Sakıncalı yazar
Tesadüflere inanmadığımı defalarca yazdım. 4 Kasım 2011 tarihinde “The Taraf”ta yazan Alper Görmüş, 2004 baharında katıldığı “Abant Konsülü” toplantısında “askeri vesayeti sonlandırmak için fikir uçuşmaları” yaptıklarını “geçmişte yapılan derbeleri ve başarısız darbe girişimlerini yargılama yollarını bulmamız lazımdı” ile devam eden yazısını “Dijital Terör” adlı kitabımda yayınladım. Balyoz Davası dosyasında avukatlar delil olarak sundu. Yani 2004’te Ergenekon ve Balyoz tertipleri için düğmeye basılmıştı. Ne hikmetse aynı Alper Görmüş bir süre sonra Nokta dergisinde Özden Örnek’e ait olduğu iddia edildiği halde bir türlü ispatlanamayan “Darbe Günlükleri” ni yayınlayıp kulaklara kar suyu kaçırdı. Bir bavul dolusu belgeyi tanıdığı bir pide fırınında yaktığını beyan etmişti. Aynı Görmüş, Balyoz tertibi için kurulduğu iddia edilen “The Taraf” ta görev aldı. Bu defa yanında “Bavulcu” olarak bilinen Mehmet Baransu vardı. “Camileri bombalayacaklardı” manşetleri ile olağanüstü bir “algı operasyonu” nda görev aldılar. Aylarca “darbe.. darbe..” diye diye milletin kafasını ağaç kakan gibi deldiler. Bugünlerde “U” dönüşü yapıp, günah çıkarma gayretlerinde olanlar tarafından “Yılın Gazetecisi” unvanları bile verildi. “The Taraf” görevini büyük ölçüde yerine getirince kurucuları, kurmayları ayrılıp başka mekanlarda yağlı kuyruk buldular. Aynı yolda yürüdükleri iktidar ile yollarını ayırmış gibi yaptılar. Lafı fazla uzatmayalım.. Silivri’de özel yetkili mahkemeler kuruldu. Türk ordusunun güzide kadroları içeri tıkıldı. Bu arada 12 Eylül darbesi için çadır tiyatrosu hazırlandı. 28 Şubat için intikam operasyonu.. Yani ‘Abant Konsülü’nde alınan kararlar bir bir yerine getirildi. Sonrası malumunuz.
12 Eylül darbesi için yaşı yüze gelmiş Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya dışında ne işkenceciler ne de kardeş kavgasını tezgahlayanlar yargılandı. Kurtlar Vadisi ile sanal intikam almayı alışkanlık haline getirenler, 12 Eylül darbesinden sanal intikam alıp, tereyağından bir kıl daha çektiler. Türk ordusunda tasfiye gerçekleşmiş, kumpas artık aleyhlerine dönünce kara kara düşünmeye başladılar. Askerleri içeride tuttukça puan kaybediyorlardı. Serbest bıraksalar “o zaman niye tutukladınız” sorusu ile muhatap olacakları için topu Anayasa Mahkemesi’ne atıp sıvışmayı denediler. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için avantaj sağlamak adına 12 Eylül darbesini yargılayıp faturayı bilinci yerinde olmayan Evren’e kestiler. Üstelik karar ayını güne rastladı. Anayasa Mahkemesi kararını öğleyin açıklarken ikindi vakti Evren hakkında hüküm verildi. Maksat hasıl olmuştu.. Al Evren’i ver Balyozu.. 18 Haziran tıpkı 17 Aralık gibi tarihe geçecek.. Tezgahın inceliğini bilmem fark edebildik mi?
19 Haziran’da Mamak’tan tahliye edilenleri karşılamak için yola koyulduk. Yağmur altında buruk bir sevinç.. Dile kolay ama aradan dört koca yıl geçmiş. Bu süreçte kocaman bir aile olmuşuz. Çoğunda hüzün ve acıları paylaşmışız. Mahpus arkadaşlarını gözlerinin önünde kaybeden tutuklular çıkar çıkmaz Murat Özenalp Albayın evine gidip annesinin elini öpmeye karar vermişler. Davete icabet etmek farzdır. 1 Mayıs’ta kaybettiğimiz Murat Albay’ın evine birkaç kez taziye için zaten gitmiştik. Nihat Genç ile beraber düştük yola. MSB Oran lojmanlarının nizamiyesindeki görevli astsubaylar özür dileyerek içeri alamayacaklarını söylediler. Demiri bile kesen emir yeni gelmiş.. Askeri kimliği olmayan giremezmiş.. Murat’ın eşi Sema Hanım itiraz etti. “Misafirimizdir. Burası kışla değil lojmandır. Yakınlarımız, akrabalarımız, arkadaşlarımız evimize gelebilir” dediyse de emir demiri kesti. Hep “Sakıncalı Piyade” olacak değil ya.. Biz de “Sakıncalı yazar, sakıncalı arkadaş” tık ve taziye için askeri lojmana sokulmadık. Kışlasından Türk bayrağının indirilmesini seyreden Komutan, bizi lojmana almayarak tehlikeyi bertaraf etmiş oldu. Emri verene madalya takılır inşallah.. Ben neyse de Nihat Ağabey çok bozuldu bu işe.. Yıllardır tutuklu askerlerin hukukunu savunup, okuyucusu, seyircisi ile paylaşıp, kamuoyunu gerçeklerle yüzleştiren bize bu reva görülünce “Çeek Yavuz. Engin Baba’nın yanına gidelim” dedi. Sincan’dan tahliye olan Engin Alan’ın evine vardık. Müthiş kalabalık. Sevgi halesi oluşmuş. Engin Paşa ile Nihat Genç öylesine birbirlerine sarıldılar ki 40 yıllık silah arkadaşı, birlikte yüzlerce çatışmaya giren iki asker gibi.. Bu görüşmeyi bugün (Cumartesi saat 20.00’de) Ulusal Kanal, Veryansın programı’nda anlatacağız. Balyoz tertibinden tahliye olan dostları yürekten selamlıyorum.