Rum tarafı müzakereye gelsin diye ödün verilmemelidir
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla müzakerelere yeniden başlanabilmesi için “ortak açıklama” metninin içeriği konusundaki görüş ayrılıklarının aşılması ve mutabakat sağlanması maksatlı perde gerisi çalışmalar tam hız devam ederken yabancı diplomatik kaynakların, prosedürün kritik aşamada olduğuna vurgu yapmaları her zamanki gibi Rum basınında yankı buldu.
Fileleftheros gazetesi “Perde Gerisi... Ortak açıklamayla İlgili Anlaşmazlıklar Az Ama Önemli... Kıbrıs Sorunu: Prosedür Kritik Aşamada” başlıklı manşet haberinde güvenilir bilgilerine dayanarak Birleşmiş Milletler’in(BM’nin)mekik diplomasisine ve yoğun hareketliliğe karşın taraflar arasındaki anlaşmazlıkların, az olmasına rağmen varlığını koruduğunu yazdı.
BM’nin son 24 saat içerisinde birçok temas yaparak her iki tarafa da, özellikle dikenli konularla ilgili fikirler ve belgeler aktardığını belirten gazete, perde gerisi faaliyetlerin dizginlerinin Amerikalıların elinde olduğunu kaydetti ve şunları yazdı: “Kıbrıs Türk tarafından gelen izahatlar aslında bunları kabul etmediğine göndermede bulunuyor. Derviş Eroğlu ve Osman Ertuğ’un başka, Ankara’nın başka görüşler belirttiğini düşünenler, Türkiye’den müdahale olacağı beklentisi içinde. Ancak bu, Başkan Anastasiadis ve Derviş Eroğlu’nun 25 Kasım’daki gayriresmî görüşmesi öncesinde de söyleniyordu. Bu müdahale (Türkiye’den) hiç olmadı.
Bu arada Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Cumartesi günü KKTC’ye gideceği de hatırlatılıyor. Davutoğlu Cuma günü de temaslarda bulunmak üzere Atina’da olacak. Davutoğlu ziyaretinin gerçekleşeceği Cumartesi gününe kadar görüntünün netleşmesi bekleniyor.”
Aynı gazete “Ortak Açıklama Çözümün Temel İlkelerini Belirlesin... Siyasi Parti Başkanlarından Tavsiye ve Mesajlar” başlıklı haberinde Rum siyasi parti başkanlarının, ortak açıklamanın Kıbrıs sorununun temel ilkelerini açıklıkla belirlemesi gerektiği ortak görüşünde birleştiklerini yazdı.
Rum tarafının “ortak açıklamaya” Kıbrıs sorununun özünde tartışılmakta olan ve üzerinde kesinlikle anlaşılmamış konuları yerleştirmeye çalışmasının sahnelenmekte olan yeni bir Bizans oyunu olduğunu bu köşede defalarca yazdım. Müzakere yapmak istemeyen, anlaşma yapmak istemeyen Rum tarafı “ortak açıklama” maskaralığının arkasına sağlanmaktadır.Rum tarafındaki tüm siyasi partiler bu konuda Anastasiadis’e destek vermektedirler.
Diğer taraftan Rum Dışişleri eski bakanlarından Erato Kozaku Markulli KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 25 Kasım’daki görüşmelerinin, görüşler arasındaki uçurumu doğruladığı görüşünü ortaya koyarak “Kıbrıs sorununda uzun bir müzakeresiz dönem olacağı” öngörüsünde bulundu.
Gazeteye göre 25 Kasım’daki görüşmenin iki tarafın Kıbrıs sorununun çözümüne yaklaşımları ve tezleri arasındaki uçurumu teyit ettiğini bunun, merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş liderliğinde ve en son da Derviş Eroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesinden sonra “on yıllarca yerleşmiş bir uçurum olduğunu” söyleyen Markulli görüşünü özetle şöyle izah etti: “Kıbrıs Türk liderliğinin ‘iki devlet’, ‘iki halk’ ve gelecekte ayrılma perspektifi ile ‘iki egemen devlet’ konfederal çözümündeki ısrarı Türk tarafının hedeflerini açıkça gösteriyor.
Yani Kıbrıs’ta birbirlerini kabul etmesi ve belirli yetki alanlarında yeni bir ‘ortaklık’yapmaları istenen ancak geriye kalan alanlardaki ‘egemenliklerini’ ve yeni konfederal oluşumu tasfiye etme ve önceki iki ‘bağımsız devlet’ statüsüne geri dönme haklarını saklı tutacak ‘iki egemen halk’ olduğu kisvesi altında ’fiili durumun’sürdürülmesi ve resmileştirilmesi. Türk tarafının 1963’ten beri birinci hedefinin bu olduğu ve olmaya devam ettiği biliniyor.
Rauf Denktaş’ın 16 Temmuz 1979’da ne dediğini hatırlamakta fayda var: ‘İki bölgeliliğin anlamı, iki federal devletten biri olarak ben kendi otorite bölgemle devletim. Bu otorite bölgem içerisinde birçok konuda egemenim. Egemenliğim tamdır ve kimse benden alamaz.’ Bu tezler siyasi bir kopyalama şeklinde bugünkü Kıbrıslı Türk liderin açıklamalarında tınlıyor.
Bana göre uzun bir müzakeresiz dönem olacak çünkü gerçek bir çıkmazda bulunuyoruz. Kıbrıs Rum tarafı bu şartlar altında Güvenlik Konseyi’nin 1251 sayılı kararının 11’inci paragrafında yer alan istisnasız bütün temel maddeleri içerecek bir ortak açıklama yapılması tezinden taviz veremez, vermemelidir.”
Gerek biz Kıbrıs Türkleri gerekse de Rumlar nasıl bir çözüm istediğimiz konusunda oldukça berrağız. Her iki tarafın da özellikle “egemenlik, güç paylaşımı ve yönetim” konularında anlaşmaları kesinlikle mümkün değildir. Dolayısıyla Rum tarafını zoraki bir şekilde masaya oturtmanın anlamı yoktur. Hele hele masaya gelsinler diye “ortak açıklama” adı altında ödün vermek hiç düşünülmemelidir. Yeniden birleşmenin hayal olduğu artık taraflarca kabul edilmeli ve müzakere maskaralığına son verilmelidir.
Ada gerçeklerinin ve uluslararası konjonktürün Türk ve Rumların ayrı bölgelerde, ayrı egemenlik ve yönetimlerde yaşamlarını sürdürmelerini gerektirdiği artık anlaşılmalı ve bunun dışındaki senaryolara ilgi gösterilmemelidir.