Sığınmacıları göndermenin yolu!
Yıl: 1999
Ottowa’da “ileri görüşlü”, “barışçıl”, “Yüreği insan sevgisiyle pır pır eden” devlet liderleri bir araya geldi ve dünyadaki mayın sorununu bitirmek için iş birliği yaptı!
Dediler ki dünyada “büyüyen bir mayın sorunu” var, gelin bunu yasaklayalım.
Ottowa Antlaşması, 131 ülke tarafından onaylandı, anlaşmayı imzalayan ülke sayısı ise 146!
ABD ise bu anlaşmayı imzalamadı!
Yıl: 2002
Türkiye’de ekonominin dibi gördüğü bir dönem sonrası Bahçeli’nin erken seçim talebiyle gerçekleşen seçimlerde AKP büyük umutlarla iktidara geldi!
Geçim sıkıntısıyla boğuşan vatandaşlar,
AKP’ye dört elle sarılmıştı!
AKP, yüzünü batıya dönmüştü!
AB’ye üyelik diyorlardı, insan hakları diyorlardı, liberalizmin gerektirdiği ne varsa yapacaklarını söylüyorlardı!
İşte AKP'nin iktidara geleli daha 4 ay olmuştu, mecliste Ottowa anlaşması kabul edildi!
1 Mart 2004’te yürürlüğe giren anlaşmaya göre, Türkiye 2014 yılına kadar mayınlı alanları temizlemeyi taahhüt ediyordu!
Anlaşmada “mayınla kirletilmiş bölgenin temizliği” ifadeleri geçiyordu!
“Mayınla kirletilmiş miydi” yoksa “mayınla temizlenmiş miydi?” yıllar sonra anlaşılacaktı!
Yabancı bir filmden bir kare izlemiştim yıllar evvel aynen şu ifade geçiyordu:
“Buradan kaçmak için yollardan biri Türkiye. Ancak arazide çok sayıda mayın var ve güvenlik çok yüksek!"
Evet sınırlarımızdaki mayınlar caydırıcıydı, güvenlik üst düzeydeydi!
Öyle sınır duvarına derme çatma tahta merdiven dayayıp hopp geçilemiyordu o zamanlar Türkiye tarafına!
İlk iş, 2011’de iç savaş çıkarılan Suriye sınırındaki mayınlar temizlendi, şu an İran sınırındaki mayınların temizliği ise bitmek üzere!
Türkiye sığınmacı ve kaçak yuvası haline gelmişken, demografik yapımız tehdit altındayken halen mayın temizlemeye devam ediyoruz!
Temizliyoruz ki, oradan da bir akın gelsin ülkeye!
1999’da bugünü planlayan güçler, adım adım ilerledi planında!
Yetkili kimse ses çıkarmadı, ses çıkaranlara ise yetki verilmedi!
Bugün sadece İstanbul’un yabancı yoğunluğu nedeniyle ikamete kapatılan 10 ilçesinde yabancı nüfusu 1 milyon 180 bin!
İstanbul 39 ilçe!
Diğer 29 ilçede hiç mi yabancı yok?
TÜİK verilerinden derlediğim haber sonrası aynı soruyu İmamoğlu’da sordu ve dedi ki “İstanbul’da 2.5 milyon yabancı var”
İmamoğlu bunu söyleyince, “Allah Allah, Türkiye’ye demokrasi mi geliyor yoksa?” diye sordum kendi kendime!
Biliyorsunuz, demokrasilerde halkın sesine kulak verilir, çoğunluk ne isterse o olur!
Türkiye’de desteklediği parti her ne kadar farklı olsa da insanların çoğunluğunun birleştiği ortak nokta, sığınmacı tehlikesi!
Dedim, “İşte demokrasi aşığı bir siyasi lider böyle olur”!
Sonra İmamoğlu’nun geçmişte söyledikleri aklıma geldi!
2022’de “Yabancılaşmanın ve Arapça tabelalaşmanın kesinlikle önüne geçeceğiz" diyen İmamoğlu, Göçmen İşçi Merkezi açmayı da ihmal etmiyordu bunları söylerken!
2024’te ise İmamoğlu, “İngilizce tabelaları yasaklayalım, Arapça tabelaları yasaklayalım vesaire üzerinden konuşmak popülizm olur!
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Ofisi Türkiye Temsilciliğiyle imzaladıkları anlaşmanın töreninde de, “Bugün imzalayacağımız mutabakat zaptı, Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği ile bu hususta hâlihazırda birlikte yürüttüğümüz çalışmaları kuvvetlenecek ve ilerleyen günlerde göçmen ve mültecilerin, yerel halkla bir arada, huzur içerisinde, yaşaması amacıyla gerçekleştireceğimiz tüm çalışmalar için önemli bir destek sağlayacaktır” diyordu!
Suriyeli mülteci çocuklar güzellemesi yapan partisinin genel başkanı Özgür Özel ise, bugün çıkmış “sığınmacıları göndereceğiz” diyor!
Aynı Özel, partisinin belediye başkanlarının Arapça tabelaları yasaklamasına karşı çıkıyor ve “Arapça tabelalara karışmayın, Arapça Kur'an dilidir, halk incinir” diyordu!
“Sığınmacıları göndereceğiz” diyen Özel, Esad ile görüşüp Suriyeli çocuklar için vize isteyeceğini söylüyor!
Vize mi?
Ne kadar da çabuk benimsemiş Suriyeli çocukları!
Bu mantaliteyle kimi gönderecek merak konusu doğrusu!
Baktılar ki toplumun çoğunluğu parti ayırmaksızın "ülkede sığınmacı istemiyor" aynı söylemi benimsediler!
İktidar sevdası sen nelere kadirsin!
Herkese mavi boncuk dağıtarak iktidara yürüme planı yapıyorlar!
CHP eğer “sığınmacı” konusunda samimiyse, iktidara gelmesine gerek yok!
CHP’li belediyelerden işe başlayabilirler.
Örnek olarak da Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın sığınmacı politikasını benimseyebilirler!
Kimseyi kolundan tutup zorla atmadan, dünya kamuoyunun da tepkisini almadan bu sorunla nasıl başa çıkılır herkese gösterdi Özcan!
Türk milleti ekonomik sıkıntı içerisindeyken Türk gençleri parasızlık yüzünden okuyamazken, gelecek kuramazken hatta intihar ederken sığınmacılara para yağdırmak yerine yaşamı ekonomik olarak zorlaştırırsan seve seve giderler zaten!
Esad ile de görüşüp orada onlara sağlanacak rahat bir hayat tahsis edilirse güle oynaya giderler hatta!
Hatırlayın bir Suriyeli röportajda Türk vatandaşlığı istemediğini söylemişti.
Nedenini soran muhabire, “Türk vatandaşı olursam sigorta primi ödeyeceğim, vergi ödeyeceğim. Şu an sigortam bedava, vergi vermiyorum” yanıtı vermişti!
Hayatı kolaylaştırırsan gitmez kalır, hatta yakınlarını da çağırır ancak tam tersi durumda koşa koşa giderler!
CHP ve İmamoğlu oy sevdasıyla mı bunu dile getiriyor yoksa samimi mi söylemlerinde göreceğiz!
Türkiye’ye demokrasi mi geliyor yoksa?