Seçimin unutturduğu global hortlama!
Ülkemizde seçim öncesi ve sonrası yaşanan veya yaratılan kaos, kamuoyunun hem dikkatini hem de tepkisini, bölgemizde tezgahlanmak istenen tehlikeli projelerden uzaklaştırılmış bulunuyor.
Oysa gün be gün yaşananlar ve gelişmeler, gerçekten de korkunç boyutlara ulaşıyor.
Ne yazık ki, 21. Yüzyılın ilk seneleri, global emperyalizmin bir yerde sömürgeciliğin hortlamasına adeta tanıklık ediyor.
18. Asrın başlarında, Napolyon’un Memluklar halka baskı yapıyor gerekçesiyle Mısır’ı işgal etmeye girişmesi bile Batı’nın emellerini, günümüze kadar taşıyor.
“GOP” diye kısaltılan, birçok ülkenin geleceğini dizayn etmeyi amaçlayan ABD’nin sözde “süper plan”ı beraberinde birçok tehlikeyi de getiriyor.
ABD’yi ise eskilerde olduğu gibi İngiltere ve Fransa takip ediyor.
Arkasından da irili ufaklı Batı ülkeleri, yeni sömürgeciliğin peşine takılıyor.
Bu sefer ise, enerji, sömürülecek maddelerin başında yer alıyor. Dolayısıyla petrol üreten ve çoğu Müslüman olan ülkeler hedef seçiliyor.
En son olarak, Libya’ya yapılanlar, insanoğlunu dehşete düşürüyor.
ABD çıkışlı planın ayrıntıları safha safha açıklanıp uygulanırken ve Irak, Tunus, Mısır, Sudan ve Libya payına düşeni almışken, kim bilir Suriye’nin yanı sıra, hatta Fas gibi hangi ülkeler sırasını bekliyor.
Aslında “GOP” un tamamını ve püf noktalarını fazla kimse bilmiyor.
Zaten “vahamet” burada yatıyor. Esas itibariyle CFR’nin ve Küresel Entelektüel Kapitalist Çekirdek Ekibi’nin planı olan “GOP”, Kuzey Afrika’dan başlayıp Sudan, Mısır, Ürdün, İsrail, Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan, Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Afganistan, Kafkasya, Kazakistan, tüm Türk Cumhuriyetlerine kadar uzanıyor.
En önemli iki devleti ise Türkiye ve İran oluşturuyor.
Yakında,Tunus ve Cezayir de yeniden listeye dahil ediliyor. Ülke doğal gaz üretiminde dünya 5.si, petrol üretiminde 13. Ayrıca uranyum çıkıyor. Cezayir: Zaman zaman patlak veren mulalif gösteriler nedeniyle bazı tavizler vermek zorunda kalan yönetim diken üzerinde duruyor.Özellikle ABD ve Fransa’nın gözü Cezayir üzerinden çekilmiyor. Aslında, ABD ülkeleri böle böle hedefine ulaşmak istiyor. Önce, Sudan büyük maharetle ikiye böldürülürken, Mısır ve özellikle Libya’nın parçalara ayrılması öngörülüyor. Bu emperyalist fırtınanın, ta Yemen’de hatta Bahreyn’de estirildiği müşahede ediliyor.
Aslında, ABD’nin yıkım projesinden sadece İsrail ve şimdilik Suudi Arabistan sıyrılmış görünüyor. Öte yandan, yıllarca topraklarının büyük bir kısmı istila altında bulunan Filistin’in bile ikiye ayrılması ABD’nin ne tür yıkıcı projeler uyguladığını ispatlıyor. Nereden bakılırsa bakılsın, Türkiye’nin bölgede “kilit” veya “anahtar” rollerinden birini oynamak gereği kendiliğinden ortaya çıkıyor. Daha doğrusu, Batı esen fırtınaya göre Türkiye’ye boyuna değişen roller biçiyor.
Şimdilerde ise, ülke Suriye ile karşı karşıya getirilmek isteniyor. Hatta, İran’ın devreye girmesi bile tezgahlanıyor. Projeye göre, önemli olan, bölge ülkelerinin her ne şekilde olursa olsun, bir birine girmesi;böyle kaosun hüküm sürdüğü bir ortamda enerji yollarının ve İsrail ile Suudi Arabistan’ın güvence altında tutulması sağlanıyor. Tabii ki, bölgede devletler ve rejimler ne kadar parçalanırsa, o kadar yarar sağlanacağı denklemi de çeşitli şekillerde üretiliyor. Sonuç olarak, global hortlama, belki de en fazla Türkiye’yi ve Türk milletini tehdit ediyor.