Rum şımarıklığına devam (2)
Dünkü yazımda Rum lider Hristo-fiyasko’nun New York’ta katıldığı Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığı konuşmaya yer vermiş, Rumun uzlaşmaz ve saldırgan tutumunu gözler önüne sermiştim. Bugün ise aynı çerçevede New York’ta bulunan Anavatan Türkiye Başbakanı Sayın Erdoğan’ın açıklamalarına yer vermek istemekteyim...
Başbakan Erdoğan New York’ta kaldığı The Plaza Oteli’nde bir basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, “Kıbrıs’ta ilerleme olmazsa ilkbahara doğru görüşmelerin kesilebileceği” ve “Kıbrıs’ta yeni bir yöne doğru gidiş olup olmayacağının” sorulması üzerine verdiği cevapta şöyle konuştu: “Bu süreç kısa bir süreç değil, 50 yıldır devam eden bir süreç ve bu süreç içerisinde sürekli bir oyalama politikaları, artık bu ise bir ciddi noktada karar vermemiz gerekiyor. Son yılda özellikle başta KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat olmak üzere bizler de garantör bir ülke olarak dedik ki her türlü desteği vereceğiz, yeter ki bu yıl sonuna kadar bu işi artık bir yere bağlayalım.”
Kıbrıs konusuyla ilgili olarak BM Güvenlik Konseyi’nin verdiği kararlar olduğunu hatırlatan Erdoğan, bu çerçevede Kıbrıs sorununun neticelendirilmesi gerektiğini belirtti. Erdoğan, Güney Kıbrıs’ın özellikle de Avrupa Birliği üyesi olduktan sonra havasının değiştiğini ve çok daha farklı bir havada masada oturduğunu ve masada ona göre tavırlar takındığını belirterek, şunları da söyledi: “Bizim de Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu karar çerçevesinde ortaya koyulan bir tablo var, bir şablon var, bu şablon çerçevesinde eşit statüde biliyorsunuz iki kurucu devlet anlayışını biz savunduk, savunuyoruz. BM Güvenlik Konseyi de bunu aynı şekilde ortaya koydu. Annan Planında da adını koydular. Orada da Kıbrıs Türk Devleti, Kıbrıs Rum Devleti şeklinde iki kurucu devletten bahsediliyor. Orada konfederal yapı mı, federal yapı mı filan bunlar işin aslında sadece oyalama taktikleri. Eşit statüde eşit kurucu devlet dediğiniz zaman zaten bu işin nereye vardığı, varacağı belli. Burada şu anda öyle basit şeylerle oyalamalar yapılıyor ki örneğin yani Güney Kıbrıs hâlâ Kuzey’in Cumhurbaşkanı’nı karşısında bir Cumhurbaşkanı olarak görmeyecek kadar ileri gidebiliyor. (Hristofyas) Bunu bizzat şahsıma söylediği için ben burada açıyorum, bunu gizlemeye de gerek yok. Görüşmeler noktasında biz Sayın BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un gerekirse riyasetinde de bu üçlü toplantıyı New York’ta yapmalarını söyledik, tabii buna yanaşmak istemiyorlar. Bizimle görüşmek istiyor, bizimle görüşmek istediğinde de biz kendilerine açıkça şunu söylüyoruz. Bu görüşme dörtlü olur, bu görüşmede garantör ülkeler olarak Türkiye olur, Yunanistan olur, Sayın Talat ve bir de siz olursunuz. (Tabii Sayın Talat hangi sıfatla olacak?) diye soru yönelttiğinde de kendisine şu cevabı verdik: Siz hangi sıfatla oradaysanız Sayın Talat da o statüyle orada olur. Otururuz konuşuruz, o zaman kararımızı veririz, temenni ederiz ki anlaşırız ve bu işin artık bitmesi gerekir.”
Başbakan Erdoğan’ın Rum tarafının olumsuz tutumu ile ilgili yerinde tespitler yaptıktan sonra hâlâ daha Annan Planı’na yapışıp kaldığını görmek ve duymak inanılır gibi değildir. KKTC halkının seçtiği Cumhurbaşkanı’nı tanımayan Rum tarafı ile, Hristo-fiyasko ile, konuşacak neyimiz var ki? Kıbrıs konusunda Güvenlik Konseyinde alınan kararların tamamına yakını, KKTC’nin ortadan kaldırılması kararı dahil, aleyhimize iken, Erdoğan’ın Güvenlik Konseyi Kararlarına uygun çözüm istemesi manidardır. Erdoğan ve Mehmet Ali Talat’ın Annan Planı referandumu döneminde KKTC’nin ortadan kaldırılması için yaptıkları dayanışma ile ilgili haber geçtiğimiz hafta Aydınlık’ta yayınlanmıştı. 19 Nisan’da KKTC’de yapılan Milletvekili Genel seçimlerinde KKTC halkının, KKTC’yi kayıtsız şartsız savunan ve sahip çıkan partilere destek verdiği,dolayısıyla da mevcut iradenin 2004 iradesinden farklı olduğu ortadadır. Durum böyle iken, KKTC halkının iradesine rağmen Erdoğan’ın Kıbrıs siyasetine yön vermeye çalışması kabul edilemez. Erdoğan’ın, AB’nin ve ABD’nin kandırmacalarına KKTC halkının karnı artık toktur. Kıbrıs Türkü gerçekleri artık görmüştür. Devletimiz KKTC’yi yıkmaya çalışanlara gereken dersi verecektir. Emperyalistler ve onun uşaklığına soyunanlar avuçlarını yalayacaktır.