Sankim ABD parti kongresi
Amerikan Başkanlık seçim kampanyası sonrası kurultay kongrelerine benzetilmek için çok çaba harcandığı belli olan AKP kongresi, bir “inatlaşma” simgesi gibiydi. Kongre, dışarıdan bakılınca ABD Başkanlık kurultaylarındaki parti kongrelerine çok benziyordu. Ve hatta ayrı ayrı eyaletlerden gelen temsilcilere ayrılan bölümlere varana kadar benziyordu. Şekil aynıydı da, içerik ve uygulama maalesef tam mağara devri.
Tamamen tribünlere yönelik olan kongredeki Erdoğan konuşması, hayatımda duyduğum en tatsız ve en uzun konuşmaydı. Hele hele normal zekadaki bir insanın Erdoğan’ın ileri sürdüğü tezleri kabullenmesi için Türkiye’de yaşamıyor olması lazım. Tabii bizim yalaka basın bu konuşmadan ne cevherler çıkardı yaranmak için, sormayın gitsin. Zaten Başbakan da konuşmasını “inadına, inadına” diye bitirdi. Aslında doğruydu söyledikleri, uygarlığa, medeniyete, barışa ve aydın kafaya, çağdaşlığa ve özgürlüğe inat bir grup adına yapılan konuşmaydı.
Konuşma; saçma sapan, mahalle kahvesi üslubunda, barış derken kavga ve “her dağdan bir tezek” hesabı sayfalar dolusu uzun bir laf salatası. Konuşma şiirle, şarkıyla bezense de öyle yenir yutulur gibi değil. Oysa Türk halkı konuşmada sözü edilen her konuda tersini yaşıyor, o farkında değil veya olmak istemiyor. Kısa ve öz bir konuşmayla mesaj vermeyi öğrenemedi bizim liderler.
Dış politikada, komşularla dostluk dedi, tek dostumuz yok. Özgürlük dedi, ülke polis devleti. Terörle mücadele dedi, onun döneminde en fazla kaybı verdi güvenlik güçleri. Hele hele ekonomi konusundaki sözler, baştan aşağı hata ve yanlışla dolu. Anayasa dedi, onu Meclis ve halk yerine terörist başı ile pazarlık etti. Basın özgürlüğü, kişisel özgürlükler askeri yönetim dönemlerinde bile bu kadar baskı altına girmemişti. Hangi sözünü anlatayım.
Osmanlı’da nasıl yeni sultan tahta geçişte cülus töreni düzenlerse, AKP kongresi de aslında bir başka liderin cülusunu simgeler gibiydi. Erdoğan sanki tahtan inişinin ulufelerini dağıttı. Ulufe projelerini. Ailesinin sahip olduğu hastanelerdeki aygıtlar ve çocuklarının iş alanları. Evet, gerçekten de bu seferki cülus töreninde herkesin gözünden kaçan bir şey vardı; Erdoğan’la aynı kulüpte yer alan, Müslüman kardeş ve Mısır’da yeni iktidara gelen Devlet Başkanı Mursi’nin BOP liderliğine devir teslimi... Adam bu yüzden ta Mısır’dan gelip bayrağı Erdoğan’dan aldı.
Evet, size birkaç yazımda, rüzgarın uluslararası alanda yön değiştirdiğini, Amerika’nın ve AB’nin bu görevi Erdoğan’dan almaya karar verdiğini yazmıştım. Yani bizim BOP başkanlığı ellerinden kaydı gitti. Biliyorsunuz, Irak Başbakanı Maliki daveti kabul etmedi. Yerine o ülkeyi bölmek isteyen ve yeni Kürt devletinin kurucusu Barzani geldi. Ama ne acı ki iktidar partisinin delegeleri bu adamı, kabile şefini “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye karşıladı. Avrupa’dan da bir çok ülke bu davete mazeret beyan etti. Artık işleri bitti. İnşallah yumuşak olur geçiş. Her şeyin bir geri ödemesi var tabii doğal olarak.
Erdoğan’ın konuşmasındaki enflasyon hesabını kim yapıyorsa, ya matematik, ya da ekonomi bilmiyor. Hepsini bırakın, adam üç gün önce doğal gaza ve akaryakıta zam yapmamış sanki. Hem de dünyada petrol fiyatlarında artış olmamasına rağmen. Yahu sadece bunların artışı enflasyonu ve fiyat artışlarını yüzde 20’nin üzerine getiriyor. Şimdi diyebilirsiniz uluslararası piyasada bunlar da zamlanıyor diye. Yok öyle bir şey. Bunların piyasaya yansıması onun dediği gibi yüzde sekiz mi yoksa yüzde 80 mi olacak? Bunu en iyi cebiniz bilir ama tabii umurunuzdaysa.
Her ne kadar siz sallamasanız da, ülke hızlı bir şekilde ekonomik krize doğru koşuyor. Ama iktidarı paylaşan iki tarikat, yani iki bakan arasında yaşanan iktidar kavgası en sonunda ekonomik kararlara da yansıdı. Kriz aslında Amerika’da inşaat sektöründe patlamıştı. Burada da farkında değilsiniz ama aynısı yaşanıyor. Şimdilerde bu sektörün göçmemesi için evlerinizi yıkma avantajı getirildi. İyi de kimse düşünmüyor bu adamlara şirketlere devlet nasıl para ödeyecek diye. Her neyse bela için önceden önlem alınacağına başımıza gelince çare ararız.
Sonuç olarak, her türlü gürültü ve caf cafına rağmen hem Erdoğan’ın konuşması hem de kongrede alınan kararlar bence hayal kırıklığı yaratacak boyuttaydı.