Rum federasyon istemiyor
Federasyon konusu Rum siyasiler arasında yeniden tartışılmaya başlandı. Özellikle “iki bölgelilik” konusunda Rum tarafında farklı görüşler ortaya konmaktadır.
Faşist Rum lider Hristo-fiyasko eli kanlı lider Makarios’un ölümünün 35’inci yıldönümü dolayısıyla gerçekleştirilen anma etkinliğinde yaptığı konuşmada Makarios’un “Trajedinin büyüklüğünün tam anlamıyla farkına vararak, 1977 Doruk Anlaşmasında, iki kesimli-iki toplumlu federasyonu kabul etme hususundaki cesur ve kesin kararı aldığını” anlattı.
Hristofyas, Makarios’un federasyonu kabulü; vatanın ve halkın kurtuluşu ile yeniden birleşmesi için tek çıkar yol teşkil ettiğini tam anlamıyla idrak ederek yaptığını vurguladı.
Rum tarafında yayınlanan Alithia gazetesi, Hristo-fiyasko’nun aksine DİKO ve KS EDEK’in, Başpiskopos Makarios’un “iki bölgeliliği hiçbir zaman kabul etmediğini” savunduğunu yazdı.
Gazeteye göre DİKO, “iki bölgelilik” kavramının ilk kez, 1980 yılında BM Genel Sekreteri tarafından yapılan bir açılış konuşmasında kullanıldığını, Makarios ile Denktaş arasında yapılan 1977 Doruk Anlaşması’nda da “iki toplumlu federasyon” ifadesi kullanıldığını kaydetti.
DİKO, “iki toplumluluk” teriminin hukuki bir terim olmadığını; bu terimin, “bir federasyondaki her federal birimin, nüfus çoğunluğu garanti altına alınmaksızın, tek bir toplum tarafından idare edildiği anlamına geldiğini” iddia etti.
Habere göre DİKO, Makarios’un “iki toplumlu ve iki bölgeli federasyonu” değil, “iki toplumlu federasyonu” kabul ettiğini, “iki bölgeli federasyondan” kastın, aslında “iki kesimli federasyon” olduğunu, Türklerin ise bu ifadeden tamamen farklı bir şeyi, yani “iki devleti” anladıklarını öne sürdü.
KS EDEK ise, gerçekte, Başpiskopos Makarios’un hiçbir zaman “iki bölgeli federasyona” değinen herhangi bir açıklama veya anlaşmanın altına imzasını atmadığını ve 1977 Doruk Anlaşması’nda da, “3 temel özgürlüğü güvence altına alan, iki toplumlu ve iki kesimli federasyondan” bahsedildiğini
kaydetti.
Son olarak federasyon tartışmalarına Başpiskopos II. Hrisostomos da katıldı. Fanatik Türk düşmanı Hrisostomos “Eğer Makarios biraz daha uzun yaşasaydı ve Türk uzlaşmazlığını görebilseydi, daha önceden kabul ettiği federasyonu reddedecekti” dedi.
Konuyu KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’tan defalarca dinledim.
KTFD’nin ilanını protesto eden Rum tarafı toplumlararası görüşmelere katılmama kararı almıştı.1975 Nisan’ında görüşmeler Viyana’da yeniden başladı. Rum uzlaşmazlığından Şubat 1976’da yeniden kesildi. Aşağı yukarı bir yıl sonra 9 ocak 1977 tarihinde Denktaş, Makarios’a bir mektup yazarak yüz yüze görüşmelerle tüm sorunları tartışmak için çağrı yaptı. 27Ocak’ta yapılan ilk görüşmenin ardından liderler 12 Şubat’ta BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim’ın da hazır bulunduğu ikinci toplantıda bir araya geldiler. Bu toplantıda 4 maddelik bir ilke anlaşması imzalandı. Kurulacak federal bir yapının “iki toplumlu-iki kesimli” olmasına karar verildi.4 maddelik anlaşmada Makarios’un ricasıyla “doğrudan ada taksim edildi anlamı çıkacak” terimlerin kullanılmamasına özen gösterilse de anlaşmayı okuyan herkes adanın taksimi için önemli bir adım atıldığı konusunda tatminkar bir fikre kapılabilmektedir.
Aslında Rum tarafı federasyon fikrine tamamen karşıdır. Onların istediği üniter yapı içerisinde biz Kıbrıs Türklerinin azınlık haklarına razı olacağımız bir düzendir. Rum, Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü kabul etmemektedir. Rum’a göre ada Yunan’dır ve Kıbrıs sorunu “Türk işgal ve istilasından kurtulma” sorunudur. Ada yeniden “birleşinceye” kadar mücadeleye devam edilecektir.
İşte elli yıla yakındır biz Kıbrıs Türkleri Rum’un bu saçmalıklarıyla yatıp kalkmaktayız. Artık bu maskaralığa son vermenin zamanıdır. İçinde egemen devletimiz KKTC’nin olacağı iki devletli çözümden başka yol yoktur.