Türkiye garabetler ülkesi ve biz üzerinde yaşayanlar bu garabetlikleri bizlere yaşatanlardan daha az tuhaf değiliz. Gazete ve televizyonlarda çalakalem haberler, “Gazze ve Filistin, Birleşmiş Milletler’de gölge ülke olmuş”. Bana ne? Ayrıca sana da ne? Ve de senin siyasetçine de ne?
Kardeşim, sanırsın, KKTC veya Irak Türkmenistanı’nı tanımış BM’de, bizimkiler kokteyl veriyor, pastalar kesip yiyor. Milletin haklarını yedikleri yetmezmiş gibi. Sevgili okurum, Türkiye’de seni yönetsin diye seçtiğin kişiler, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması konusunda bu kadar çaba harcayıp bu kadar mücadele etmedi. Oradakiler senin soydaşın, kandaşın, kardeşin. Aynı şey Kuzey Irak’ta bir avuç Kürt’e sattığın Türkmenler için de geçerli.
Ama suç onların değil de senin. Bunlara bunun hesabını sormuyorsun. Bırak kandaşlarının, karındaşlarının hesabını sormayı, kendi çocuklarının hesabını sormak da yok. Şehit düşen bebelerinin hesabını sormak yerine katilleri ile oturup pazarlık ediyorlar. Ve sen de onaylıyorsun. Ne için? Üç gün daha ekonomik sıkıntıyı torunlarına atma uğruna.
ABD başkentinde bu günlerde yeni bazı gelişmeler var. Aslında pek yeni sayılmaz. Geçen gün gazeteniz Yeniçağ gayet güzel değerlendirdi haberi. Başkentte Türk Dışişlerinden enerji işlerine bakan Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Mehmet Gücük ile ABD Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İlişkilerden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Jose Fernandez bir araya geldi. İki gün süren “Ekonomik Ortaklık Komisyonu” toplantısı beklendiği gibi bir şey üretmedi.
Yabancı basın merkezindeki basın toplantısında Fernandez’e altın karşılığı İran’dan Türkiye’nin gaz alış verişi ve ekonomik ambargo konusunu sordum. Amerikalı yetkili altışar aylık dönemlerde bu ambargo konusunun değerlendirildiğini söyledi. Gücük ise altın olayı ile hükümetin doğrudan bir ilişkisi bulunmadığını söyleyerek görevini yaptı, yani kıvırdı. Oysa aynı saatlerde ABD senatosunda Türkiye aleyhtarı gruplar konuyu mıncıklayarak geçen hafta sonu ambargo tasarısını yeniden çıkardı.
Senatör Menendez’in öncülük ettiği tasarıda altın karşılığı gaz ve petrol satışlarının önleneceği ya da Amerikan kara listesine alınarak ticari bağların koparılacağı söyleniyor. Anlaşılan bu mesaj Ankara’da hafta sonunda alınmış. Her ne kadar İran petrolden kazandığı parayı altına çeviriyor savunmasına sarılmış olsalar da, Bakan Ali Babacan, bu konuda bir frenlemeye gidileceğinin işaretlerini verdi.
Şimdi aklınıza, bu konu neden şu anda önemli gibi, bir soru gelebilir. Şundan sevgili okurum. Dün Rusya Devlet Başkanı Putin Türkiye’ye geldi. Herkes Putin ile Türkiye’nin silah konularını, Suriye’yi konuşacağını söylüyor. Yanlış. Türk ordusunun silah sistemleri Amerikan ve NATO standardında, bu yüzden konu silah değil. Suriye de Rusya’nın müttefiki.
Konu maalesef enerji. Türkiye, biliyorsunuz bir süredir Azerbaycan’ı darıltmış durumda. Rusya ile dans ediyorlar. Rusya daha önceki alışverişten büyük rüşvetler verdiğini saklamıyor ve koz olarak ileride kullanmak üzere saklıyor. Bu kış İran’dan kesilecek gaz ve petrol alımına karşılık Rusya’dan alınacak gaz miktarı artırılacak.
Bunda da bizimkilerin Karadeniz altından döşenen boru hattına verdikleri onay ve hattın bitmesini bekledikleri söyleniyor. Boru hattı bitince Rusya, gazını zengin müşteri Avrupa’ya aracısız aktaracak. Tabii bu işten de onay verenlerin komisyon alması beklenen bir sonuç. Hatırlayın ‘Mavi Akım’ sonucu kimlerin milyonlarca doları götürdüğünü.
Bu arada ampulcülerin ABD indinde düşen itibarına karşı Rusya şantajını da gözden ırak tutmayın. Yani Washington’a beni ötelersen Moskova’nın kucağına giderim mesajı. Sevgili okurum son not; dünyadaki adli sistemleri değerlendiren Washington’daki “Dünya Adalet Projesi” adlı örgütün yıllık raporundaki adaletin dağıtımı listesinde 97 ülke içinde gerilerdeyiz. Temel haklarda 76’ncı, hükümetin adalet dağıtımında da 68’inci sıradayız. Türkiye kısmında, siyasetin yasama ve adalete müdahalesi ifade özgürlüğü ile kişisel haklara ihlal gerekçesi gösteriliyor. Hani Esad’a adaletten söz edenlere duyurulur da.
