Sessiz çığlık
Bir yıl içinde 2 hatta 3 defa sandığa giden ülkelerde seçim bu kadar sevilmez. Ortalama 4 yıl da bir seçime gittiğimiz için mi sandığı özlüyor milletimiz bilinmez ama seçim sevgisine akıl erdiremediğimiz vatandaşlara öncelikle her yönüyle seçim sonuçlarını sorgulamayı öneriyorum. 30 Mart’ın mürekkebi kurumadan, Ağustos’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmasına düşen memlekette bu kafayla sandıkta bir şeyleri değiştirmek zor görünüyor. Muhalefeti ve iktidarı ile tüm partilerin kaybettiği bu seçimin sosyolojik sorgulamasını tamamlamadan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanmak, kimse kusura bakmasın ama sineğin örümcek ağına düşmesidir. Henüz seçim hileleri ortaya çıkarılmadan, başta Ankara, Antalya, Kastamonu, Kütahya gibi illerde yeniden sayım gerçekleşmeden yandaş medyanın tezgahı ile Cumhurbaşkanlığını tartışmak hilekarlığa, hak gaspına çanak tutmakla eş değerdir. Muharrem İnce’nin Yalova’da verdiği mücadele tüm muhalefet milletvekillerine örnek olmalıdır. Günlerdir başkentte ilçe seçim kurulları önünde sabahlara kadar nöbet tutan, namus bildikleri oylarına sahip çıkan insanlarla beraberim. Melih Gökçek’in bilindik baskılarına rağmen oy çuvallarının başından ayrılmayan vatandaşlarımız partilerinin milletvekili ve yöneticilerine öfkeli. CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce’nin Yalova Adliyesi koridorlarında sandalye üzerinde uyuya kalmış fotoğrafına dikkat çekerek aynı erdemi ve eylemi tüm vekillerden beklediklerini ifade ediyorlar.
Ortalıkta çok ciddi hezimet olduğu halde tüm liderlerin “seçimden başarı ile çıktık” sözlerindeki derinliği anlayan varsa beri çıksın. Aday belirleme ve propaganda yanlışlıkları tartışılmadan seçim mağlubiyetini lokal örgütlere çıkarmak işin kolayına kaçmaktır. Siyasi ahlaka göre başarısız olan il, ilçe, belde teşkilatı zaten istifa etmeli. “Kapatıp daha sonra açmak” gibi bir taktiğe ihtiyaç yoktur. Öncelikle parti genel merkezlerinde, propaganda, seçim işleri, yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcıları derhal istifa etmelidir.İl ve ilçelerin seçim sonuçları tek tek masaya yatırılmalı, vatandaşın niçin oy vermediği, nasıl oy vereceği görüşülmelidir. Bunları gerçekleştirmeden 3-5 ay sonra yeni bir seçime gitmek sonucu değiştirmeyecektir.
Bu arada Mansur Yavaş’ın başkentte verdiği müthiş mücadeleyi yakından takip ediyorum. Gece yarılarına kadar hak arayanların arasında her siyasi görüşten insan var. Yavaş, sadece CHP’nin adayı değil, Ankara’nın adaylığı sınırlarını da aşarak Türkiye’ye mal oldu. Kamuoyu onu Beypazarı Belediye Başkanlığından tanıyor. Oysa Yavaş, aynı zamanda hukukçudur. Başarılı bir avukattır. Seçim sonuçlarına hukuk kuralları içinde itirazı ve takibi bütün Türkiye’ye örnek oldu.
Gelelim meşhur Silivri mahkemelerinin gerekçeli kararına.. Her şeyden önce yasa ile kaldırılan özel yetkili mahkemelerin verdiği kararlar “yok hükmündedir”. Görevi sona eren heyetin duruşma salonuna çıkıp, basın toplantısı ile gerekçeli kararı açıklaması yasaya aykırıdır. Dahası suç teşkil etmektedir. Söz konusu kararın tıpkı Balyoz tertibinde olduğu gibi Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi’ne gönderilmesi de manidardı. Bizzat hükümetin itiraf ettiği “kumpas” her yönüyle ortaya çıkarılıp, kumpasçılar cezalandırılmadan vicdanlar kanamaya devam edecektir.
----------
Not: Bu hafta Cumartesi günü(bugün) 80’incisi gerçekleştirilecek olan “Sessiz Çığlık” eylemlerine Ankara-Sakarya Meydanı’nda emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ katılacak. Tüm başkentlileri Sakarya Meydanı’nda Sessiz Çığlık atmaya davet ediyorum.