Sefalet eken öfke biçer!..
AKP''nin kurucularından ve bu partiye en çok emeği geçenlerden;
Bülent Arınç, "Ekonomi de sıkıntı var. Hayat Pahalılığı giderilmeli. Dindarlar dini hamaset kokulu konuşmaların yanında cebine giren - çıkan paraya da bakar.'''' diyor.
Hayat pahalılığını bu günkü iktidar yarattı. Şimdi de polisiye önemlerle çözmeye çalışıyor. Ancak serbest piyasa ekonomisinde bu müdahale ters tepecek. İktisadi faaliyet daralacak. Mülkiyete ve serbest ticarete müdahale olarak algılanacak ve güven kaybı artacak. Yatırım eğilimi düşecek.
Siyasi iktidarın günübirlik ve partizan politikalarının getireceği son bugünkünden başka türlü bir son olamazdı.
1) Gelir dağılımı aşırı bozuldu. İkili piyasa yapısı oluştu.
* TÜİK verilerine göre; 2005 yılından 2019 yılına, nüfusun en düşük gelire sahip ilk yüzde 20''lik kısmının milli gelirden aldığı payı yüzde 6,1''den yüzde 5,9''a geriledi. En zengin yüzde 20''lik nüfusun aldığı pay ise 2005 yılında yüzde 44,4 iken, 2019 yılında yüzde 3,1 puan artarak yüzde 47,5 oldu.
* 2005 yılında Nüfusun en zengin yüzde 20''lik kesiminin ortalama geliri, en fakir yüzde 20''nin gelirinin 7,3 katı iken, 2019 yılında 8 katına yükselmiş.
Özetle zengin daha zengin - fakir daha fakir oldu.
* Yine 2005 ile 2019 yılları arasında nüfusun ikinci yüzde 20''lik kısmının gelirden aldığı pay 11,6''dan 10,6''ya geriledi. Üçüncü yüzde 20''nin payı ise, yüzde 15,8''den yüzde 14,9''a düşmüş. Yani orta sınıf azaldı.
Rakamlar yaşanan gerçekleri yansıtıyor. Kendimden örnek vereyim. Bundan beş sene önce, emekli maaşımla evime marka bir bahçe koltuğu alabiliyordum. Geçen hafta indirim var diye baktım, aynı koltuk takımı indirimli 35 bin lira olmuş. Orta gelir gurubu bu fiyatların yanına yaklaşamaz. Arabaya gelince, böyle giderse galiba Türkiye Küba gibi eski araba cenneti olacak.
2) Toplumun Zengin - fakir olarak iki sınıfa ayrılması, aynı zamanda ikili bir piyasa yapısı oluşmasına neden oldu. 35 bin liralık koltuk yanında 1500 liraya da koltuk da var ve fakat ömrü bir seneyle sınırlıdır.
3) AKP iş dağıtmak yerine bütçeden para ve poşet dağıtıyor ve bu yolla oy garanti etmeyi tercih etti. Gerçekte kamu kaynaklarını etkin kullansaydı, partizanlık yapmasaydı, devleti parti devleti yapmasaydı, Bütçeden her ilin doğal ve beşeri kaynaklarını kullanarak yatırım yapılsaydı ve poşet yerine iş dağıtılsaydı, halk bu kadar yoksullaşmazdı. Ekonomik istikrar bu kadar bozulmazdı, İşsizlikte bu kadar artmazdı. TÜİK''in atıl işgücü verilerine göre çalışma çağındaki nüfusun dört kişisinden birisi çalışmıyor. Gençler Türkiye''de kalmak istemiyor. Beyin göçü çok hızlandı.
4) Kur artışları, enflasyona yansıyor, halkın satın alma gücü düşüyor. Ama iktidar sanki bilerek kurları artırıyor.
Söz gelimi dolar kuru 8,30 seviyesinde giderken, Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık faizleri düşüreceklerini açıkladı. Merkez Bankası Başkanı da daha önce 2021 30 Mart tarihinde Merkez Bankası gösterge faizini enflasyonun üstünde tutacaklarını açıklamıştı. Cumhurbaşkanının Konuşmasından sonra daha düşük yüzde 16,25 seviyesinde olan çekirdek enflasyonun daha önemli olduğunu söyledi. Faiz düşürmeye alan açtı. Ama Türkiye''nin beş yıllık tahvillerinin iflas risk pirimi 320''den 420''ye fırladı. Dolarda 3,40''tan 3,75 e çıktı.
AKP iktidarı bunu geçmişte de hep yaptı.
Erdoğan''ın 2018 yılında Londra''da; Türkiye''de faizler düşecek açıklaması, 2018 ödemeler dengesi krizini yarattı, Türkiye''nin CDS puanı 160 baz puandan 540 baz puana yükseldi.
Merkez Bankası Başkanı Ağbal''ın reel faiz ve sıkı para politikası açıklamasından sonra, öncesinde 539 baz puan CDS oranı 287 baz puana geriledi. Kur artışı olmadı. Ama başkan değişince CDS oranı yeniden 460 baz puana yükseldi ve kurlarda artış yaşandı.
Yüksek kur dış ticaret açığını düşürmedi. Çünkü genel olarak üretim ve ihracat malı üretimi yüksek oranda ithal girdiye bağımlıdır. Kur artışları halkın refahını düşürdü.
Bir iktidar bunları bilmiyorsa, güvendiği bilenlere sorar. Biliyorsa neden yanlış yapıyor?
Özet olarak; siyasi iktidar kendi dar dünyasını kurdu. Bu dünyasında yalnızca, partizanlık yapmak, algı yaratmak ve hamaset var. Ama Arınç''ın söylediğine benzer; hamasette karın doyurmadı.