Seçilmiş ile atanmış, kakılmış ile itilmiş

Birkaç güne kadar ana muhalefet partisi CHP, kurultay yapacak. İnanın içimde hiçbir heyecan, merak ve beklenti yok. Parti başkan adayı diye ortaya attıkları isimleri görünce, Kılıçdaroğlu genel başkanlığı korur diye düşünüyorum. Gene bildik, partiyi parçalama amaçlı rakipler tarafından destek isimler de etrafta uçuşuyor. Bir de Kemal Derviş’in IMF Başkanlığı fasaryası. Birileri sürekli pompalıyor.
Ama ben bu partinin ve özellikle öteki muhalefet partilerinin de gidişatından anlıyorum ki AKP, bundan daha iyi ve kolay oynayabilecek muhalefet bulamaz. Ve bu partilerin bugünkü kafa yapısı ve politikaları ile AKP’yi devirmek diye bir durumları olamaz. Salı günleri grup toplantılarında kürsüye çıkıp da Tayyip Erdoğan ve arkadaşları tarafından ortaya atılan yemlik gündemlere sazan gibi atlayıp, gerçek gündemi ele almayı beceremediler.
Asıl yere sağlam basan bir parti, kendi gündemini kendi yaratır. Yoksa ortaya atılan her lafa nane olmaz. Allah’ınızı severseniz Türkiye’nin gerçek gündemi şu konuşulanlar mıdır? Ne oldu tutuklu milletvekilleri için imzalanan protokol, uygulamaya koyabildiler mi? Ama MİT Yasası bir günde çıkarılıp, beş saatte de Gül tarafından imzalandı.
Örneğin; bu Deniz Feneri olayını CHP gündeme getirmişti. Ne oldu da peşini bıraktılar, oysa Almanya’da bu konu derinlemesine incelenmiyor mu? Veya öteki yolsuzluk davaları. Muhalefet iktidarın bir mahalle kabadayısı edası ile ortaya attığı konuları konuşacağına kendi gündemini tartışmalı.
Halk onların iktidar olacakları zaman ne yapacaklarını merak ediyor. Ekonomi politikaları, eğitim, hukuk, çalışanlar. Ortada yalnızca laf salatası var. Tayyip Erdoğan’a verilen cevaplar, halkın karnını doyurmuyor. Ülkeyi karşılıklı ağız dalaşı ile yönetmeye aday gösterilemeyeceklerinin de bilincine varamadılar.
Her ne kadar sizler ciddiye almıyorsanız da Türkiye’nin çevresindeki silah yığınağı artmaya başladı. Türkiye kendi iradesi dışında bir savaşa sürüklenmek isteniyor. Avrupa’da ülkeler bir biri ardına iflas ediyor. Kimse kondurmuyor ama yapı bakımından Yunanistan, Türkiye’ye çok benziyor. Üretimi olmayan ve tüketim ekonomisi üzerine kurulan bir ülke, aniden göçüverdi. En büyük gelir kaynakları bizim gibi turizmdi.
Dünya Bankası ve IMF’nin yanı sıra Avrupalı ekonomistlerin uyarısı da bu yönde. Evet, belki şimdi iyisiniz ama bir anda her şey çorap söküğü gibi gidebilir diyorlar. Birisinin itmesine, tetiklemesine bağlı. İyi de Türkiye her dakika itilip kakılmıyor mu? Ne diyor Başbakan? Seçilmişler atanmışlara alet olmayacakmış. İyi de seçilmişler arasında öyleleri var ki atanmışların onları bir şekilde yargılaması gerekecek. Bilmem hatırlar mısınız televizyonlarda bir dönem bir dizi vardı, “İtilmiş ile Kakılmış” . Şu anda bizim seyrettiğimiz de ’İtilmiş ile Kakılmış’oyunundan başka bir şey değil. Sadece oyuncular farklı.
Bu arada başka önemli bir konuya da değinmek zorundayım. Geçen hafta Başbakan’ın, ikinci ameliyatından birkaç gün sonra telekonferans ile Gençlik Kolları toplantısına bağlanmış gene esip ortalığı birbirine katmıştı. Ama bu konuşmadan birkaç dakika önce ev içinde kızıyla yaptığı görüşmelerdeki sesi hiç de nutuk atarkenki sesi gibi güçlü değildi. Allah şifalar versin, ama bana öyle sağlıklı bir insan sesi değil, sanki birden çok yaşlanmış, bitkin ve gücünü yitirmiş bir kişi izlenimi vermişti. Ben doktor değilim bu yalnızca benim izlenimim.
Gelişmiş ülkelerde bu durum böyle olmaz. Ülke liderinin sağlık durumu konusunda an be an süreci ve kontrolleri yapan doktorlar çıkıp açıklama yaparlar. Geçirilen operasyonlar ve tedavi şekli falan gibi. Bizdeki açıklamalar ise açıklama değil. Son günlerdeki bence tepişmeler de sanki Başbakan’dan sonrası için makam tartışması veya mücadelesi gibi görünüyor.
Size bir hatırlatma daha yapayım, tek liderle yönetilen güç paylaşılmayan partiler, lider çekilir çekilmez aniden çöker, bir kumdan kale gibi. Özal’da öyle oldu. Ondan öncekilerde de. Birden dağılıverdiler. Sonuç ne olacak; bir iki yıla kadar göreceğiz...

Yazarın Diğer Yazıları