Şam’da Cuma namazından Ankara’da cenaze namazına
İstanbul Barosu Genel Sekreteri Av. Hüseyin Özbek, Türkiye’nin komşu ülkelerde yaşayan “millettaşlarımız” la ilgili olarak, AKP dönemine kadar iktidarlara göre değişmeyen devlet politikasının son 13 yılda tamamen terk edilmesinin trajik sonuçlarını değerlendirmiş. “Sizden Gelenler” in ilk yazısı Özbek’in geniş analizinden yaptığım kısa alıntı olsun bu hafta:
“...İktidarın Suriye politikası; uluslararası ilişkilerden, dünya dengelerinden bihaber, devlet hafızasını çöpe atmış, Kısas-ı Enbiyanın, medrese tevatürünün, Cumhuriyet karşıtlığının dışında modern dünyaya ilişkin en ufak bilgi kırıntısına sahip olmayan bir anlayışın içler acısı fotoğrafı olarak karşımızdadır. Batı’nın bölgenin kanserojen uru Kürdistan projesini açılım ninnisiyle her derde deva Lokman hekim ilacı olarak millete yutturanların foyasının anlaşılacağı günler yakındır.
Türkiye’nin millî bütünlüğünün, siyasi coğrafyasının bölünmezliğinin sistem için önemsizleştiği bir süreçte bölücü örgüt, Kurt dumanlı havayı sever misali herkesin gözü önünde kitlesel kent ayaklanmaları için son hazırlıklarını yapmaktadır. Uluslar arası sistemin siyasal İslamcı fanatizme ve IŞİD’e karşı bölgede Batı’nın güvenilir müttefikinin Kürtler olduğu propagandası, eli kulağındaki PKK kalkışmasının meşruiyet pazarlaması olarak okunmalıdır.
Yeni Osmanlıcı stratejik cinnetin Türkiye’yi getirdiği nokta tam anlamıyla faciadır. Büyük Selçuklu’nun, Osmanlı’nın yadigarı Irak ve Suriye Türkmenleri düne kadar Türkiye’nin demografik güvenlik şemsiyesiydiler. Bu gün 1000 yıllık yurtlarına iktidarın açılım muhataplarınca el konulmakta, evinden ocağından sürülüp Arap çöllerinin ölüm yolculuğuna çıkarılmaktadırlar.
Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanlık koltuğundaki strateji dehanın seçim arifesindeki Süleyman Şah tuluatını hatırlayalım. Devletler hukukuna aykırı biçimde mezar nakledilmiş, bir süre sonra da Süleyman Şah’ın yeni kabrini kaçak ziyareti Suriye’nin fethi gibi pazarlanmıştı.
Yalanın ömrü sabah çiği misali kısadır. Yalanın ardındaki yalın gerçeği görelim: Türkiye, Iğdır’dan İskenderun’a kadar Büyük Kürdistan’ın ateşten çemberiyle kuşatılırken, Osmanlı’nın kurucu atası Süleyman Şah sanal alemde TRT dizisi, gerçek yaşamda ise PKK elinde tutsaktır!”
*
Özerk okullar(!)
Mehmet Pınar, Milli Eğitim bünyesinde öğretmen, öğrenci yahut velilere dönük olarak hazırlanan anketlerin gizi hedefinin “eğitimin bakanlıktan yerel yönetimlere devri” olduğunu iddia ediyor. Son olarak Uzman Yardımcısı Yusuf Canbolat’ın “Öğretmen Özerklik Ölçeği” anketini örnek gösteren Pınar’a göre “Hazırlanan ilk bakışta masum sıradan bir araştırma gibi görünmektedir. Bazı sorular öğretmenlerin bağımsız kendi kendine karar verme yetisini geliştirmeye yönelik hazırlanmış gibi görünmektedir. Bazı sorularla ise etnik temelli eğitim ve dinsel temelli eğitimin alt yapısı ve buna göre öğretmen seçimi amaçlanmaktadır. Bu ankette, öğretmenlerin hangi etnik ya da dinsel grupta olduğu öğrenilmek istenmektedir. Bu öğretmenlerin tayin işlemlerinde ellerinde bir veri olacaktır. Hangi bölge de etnik, hangi bölgede dinsel temelde çalışma yapılacağının ön araştırması yapılmaktadır. Öğretmen etnik temele mi, dinsel temele mi ağırlık vereceği araştırılmaktadır.
(...) 12 Eylül Torba Yasa Referandumundan önce, AKP’nin hazırladığı ” Yerel Yönetimler Reform Yasa Tasarısına “ dikkat edildiyse, öğretmenlerin atamasını Ankara yapmasın, yerel yönetimler atasın kararının hayata geçirilmesi amacındaydı... Tasarıya tepki gelince, Erdoğan ” beş milletvekili tarafından hazırlandı hükümeti bağlamaz “ üstünden atmıştı.(...) Yeni anayasa yapılamadığı için devlet okullarında ana dilde eğitim yapılamıyordu. Dershaneler, özel okula dönüştürülerek anadilde eğitime başlamışlardır. Şimdi ana dilde eğitim veren, öğretmen yetiştiren okullar açıldı...”
*
Suç ortağı
70 yaşındaki Osman Sertkaya’ya göre koalisyon pazarlıklarının özeti şöyle:
AKP suç ortağı arıyor!
*
Kirli ve kanlı
“Gradiva” rumuzlu okurumuzun mesajı kısa ve net:
1999 koalisyonunu örnek gösterip MHP’nin sınırlarını zorlayanlar; o koalisyonda birinin eli “kirli” ötekinin “kanlı” değildi!