Şiir Jimnastiği
“Şiir fikirlerle değil sözcüklerle yazılır”, “Şiir, sözcüklerin dinidir” der Mallerme. Şair dostum Hasan Hüseyin Yalvaç, “Şiir Jimnastiği” adlı kitabında (Çıngı Yayınları) Mallerme’nin bu savını irdeliyor, uygulamalı şiir jimnastiği yaptırıyor.
Bir bakalım mı neler diyor ve neler yapıyor:
“Sözlük torbasına daldırıyorum elimi, çekip alıyorum on sözcüğü. Yıldız, yağmur, saray, ses, yaşam, sevda, yorgun, çetin, kaçak ve insan sözcükleridir elime gelen. Ne yapmalı bunlarla, alt alta dizsem şiir olur mu? Denemek gerek...
‘Yorgundur insan/Kaçak yağmurların sesinde/Çetin sevdadır yaşam/Yıldız saraylarında’.
İşte denedik. Peki düşünelim şimdi, bu sözcük öbeğinden bir şiir çıktı mı? Nereden bileceğiz şiire varıp varmadığını? ’Şiir’demenin ölçütleri nelerdir? Böyle onlarca soru üşüşebilir aklımıza. Yanıt vermeden bir daha mı eğilsek bu sözcüklere? Bakalım:
‘Sevdası saraysa/Kaçak yıldızların/İnsan çetin/Yaşamın yorgun sesidir’.
Oldu mu? Neye göre? Demek ki bu işe girişmeden yapılacak şeyler var ve biz bunları atlıyoruz. Çünkü sözcükleri yan yana getirmekle gerçekleşmiyor istediğimiz. Başka, başka noktalar var. Karar vermeden yeniden deneyelim istersen? Peki...
‘Kaçak yaşam yorgunluğu/Çetin insana yıldız saray/Sevda sesine yağmurdur’.
Hoppala. Gittikçe kafam karışıyor benim. Bazıları ’tamam’derken eksiklikler kapımı çalıyor, vazgeçiyorum. Bir daha deneyelim mi? Olur...
‘Saraysız yıldızlar yorgun/Kaçak/İnsan çetin/Yaşam/Yağmur sesi sevda’.
Sanki daha mı iyi oldu? Bilmem. Yargıya varan sensin. İyi olma nedenini tanımlayabiliyor musun? Hayır... Peki seni böyle düşündüren nedenleri açıklayabilir misin? ‘Evet’ dersem yalan söylemiş olurum. Kızacaksın belki ama hadi bir deneme daha yapalım mı? Olur...
‘Sesi sevdadır yağmurun/Yaşam saraysız insan/Yıldızlar/Çetin/Yorgun/Kaçak’.
Suratından kararsızlığın, olumlu ya da olumsuz tavır takınmanın kuşkusu akıyor. Son bir deneme daha yapıp bırakalım bu işi. Hem biraz düşünürüz, hem de şiir hakkında bir şeyler konuşuruz olur mu? Tamam...
‘Kaçak sevdaların yorgunluğu çetindir/Saraysız yağmurlar/Sesi insan/Yıldızı yaşam’”.
Ben de şimdi Yalvaç dostumun bu sav ve irdelemelerine, bazı şair ve edip sözleriyle karşılıklar verip kılçıklar atacağım. Söz gelimi Nihat Sami Banarlı der ki: “Bir söyleyiş eğer lirik ise şiirdir. Değilse şiir de değildir”. İşte size bir ölçü. “Yukarıdaki sözcük öbeklerinin hangisi lirikse o şiirdir” desek, doğru mu demiş oluruz?
Ahmet Haşim’e soralım. “Şiir kelimelerin şarkısıdır” diye yanıtlayacağından yüzde yüz eminim. Haa o zaman bu sözcüklere şarkı söyletmek gerek. Yalvaç’ın jimnastik hareketlerinin hangisi şarkı tadı vermekte, ona da bir bakın hele.
Ben bir de Hazreti Peygamber’e sormak istiyorum. İstiyorum ya, onun bana yanıtları hep özel olmuştur, bu da öyle olacak:
“Söz vardır ki insanı büyüler ve şiir vardır ki hikmetin ta kendisidir.”
Evet, bulduk iki öğe daha: “Büyü ve hikmet”. Bunlar da olacak demek ki, olacak ki şiir ola.
Peygamberimizle bitirecektim ama Cemal Süreya oradan kaş göz edip durmakta. “Nedir?” diyorum, “Şiir anayasaya aykırıdır” diyor. Evet bu da tarihsel bir gerçek, bunsuz da şiir yavan ve sıradan olur.
Yani söze yekûn vurursak, ciddi, çetin ve çileli bir iştir bu şiir işi, salt yetenekle varılmaz onun yüreğine.