Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Semavere ‘ateş’ eklemek...

Değerli edebiyatçımız Yahya Akengin, anılarının yer aldığı “Bir Semaverlik Muhabbet” adlı kitabının ikinci baskısına çok önemli konuları eklemiş. Zaten ’ateş topu’olan kitap bu eklerle adeta volkana dönüşmüş... Akengin, ekler içinde Türk milliyetçisi bir şairin, iktidarın ‘açılım’ toplantısına katılmış olmasını da değerlendiriyor. Bu ibretlik değerlendirmeyi -köşenin aldığı kadarıyla- size özellikle sunmak istiyorum. Buyurun efendim, okuyalım:
“Evet, bu vadide tanıdığımız bildiğimiz nicelerinin çıkar, şöhret ya da korku uğruna siyasi erkin devşirmesi olup çıktıklarını ibretle izliyoruz. Biz de naçizane devşirilmemeye gayret ediyoruz.”
“Diğer taraftan ‘farklılıklarımız zenginliklerimizdir’ gibi kulak ve gönül okşayıcı sözleri algılama ve anlamlandırma yelpazesi de çelişkilerle doludur. Bunun güzel bir yaklaşım olduğunu şahsen kabul etmekle beraber, bundan daha güçlü, daha anlamlı olan bir husus vardır: Ortak değerlerimiz daha büyük zenginliklerimizdir. Bir kültürün, bir milletin asıl odaklanması gereken de bu olmalıdır. ’Farklılıklarımız’kavramını kimileri ‘mozaik’, kimileri ‘çiçek bahçesi’, bazıları da ‘ebru’ benzetmesiyle ifade ederken, ben bunda da bir yapaylık bulurum.”
“Bir çekiç darbesiyle mozaik parçalanabilir. Bir fırça dokunmasıyla ebruyu bulandırabilir. Bir muhalif rüzgâr çiçek bahçesini darmadağın edebilir. Mozaiğin, ebrunun, çiçek bahçesinin güzelliğine şüphe yoktur. Ancak bu güzellikler üzerinden yol alarak farklılıkları kutsayıp ortak değerleri gözden kaçırma, unutturma operasyonu ile baş başa bırakılıyorsak, demagojiler bizi esir alıyor demektir.”
“Bir ülkeyi, bir milleti yönetme ve yönlendirme konumunda bulunanların birinci dereceden sorumlulukları ve görevleri, o ülkenin, o milletin ortak değerlerini öne çıkartmak ve tahkim etmek olmalıdır. Biz buna kültür milliyetçiliği diyoruz. En güçlü en zengin yanımız ve köklü mirasımız da budur. Türkiye bu mirasın yozlaştırılması üzerinden maceralara sürüklenmek isteniyor.”
“Türkiye’de çoğu zaman moda fikirler, popüler yaklaşımlar gündemi belirler, kültür hayatını bulanıklığa sürükler. Bunlardan biri de bir yazarın, bir şairin, bir aydının ’milliyetçi’olmamasına dair yaklaşımdır. Ülkemizin, milletimizin korunması gerektiğine inandığımız temel değerlerinin yanında yer aldığımızda, bir ’aydın’ın böyle bir duruş sergilemesi anlayışı noktasından ateş altına alınırsınız. Üzerinizde inkâr ve unutturma, yok sayılma operasyonu uygulanır. Eğer buna katlanmayı, direnmeyi göze alamıyorsanız saf değiştirmeniz, ağız ayarı yapmanız gerekir. Şayet biraz da kompleksli iseniz karşıtlarınıza kendinizi onaylatma manevralarına girersiniz. Türkiye’de ’aydın’kavramının sorunlu olmasının temelinde işte böyle şeyler vardır. ‘Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller’yetiştirmeyi başaramamış sistemlerde, bukalemunlar hiç eksik olmaz. Hatta bazen kaderinizin onların insafına terk edilmiş olduğunu bile görebilirsiniz. Tanzimat’tan beri var olduğu söylenen bu yamuk aydınlar problemini ‘Kuvayi Milliye’ ruhu epeyce törpüleyip düzeltmişti. Ancak görüyoruz ki o ruha şimdi yeniden ihtiyaç vardır.”
Değerli dostum Yahya Akengin “Bir Semaverlik Muhabbet”in ikinci baskısına daha pek çok konuyu eklemiş. Akçağ Yayınları’ndan çıkan bu eser, bir anılar demeti olmasının yanında, ufkumuzu genişleten değerlendirmelerle de doludur. Sevgili Akengin’i gönülden kutluyorum. Evet, Kuvayi Milliye ruhuna yeniden ihtiyacımız var!
Esen kalın efendim.

Yazarın Diğer Yazıları