Sandıklı’da Yunus Emre’yi yaşadık...
13. yüzyıl için, “Moğol baskısının, kıtlığın, kanunsuzluğun yüzyılı” dense de, ben 13. yüzyıla çok şey borçlu olduğumuza inanırım. 13. yüzyıl bize, Mevlana’yı, Hacı Bektaş Veli’yi, Türkçe sevdalısı Âşık Paşa’yı ve sevgili Yunus Emre’mizi armağan etti. Diğer değerlerimiz gibi Yunus Emre de hâlâ yaşıyor. Yaşıyor; çünkü onun deyişlerini anlamak için insanımız sözlük karıştırmıyor; Türk gönüller Yunus’un duru Türkçeyle seslenişine candan kulak veriyor. İşte bu nedenle halkımız Yunus’u yere göğe sığdıramıyor; her kent “onun mezarı bizde” diyor. Böyle deniliyor ama değerli okurlar; Sandıklılılar Yunus’un ve hocası Tapduk Emre’nin mezarlarının kendi ilçelerinde olduğunu ciddi belgelerle ispatlıyorlar. Sandıklılılar “Yunus sadece bizimdir” de demiyor; aksine “Anadolu Yunus’tur” diyerek bu sevgi erinin mekânını tüm vatana yayıyor. Beni Sandıklı’ya koşturan işte bu anlamlı paylaşımdır. Türkiye’nin Yunus sevgisine, hoşgörüsüne, dünden daha çok ihtiyacı var. Bu gerçeği gören Afyonkarahisar Valisi Sayın Haluk İmga, Sandıklı Kaymakamı Sayın Samet Ercoşkun ve Belediye Başkanı Sayın İsmail Elibol “Anadolu Yunus’tur Şiir Şöleni” adı altında öyle bir etkinlik düzenlemişler ki; yıllardır bu ülkede pek çok sanat-kültür etkinliğinde bulundum; inanın -Hazar Şiir Akşamları dışında- böylesine tanık olmadım. (Her konuğa bir okul müdürü mihmandarlık yaptı. Benimle ilgilenen Sağlık Meslek Lisesi Müdürü Sayın Şevket Koçhisarnazik’i saygıyla anıyorum.) Üç gün boyunca en ince ayrıntısına kadar düşünülüp, uygulanan gerçek bir bilgi ve sanat şöleni yaşadık. Aslında bu bir bayramdı. Bu öyle bir bayramdı ki; caddeler, okullar, salonlar sevgi iklimiyle doldu; diller Yunusça konuştu; gönüller Yunusça coştu!
Birinci gün; kent merkezindeki o görkemli yürüyüş... Yunus adına düzenlenen panel, Azerbaycan’lı sanatçıların müzik şöleni, Üsküdar Musiki Cemiyeti’nin konseri vardı. İkinci gün; şair ve yazarlar okullarda konuştular. Sonra Yunus ve Tapduk Emre’nin mezarlarını ziyaret ettik. Akşam şiirler okundu. Kültür Bakanlığı Sanatçıları, Elazığ Belediyesi Köprübaşı Korosu ’Harput ezgileri’sundu. Elazığ ve Sandıklı Halk Oyunları ekibi gönül coşturdu. Üçüncü son gün çevre tanıtıldı. Sabaha Reşadiye köyünde merhaba dedik; öğle vakti Akdağ’a çıktık; Sorkun yaylasında soluk aldık. Akşam, Ahmet Noyan yönetimindeki Yaren Gecesi izleyicileri hayran bıraktı. (İliştiri: Bizans’la 1176’da ikinci kez karşılaştık. 2. Kılıçarslan, Bizans ordusunu imha etti. Ama savaş yeri tam saptanamadı. Sorkun’un eski Belediye Başkanı Ali Gökdemir “Bizans ordusu Sorkun eteklerindeki Küfi Boğazı’nda yenildi” diyor. Uzmanların dikkatine!)
Bu büyük etkinliğin fikir babası elbette bilge yönetici Kaymakam Sayın Samet Ercoşkun. Ama, ayrıntılı program düzeninde Elazığ’ın has evladı Şener Bulut’un emeği var.
Katılanlara gelince, Hazar Şiir Akşamları’na can veren Elazığlı tüm şairler Sandıklı’daydı... Tataristan, Azerbaycan temsilcileri... Sonra, Yahya Akengin, M. Nuri Parmaksız, Rıza Akdemir, Rıdvan Çongur, Bahaettin Karakoç, Talat Ülker, Mehmet Kara, Ahmet Otman, Fazıl Ahmet Bahadır, Esat Kabaklı, Hasan Öztürk, Zülfü Demirtaş ve daha pek çok sanat ve fikir insanı emek verdi bu sevgi ve hoşgörü bayramına. Konukseverliğin en güzelini ise Park Otel çalışanlarında gördük.
Böyle bir coşkuyu yaşattıkları için Valimiz Sayın Haluk İmga’yı, Kaymakamımız Sayın Samet Ercoşkun’u, Belediye Başkanımız Sayın İsmail Elibol’u gönülden alkışlıyorum.
Haftaya buluşmak dileğiyle...