Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Silivri-Beşiktaş hattı

Açılım senaryosunun parçası olduğu, hazırlayıcıları ve uygulamacıları tarafından itiraf edilen Silivri’deki davanın devamı niteliğindeki sözde Balyoz Operasyonu, insanımızın devlete olan güvenini tabana indirdi. Uzun süredir planlı olarak yapılan, psikolojik harekâtta güvenilirliği azalan sadece Türk Ordusu değil. Üstelik bütün olumsuz koşullara rağmen Türk insanının en fazla güvendiği kurumların başında yine ordu var. Siyasetçilere güvensizlik neyse de, yargıya güven yüzde 50’ye bile varmıyor. Emniyete yani polise güven ise siyasilerin birazcık üzerinde. Siyasete güvenin yüzde 18 olduğunun da altını çizelim.

Kafalardaki soru işaretleri
Eski kuvvet komutanları, generaller ve subayların göz altına alınış şekli, sağ duyulu vatandaşlarımızın morallerini alt üst etmiş. 70 yaşına merdiven dayamış, ömürleri devlete hizmetle geçmiş kişilere reva görülen çirkin tutum, kafalardaki soru işaretlerini arttırdığı gibi, bizim aylardır ifade ettiğimiz intikam düşüncesinin yaygınlaşarak kanaat haline geldiğini gösteriyor. Tahlil yaptırmak için gittiğim başkentin en eski hastanesinin üç darbeyi görüp yaşayan tecrübeli klinik şefi, “Darbe, darbe diye ortalığı velveleye veriyorlar. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül’ü yaşayan biri olarak bugünkü gibisine rastlamadım” diyor. Darbe dönemlerinin mahkemelerinden örnekler verirken, “12 Eylül’de Kenan Evren, bir sağdan, bir soldan asın diyerek insafsızca bir darbe hukuku oluşturmuştu. Şimdi açılım adına hedefe asker oturtuldu. 25 yıldır başımıza bela olan PKK ile mücadele edenlerle PKK’lılar neredeyse aynı kefeye konuyor. Bebek katili Öcalan’a kim zarar verdiyse istisnasız içeri atılıyor. Albay Cemal Temizöz’den tutun da, Levent Göktaş’a kadar Apo’yu getiren, sorgulayan tüm subaylar tutuklu. Bu subayların komutanı emekli Korgeneral Engin Alan’ın da gözaltına alınmasından sonra intikam alma şüphelerim iyice arttı. Yakında Doğan Güreş’i bile tutuklayabilirler. Çünkü Güreş Paşa döneminde örgüt büyük darbeler yemişti. Başka bahanelerle Tansu Çiller ve Mehmet Ağar’a da sıranın gelebileceğini düşünüyorum. Siz ne dersiniz?” diye soran doktora, “Bu gidişle her şey olabilir” cevabından başka ne verebilirdim ki? Tecrübeli doktorun İmralı’daki konuk ile emekli generallerin gözaltında tutuluşuna dair düşünceleri iyice canımı sıktı. Klimalı odada özel kâğıtlarla dekore edilmiş Apo’nun keyfiyle ilgili sokak gösterileri yapılıyor, Avrupa’dan insan hakları adına heyetler geliyor ama emekli generallerin yasaya aykırı şekilde günlerce gözaltına alınıp, sorgulanmalarına kimse ses çıkarmıyor. Gelelim Çankaya Köşkü’ndeki, “İyi niyet” masasına. Ellerindeki çantalar içerisinde ne olduğunu kimse bilmiyor ama çikolata pasta olmadığından eminiz. Emirlerinde personel, ellerinde silah ve yetki varken darbe yapamayan emekli paşaları, günlerce emniyette tutup sonra da serbest bırakmanın amacının ne olduğu konuşulmuştur her halde. Bugüne kadar emeklilerin tutuklanmasını kanıksayanların, şimdi muvazzaf general ve amirallerin tutuklanmasına ses çıkarmayışının sebebi de umarım ortaya konmuştur. Çuvaldızı başkasına batırırken, gelin iğneyi de kendimize yaklaştıralım. Vatan gazetesinin internet müdürü Aylin Duruoğlu’nun 10 aydır suçsuz yere hapiste kalmasına hepimiz üzüldük. Gazetecilerin meslektaş dayanışmasıyla Aylin’e sahip çıkması şüphesiz doğrudur, ama aynı gazetecilerin Silivri’de yatmakta olan Cumhuriyet gazetesinden Mustafa Balbay, ART’den Mustafa Özbek, Kanal B’den Prof. Dr. Mehmet Haberal, Kanal Biz’den Tuncay Özkan, Ulusal TV ve Aydınlık dergisi yöneticilerinin bir yılı aşkın süredir içeride tutuluşuna kayıtsız kalmaları ne kadar ahlakidir?

Yazarın Diğer Yazıları