Sevdaya yolculuk
Gün batımında çıplak ayaklarla kumların üzerinden yürümek inanılmaz keyif veriyor. Yürümeye başlıyorsunuz sahil boyunca. Deniz kabarmış, dalgalar kıyıya vururken dalıp dalıp uzaklara gidersin bir an. Kim bilir ne hayallerle boğuştu bir an beynimiz. El ele tutuşan sevgililere rastlarsın ve derin bir ah çekersin. Özlem duyarsın geçmiş yıllarına ve up uzun hayallerin kucağına düşersin. O an ne denizin farkındasın ne de kumsalın… Sevdaya yolculuk başladı bile… Ancak bir el omzuna dokunur ve öyle ayılırsın o tatlı hayallerinden…
Kimileri çok sever fakat sevdiğine kavuşamaz ve başka biriyle hayatını birleştirdiğinde ise işkence gibi gelir yaşam. Çoğu zaman duymuşuz etrafımızdakilerden, sevdiğimize varamadık diye. Korkunç bir düşünce gibi geliyor insana. Nasıl olur da sevmediği bir insanla ömür boyu bir evlilik yapılıyor. Ne kadar mutlu olabilir ki insan karşılıksız bir sevdayla… Hal böyle olunca da unutulamıyor yüreklerde iz bırakan sevdalar…
Özlem…
Bir an ya bakışı ya da kulağında kalan tatlı bir sözü aklına gelir… Ya da sevgilileri gördükçe sevdiceğinin hayaliye uzun bir yolculuğa çıkarsın… İşte geçmişe yolculukların başında her zaman aşk geliyor… Dalıp dalıp gitmesinden belidir bir insanın. Hayallere dalarken bile acı tebessüm eksik olmaz yüzünden. Sahilde gezen sevgililere ne kadar da gıptayla bakmıştır. Keşke yanımda olaydı sevdiceğim el ele göz göze sahil boyu yürüyebilsek… Beklediğin, özlediğin yüreğinden çıkaramadığın sevdiceğin başka limana demir attığını ve artık gelemeyeceğini bildiğin halde, yaşadığın onca güzel anılarla yanıp tutuşan yüreğine laf geçiremiyorsun, onu söküp yüreğinden atamıyorsun. Özlemle kavrulan yüreğini hayallerinle soğutmaya çalışırken derin bir ah çeker ve uzaklaşarak sahilden ayrılırsın.