Seçim ve sandık güvenliği
12 Eylül referandumuna “Hayır” oyu verdikleri için pansiyonlu ilköğretim okulu, sağlık ocağı ve PTT’nin kapatıldığı Kırıkkale ilimizin Büyükavşarlı beldesinin başına gelenler buzdağının görünen bölümüdür. CHP’li belediye başkanı köylerin yollarının yapılırken beldeye devlet hizmeti verilmediği için yakınıyor. Büyükavşarlı direniyor, bir de direnemeyen belde ve ilçeler var ki tehdit, şantaj ile partilerinden istifa edip iktidar partisine transfer oluyorlar. Türkiye’nin bir çok yerinde AKP’nin teslimiyetçi politikalarına karşı çıkmasına rağmen ilçesine, beldesine devlet hizmetleri getirebilmek için AKP’den aday olmak zorunda kalan yüzlerce belediye başkanı tanıyorum. Tabii on yıldır durum böyle de öncesinde değil miydi? Elbette ANAP’lı Özal döneminde de vardı ama bu kadar tehlikeli boyuta gelmemişti.
Belediye seçimlerinde durum böyle de milletvekili seçimi ve referandumlarda durum farklı mı? Siyasi Partiler Kanunu ve seçim yasalarını değiştirmekte direnen hükümet yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza oy kullanma hakkı verileceği sözünü vermişti. Sadece Almanya’da 1.5 milyon oy verecek vatandaşımız varken Yüksek Seçim Kurulu’na talimat verilmediği için herhangi bir hazırlık yok. Oysa demokrasilerini her fırsatta sorguladığımız Irak, İran, Azerbaycan gibi ülkeler bile yurtdışındaki vatandaşlarına oy kullandırıyor. Türkiye’de yaşayanlar konsolosluklar ve belirlenen yerlerde oy kullanıyorlar. Ama Recep Bey’in işine gelmediği için bu konuda parmağını oynatmaya niyeti yok.
Seçimlerde sağlıklı bir sonuç için yani milli iradenin gerçek anlamda yansıması için sistemin baştan sona değişmesi şarttır. Güney Doğu Anadolu bölgesinde örgütün baskıları yüzünden sandıktan demokratik sonucun çıkmadığı konusundan yakınan hükümetin önünde aslında çok iyi bir fırsat var. Seçmen sayısı çok az olan mezra, köy ve beldelerde kimin hangi sandıkta oy kullandığı belli olduğu için mahalle baskısının yanında, terör örgütünün tehdidi de söz konusu. Öyleyse böylesi yerlerde oy kullanma işini en yakın merkezde taşımalı olarak gerçekleştirmek şarttır. Bu sadece Güney Doğu Anadolu bölgesi için geçerli değil, Anadolu’nun çeşitli köylerinde 50-100 kişilik seçmen var. Kimin hangi partiye oy kullandığını herkes bilmektedir. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Başkent Ankara’da Kızılcahamam, Şereflikoçhisar, Güdül, Bala, Nallıhan gibi ilçelere bağlı köylerde seçmen hükümet aleyhine oy kullanmaktan korkmaktadır. Muhtarlar vatandaşa adeta yalvarmaktadır. Öyleyse Türkiye’nin her yerinde bu uygulama hayata geçirilmeli. Örneğin seçmen sayısı binin altındaki yerleşim yerlerinde tıpkı ilköğretim talebelerinin taşındığı gibi araçlarla taşınarak seçmenlerin oy kullanmaları sağlanmalıdır. Böylece toplamda on milyonu geçen oy kullanmayan oranı da düşürülür.
Gözlemci olarak görev yaptığım Azerbaycan’da seyyar sandıklar dikkatimi çekmişti. Hastane, bakımevi gibi yerlerin yanında heyet evleri dolaşarak sandığa gidemeyecek hasta ve yaşlılara oy kullandırıyordu. Sonuçların böylesi ülkelerde ne kadar sağlıklı olduğu tartışılabilir. Ama bu yöntem siyasi partilerin sandık görevlilerinin gözleminde, hileye meydan vermeden T.C. kimlik numaraları ile yapılması halinde olumlu sonuçlar çıkacak, katılım oranı yükselecek, gerçek anlamda milli iradenin yansıması sağlanacaktır.
Bilgisayar teknolojisini “belge üretimi” olarak kullananlar, bir dakikada telefonlara 140 numara eklemek gibi cinlikler geç de olsa ortaya çıkıyor. Hatta 12 Eylül referandumunun resmi sonuçları halen gizleniyor. YSK’nın bilgisayar programlarıyla oynanıp seçim sonuçlarının değiştirildiğine dair bilgi ve iddialar var. Ama vatandaş kendi oyuna sahip çıkar, siyasi partiler sandık kontrolünde duyarlı davranır, sayım tutanaklarını imzalatarak merkezlerde toplarsa, eldeki sonuçlarla ilan edilenleri karşılaştırma zahmetine katlanırlarsa gerçek demokrasi inşa edilmiş olur.
Şimdi bu yazdıklarıma, önerdiklerime bazıları fantezi diyebilir. Elbette hükümetin işine gelmez. Ama anasıyla, yavrusuyla muhalefetin bu konuyu TBMM’de gündeme getirip, hükümetin bu yönde karar almasını zorlamaları şarttır. Yarından tezi yok milletvekilleri derhal bir önerge hazırlayarak imzaya açmalılar. İmza atmayanları da seçim hilelerine yardımcı olmakla itham etme hakkına sahip olurlar. Seçmene şikâyet ederler. Okuyucularımızın bu konuda duyarlılığına inanıyorum. Öyleyse partinizin milletvekillerine telkinde bulunun, adaletsizliğin önüne geçin.