Satmak, satın almak ve zam yapmak
Son zamanlarda Türkiye’de satışa çıkmayan bir uçan kuş kaldı. Zamlardan nasibini almayan ise yok gibidir. İktidar büyük bir iştahla akla gelen ve gelmeyen her değeri paraya çevirme telaşına kapılmış durumdadır.
Seçim öncesi vergi afları ve torba yasalar çıkarılmıştı. Son bir ay içinde ise orman vasfını kaybeden araziler (2b), askerlik (bedelli), yabancılara (neredeyse) limitsiz ve karşılıksız toprak satışı, devlet tiyatrolarının özelleştirilmesi devreye sokuldu.
İktidar bir yandan ülkenin gündemini terörize ederek vatandaşın olanın bitenin farkına varmasını engelliyor, diğer yandan zam üstüne zam, satış üstüne satış yapıyor. Milletin dikkati, söz gelimi bir taraftan Suriye, yeni anayasa, 28 Şubat tutuklamaları, darbe komisyonları ya da 12 Eylül yargılamalarına çekilirken, diğer yandan zam ve satışlar gerçekleştiriliyor.
Önce topluma şok üstüne şok yaşatan bir gündem ardından da zam ve satış üstüne satış dayatılıyor.
Hükümet cari açığı, iç ve dış borçları, kırdığı ithalat rekorunu, iki haneli enflasyon rakamlarını, %20’lere varan elektrik, doğal gaz ve ulaşım zamlarını, işsizlik, yoksulluk ve üretimsizlik gibi halkın sorunlarını değil kendi suni gündemini topluma dayatıyor!
Doğal gaza bir kalemde yapılan zam oranı %18,72’dir. Geçen ekim ayında açıklanan zam rakamları da dahil edildiğinde doğal gaza son 6 aylık dilimde yapılan zam tutarı %33 olmuştur. Aynı şekilde elektriğe de %9,5’lik zamla birlikte son altı ayda gelen toplam zam oranı %20’yi bulmuştur. Türk vatandaşı dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyor.
İktidar hem uyguladığı ekonomik politikasını övmeye, yüceltmeye ve kutsamaya hem de vatandaşın belini büken zamları dayatmaya doymuyor.
Özelleştirme yoluyla satışlar ise hız kesmeden sürüyor. Gündemde yeni ve hacimli satışlar var. Birleşme ve satın alma bağlamında özelleştirmeden nasibini alacaklar arasında İGDAŞ, Başkent Doğalgaz, köprü, otoyollar, limanlar var. Rakamın 17-20 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Dünyaya satış ve satın alış gözlüğüyle bakan iktidar, bir yandan da vatandaşın parasını cebinden çekecek yeni alanlar yaratıyor. Bunlardan bir bölümü de otoyol veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarında güzergâhın tamamının yanı sıra çevreyolu, bağlantı yolu, köprü, tünel ve viyadüklerin ayrı ayrı ücretlendirilmesi geliyor.
Vatandaşın vergileriyle yapılan yolların vatandaşa parayla satılması da ayrı bir çelişkidir.
Eskiden tevatür olarak anlatılan bir “Deli Dumrul” hikâyesi vardı, yol keser, geçiş için ücret isterdi. Bir de oldukça yaşlı olanlar Sülün Osman’dan söz ederlerdi. O da saat kulesini saf vatandaşlara satardı. AKP iktidarı her ikisini de aratmıyor. Onların fiziklerini olmasa bile zihniyetlerini taşıyor.
İktidarın vatandaşı için gök yüzünü paraya çevirmeyi bugüne kadar düşünmemiş olması ise büyük eksikliktir.
Vatandaşın cebinden para çekecek zamlar konusunda iktidar ne kadar hassas ise memurun cebine konulacak zamlar konusunda ise o kadar hasis.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, “insanı yaşat ki devlet yaşasın” söylemleri arasında memurlar için lütfettikleri zam miktarını açıkladı!
İşte; Kamu İşveren Heyeti olarak, memur maaşlarına yapılacak zam miktarıyla ilgili yaptıkları şaka gibi teklifleri: 2012 yılı için 3 artı 3; 2013 yılı için ise 2 artı 3.
Herhangi bir yoruma ihtiyaç göstermeyecek kadar adil, sürdürülebilir, enflasyona memurunu ezdirmeyen bir teklif! Garip ama gerçek; bu “ekonomimiz çok iyi gidiyor” diyen bir iktidarın teklifidir!!!