklanıp üsteğmen rütbesinde işkence görmüştü. 28 Şubat’ta da ‘irtica’ ile suçlandı. Duruşma sona erdiğinde ‘Nerede 28 Şubatçılar?’ diye sorduktan sonra ‘Burada tutuklu bulunan arkadaşlarımızın tek ortak noktası Türk olmalıdır. Amerikancı olmamalıdır’ sözlerinin yazılmasını istedi. Dursun Çiçek’i kızı İrem savunurken, Ali Aydın’ı oğlu Oğuzhan Aydın savunuyor. Nihal Atsız’dan şiirler okuyan Ali Aydın her şeye rağmen umutlu. ‘Görev yerimiz Silivri’ diyor. Kuleli Askeri Lisesi hazırlık sınıfından arkadaşım Albay Orhun Gökalp’le göz göze geldik. ‘Burada örgüt davası olsa kıyamet koparılırdı ama söz konusu asker olunca kimsenin sesi çıkmıyor’ sitemini iletti. Duruşma salonunda üç hilalli rozetiyle vakur duruşunu hiç bozmayan Engin Alan Paşa ‘Torunları özledim hepsi o kadar sabah ve öğleden sonra spor. Bol bol
kitap okuyorum. Formumu koruyorum. Bu günlerde geçecek’ dedikten sonra seçim çalışmalarıyla ilgili benden
bilgi aldı.
Televizyondaki tartışma programlarının tanıdık ismi Ümit Zileli ile karşılaştık. ‘Ses Ver Türkiye’ programının yapımcısı Zileli’nin ‘Senden başka yazar var mı?’ sorusuna ses veremedim. Sadece ‘Önümüzdeki hafta Nihat Genç de geliyor’ diyebildim.
Haklarında yakalama kararı olan yurt dışındaki dört subay dün Türkiye’ye dönüp duruşmaya katıldılar. ‘İmzasız word dosyasında adımız var diye getirildik buraya. Sayın Başkan bizim gibi sizin de adınız olabilirdi bu CD’de. Merak ediyorum bir hukukçu olarak siz kendinizi nasıl savunurdunuz. Lütfen empati yapın’ talebine Başkan Diken cevap vermedi.

Yazarın Diğer Yazıları