Rum şımarıklığına devam (1)
Geçtiğimiz haftaya, 64’üncü Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantısı çalışmaları için New York’a giden, Anavatan Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristo-fiyasko’nun Kıbrıs konusunda birbiri ardına yaptıkları açıklamalar ve konuşmalar damgasını vurdu.
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla müzakerelerin sürdüğü bu kritik dönemde Rum tarafının saldırgan ve düşmanca tutumundan ve klasik uzlaşmaz tavrından vazgeçmediği görülmektedir. Hristo-fiyasko BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada Anavatan Türkiye’ye saldırırken bir kez daha ada gerçeklerini saptırmaktan geri kalmamıştır. Hristo-fiyasko her zaman yaptığı gibi, bir kez daha New York’ta, dünya kamuoyunu kandırmak ve etkilemek üzere yaptığı konuşmalarda, adeta Kıbrıs sorununa anlaşma ile çözüm bulunamayacağının kanıtlarını ortaya koymuştur...
Hristo-fiyasko BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada Anavatan Türkiye’nin; “BM ve AB üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımamasının, bu devlet içerisinde işgal birlikleri muhafaza etmesinin ve de BM Güvenlik Konseyi’nin 541 sayılı kararını ihlal edip ikinci bir devlet kurulmasını ileriye götürerek, bu devletin toprak bütünlüğünü bozmasının paradoks teşkil ettiğini ve yasa dışılık olduğunu” ileri sürmüştür. Kıbrıs sorununun çözümü amacıyla, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile gerçekleştirilen müzakerelere paralel olarak; geleceğe ilişkin fikirleri paylaşmak ve müzakerelerin olumlu bir şekilde sonlanmasına ilişkin olasılıkların güçlendirilmesi amacıyla Türkiye’yle diyaloğa hazır olduğunu söyleyen Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristo-fiyasko, Türkiye’den; Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin gösterilen çabalara gerçek anlamda destek vermesini de istemiştir. Türkiye’nin iyi niyet göstergesi olarak iki faaliyette bulunabileceğini ifade eden Hristo-fiyasko, bunlardan birincisinin “Maraş’ın iadesi, diğerinin de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tanınması olduğunu” kaydetti. BM Güvenlik Konseyi ve BM Genel Kurulunun Kıbrıs’a ilgili kararlarının; Rum tarafına bu kararlar zemininde çözüm mücadelesine devam etme konusunda gerekli desteği sağladığını ileri süren Hristo-fiyasko, Cumhurbaşkanı Talat’la; Kıbrıs müzakere sürecinin “hakemlik ve yapay zaman takvimleri olmadan Kıbrıslıların elinde olacağı” konusunda uzlaştıklarını da söyledi. Mücadelelerinin amacının “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliği, toprak bütünlüğü, bağımsızlığı ve bütünlüğünün rehabilite edilmesi, aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm vatandaşlarının insan hakları ve temel özgürlüklerinin itibarının iade edilmesi olduğunu” dile getiren Hristo-fiyasko, “birleşik devletin; büyük özerkliğe sahip iki bölgeden oluşacak olan federal devlete dönüşmesi konusundaki taahhütlerini” yineledi. Söz konusu bölgelerden birinin Kıbrıs Rum toplumu, diğerinin de Kıbrıs Türk toplumu tarafından yönetileceğini ifade eden Hristo-fiyasko, bu taahhüde bağlı olduklarını ve “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin; devletin ve ekonomi ile halk gibi kurumların birleşmesini garanti altına alması gerektiğini” belirtti. Hristo-fiyasko; “gösterdikleri ortak çabalara rağmen, Türkiye tarafından desteklenen Kıbrıs Türk tarafının; (askeri işgalin, mülklerin yasadışı işgalinin ve yerleşiklerin yasadışı varlığı konusunda) Kıbrıs’la ilgili BM kararları çerçevesinin dışına çıkaran tezler ve öneriler ortaya koymaya devam ettiğini” de iddia etti. “Türk yönetiminin, sadece kamuoyuna müzakereleri desteklediğini söylemesinin yeterli olmadığını” savunan Hristo-fiyasko, Türkiye’nin; siyasi eşitliğe dayanacak iki kesimli-iki toplumlu federasyon çözümüne gerçek anlamda katkıda bulunmasının gerektiğini ifade etti. Fakat Türkiye’nin bunun aksine, Kıbrıs sorununun “konfederal çözümünü” ileriye götürdüğünü ileri süren Hristo-fiyasko, Türkiye’nin; iyi niyet göstergesi olarak “kapalı şehir Maraş’ın BM idaresine verilmesi ve yasal sakinlerin evlerine ve mülklerine dönmesini öngören 550 sayılı BM kararını, aynı zamanda AB kararları temelinde; Kıbrıs Cumhuriyeti’yle ilişkilerini normalleştirme ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıması konusundaki sorumluluğunu yerine getirebileceğine” vurgu yaptı.
Hristo-fiyasko’nun bu akıl almaz küstahlık, şımarıklık, saldırganlık ve yalan-dolan içeren konuşmasına rağmen Anavatan Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın hâlâ daha Rumla müzakerelere devam arzusunda olması ve KKTC Cumhurbaşkanı Talat’a da bunu telkin etmesi inanılır gibi değildir.