Saygun Paşa diyor ki:
İçteki gelişmeleri dışarıdaki ile birleştirip yeni stratejilerin belirlenmesi beklenirken siyasilerimizin kısır çekişmesi yüzünden yeniye dair bir şey bulamıyoruz. İçe kapandıkça fasit dairenin dışında nelerin döndüğünü, ne siyasiler, ne de vatandaşlar biliyor. Bütün bunları yazıp, toplumu bilgilendirmek ile sorumlu sözde aydınlarımız ise siyasetin kayıkçı kavgasında taraf olmak gibi bir misyon yüklemiş kendilerine...
Bu Pazar yazısında mevcut tartışmaları yeniden değerlendirmek yerine Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı durumu işin ehillerinin tespitleriyle paylaşmak istiyorum.
Son üç gündür İstanbul’daki Harp Akademileri’nde yapılan toplantıda Ufuk Çizgi’me yansıyanları yazıyorum. Stratejik Araştırma Merkezi (SAREM) tarafından düzenlenen sempozyumun finali yani son sözlerini değerlendirmek istiyorum.
Ağustos ayında 1. Ordu Komutanlığı’na getirilecek olan Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, Türk ordusu adına bütün dünyaya gönderdiği mesajda dinin bir iç dinamik olarak bölgeyi şekillendirdiğini belirterek bakın neler söylüyor: “Müslümanlık üst kimliğinin normal olarak birleştirici ve katalizör rol oynaması beklenebilir. Ancak, dinin Ortadoğu’da böyle bir rol oynadığını söylemek mümkün değildir. Bu konuda çok fazla örnek bulunmakla beraber, Kıbrıs gibi çok haklı bir davamızda dahi İslam dayanışmasını Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk’ünün yanında görmenin mümkün olmadığını hatırlamadan edemeyeceğiz”
Orgeneral Saygun, Ortadoğu’da sınırlar çizilirken oyunlar sergilendiğini de belirtti. Türkiye’ye Orta Doğu’ya giriş için sadece Habur tarafındaki dar bir geçidin yeterli görüldüğünü ifade eden Saygun, “Buradaki amacı şöyle yorumluyorum: Bu suni sınırı çizmedeki amaç, Türklerin, Osmanlı’nın, o zaman her kimin için yapıldıysa bir daha Orta Doğu’ya geri dönmesini engellemek ve müsaade etmemektir. Sınırlarla ilgili tartışma bugün dahi devam etmektedir. Son zamanlarda tedavülde olan yeni Orta Doğu haritasını hatırlayın, haritanın yayınlanmasından bir ay sonra ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın İsrail’in Lübnan’a düzenlediği askeri harekata ilişkin olarak, yeni bir Orta Doğu’nun zamanının geldiğini ve bu harekatı yeni Orta Doğu’nun doğum sancıları olarak tanımladığını hatırlamamız gerekir” diye konuştu. Saygun şunları söyledi: “Türkiye, Orta Doğu’yu karanlık oyunlar sonucu kaybetmiştir. Geriye dönüşü de hiç düşünmemiştir. Yıllarca Orta Doğu ve Türkiye dargın yaşamıştır. Türkiye mevcut sorunların çözümlenmesi bağlamında bölgenin güvenlik ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli katkılar yapma potansiyelini muhafaza etmektedir. Ayrıca bölgeye yönelik politikaları etkileme ve bizzat kendisi politika ve strateji imkan ve kabiliyetlerine sahiptir.”
Orgeneral Saygun, Avrupa’ya ise şu sert çıkışta bulundu, “Geçtiğimiz günlerde Türkiye Dışişleri Bakanı’nın konuşma yapacağı bir salona aranmakta olan bir teröristin girmesine imkan sağlayan Avrupa Parlamentosu ilgililerinin bu sorumsuzca davranışını da daha önceki sabıkalarına ilave olarak teröre ve teröristlere sağlanan desteğin somut örneği olarak huzurlarınıza getirmek istiyorum. Benzer bir gelişme hatırlanacağı gibi, eski Dışişleri Bakanlarımızdan rahmetli İsmail Cem konuşma yaparken salondaki teröristlerin saldırısına maruz kalmıştı. Medeni dünyanın ortak moral değerlerini savunması ve koruması gereken bu tür kurumların teröristlerin cirit attığı makamlar haline gelmesi üzüntü verici ve düşündürücüdür.”