Seçim sonrası PKK ve terör gündemi!
ABD’nin Irak’tan çekilme planlarının gereği olarak Türkiye’nin kendisine öngörülen rolü yerine getirebilmesi için PKK sorununun bir biçimde halledilmesi gerekiyordu. Cumhurbaşkanı Gül’ün Irak ziyareti ve Talabani’nin Türkiye ziyareti sırasında yapılan konuşmalar bu konudaki beklentileri artırmıştı. Bizzat Talabani tarafından Irak’ta düzenlenmesi düşünülen “Kürt Konferansı” nda PKK’nın silah bırakması konusunun da ele alınacağı açıklanmıştı. Cumhurbaşkanı Gül’ün Bağdat ziyaretinin hemen arkasından bu konferansa PKK terör örgütünün de davet edildiği duyurulmuştu.
Bu çağrıya terör örgütünden küstah bir cevap geldi: PKK lideri Karayılan, kendilerine yönelik olarak silah bırakma ya da Irak topraklarını terk etme çağrısı yapan Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’ye meydan okuyarak kimsenin kendilerini Kuzey Irak’tan atamayacağını söylemiş. Terör örgütünün bu meydan okuyan tavrının Türkiye’deki yerel seçimlerin hemen akabinde gelmesi de manidardır.
Türkiye’nin Kuzey Irak’taki Kürt yönetimiyle sıkı ilişkiler kurması ve PKK’ya genel af çıkarmasını dillendiren kesimde son gelişmeler büyük umut yaratmıştı. Türkiye’de bu kesimler ısrarla Kuzey Irak Kürt yönetimiyle iyi ilişkiler kurulmasının ve terör örgütüne genel af çıkarılmasının PKK’yı tasfiye sürecine sokacağını savunmuşlardı. Bu bağlamda elini çabuk tutan bir ekip Talabani/Barzani kesiminden önce Erbil’de Kürt Konferansı düzenlemişti.
Bütün kesimler ham hayaller peşindeyken konunun bir numaralı muhatabı olan terör örgütü kendisi dışında aranacak çözümleri kabul etmeyeceğini adeta dayatmıştır. Türkiye’de PKK’nın siyasi uzantısı olarak hareket eden DTP’nin son yerel seçimlerde aldığı oyları artırmasının bu uzlaşmaz tutuma neden olduğunu söylemek mümkündür.
DTP, PKK ve seçim
Güneydoğu’da DTP’nin aldığı oyların normal şartlar altında yapılan bir seçimle, yani bölge halkının özgür iradesiyle gerçekleştiğini sananlar da hem kendilerini hem de toplumu yanıltmaktadır. Güneydoğu’da DTP’nin aldığı oylar büyük ölçüde PKK’nin silahlı tehdidiyle sağlanmıştır. DTP doğal olarak bölgeden almış olduğu desteği koruyabilmek için PKK’nın varlığına büyük ihtiyaç duyacaktır. PKK da silahlı baskıyla bu tür sonuçlar alabildiği sürece teröre ve baskıya devam edecektir. Türkiye’deki bölücü terör sorununun muhatabı Barzani ve Talabani değildir. Onların PKK’ya verdikleri desteği kesmeleri yeterlidir. Terör örgütünün hesabını görmek Türkiye’nin işidir. Türkiye’nin de terör konusunu görüşme/tartışma konusu yaparak çözmesinin imkânsız olduğunu anlaması gerekir.
Yöre halkına kimlik ya da kültürel haklar sağlanarak, sorunun çözümleneceğini sananlar seçim sonuçlarını iyi okumalıdır. Sorun, daha çok demokrasi ya da özgürlük sorunu da değildir. Bölgenin her yanında birinci sınıf devlet otoritesi sağlanmadan terör örgütüyle ne mücadele edilebilir ne de demokrasiden söz edilebilir! Oranın, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’na “Buraya gelme!”, devletin valisine ise “Güvenliğini sağlayamayız” diyenlerin bulunduğu bir yer olduğu unutulmamalıdır. Umulur ki devletten milletten; birlikten bütünlükten taviz vermenin zafer getirmediğini AKP kurmayları da görmüş olsunlar.