Ruh sağlığımız bozuldu...
CHP’li milletvekillerinin TBMM’de verdikleri yazılı soru önergesine gecikmeli de olsa Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu geçtiğimiz hafta cevap verdi ama suni gündem yüzünden bu açıklama kamuoyunun dikkatinden kaçtı. Oysa dünya standartlarının çok üzerindeki bu vahim tablo, biraz da ülkemizin bugünkü halinin göstergesi durumunda. Üstelik bakanın açıklaması resmi rakamlar, bunun üzerine en az iki kat eklemeliyiz diye düşünüyorum. Zira hiç hastanelere başvurmayan insanlarımızın sayısı milyonları bulmakta. Sözü fazla uzatmadan 2013 yılında 9 milyon 258 bin 37 vatandaşımızın ruh ve sinir hastalıkları sebebiyle sağlık kuruluşlarına başvurduğunu belirtelim. Bakan Bey son iki yılın hesabını veremiyor ama 2012 yılında 25 milyon 958 bin 726 kutu antidepresan ilacı kullanmış halkımız. 3 milyon 222 bin 456’sı erkek, 6 milyon 35 bin 581 ise kadınlarımızdan oluşan tedavi görenler için Sağlık Bakanı zeka seviyemizle alay eder gibi artışın sebebini “uzmanlara ulaşmanın kolaylığına” bağlamış.. İşin acı tarafı 10 ile 14 yaş arasında 250 bin çocuğumuzun tedavi görmesi. Bir de çocuklarının böylesi hastalıklarla muzdarip oluşunu kabullenmeyen aileleri düşünün, sayı nereye kadar tırmanır Allah bilir.. 15 ile 19 yaş arasında 557 bin genç ruh ve sinir hastalıklarından muzdarip. En yüksek rakam 50 ile 54 yaş arasında 816 bin. 30-34 yaş arasında ise 765 bin.. Geçim sıkıntısının çöktüğü omuzlar dayanamıyor ne de olsa.. 2007 yılında 32 bin 224 olan intihara teşebbüs sonucu 2.793 vatandaşımızı kaybetmişiz. 2012 yılında teşebbüs 43 bin ölen ise 3.225.. 2007’de yaklaşık 13 milyon kutu antidepresan ilacı sayısı 2012’de 26 milyona, yani iki katına yükselmiş. Bu rakamlar ülkemizde her beş kişiden birinin ruh ve sinir sağlığının bozuk olduğunu gösteriyor.
Durun daha bitmedi. Depresyon sonrasında şizofreni hastalığına yakalananların sayısında da müthiş artış var. Sağlık Bakanlığı 2009 ile 2014 yılları arasında şizofreni teşhisi konan hasta sayısının tam 583 bin 617 olduğunu açıkladı. Varın 2009 öncesindeki rakamı siz düşünün. Uzmanlara göre Türkiye de 1,5 milyon şizofreni hastası var. 2007-2013 arasında şizofreni hastalığı ilaçlarına bakanlıkça ödenen miktar 2 milyar 209 milyon 166 bin 162 TL.. Dünya standartlarında her yüz kişiden birinde rastlanan şizofreni hastalığında sınırı çoktan aşmışız. Bilim adamlarına göre şizofreni yüzde 10 civarında genetik ama yüzde 40 civarında aşırı şüpheden kaynaklanıyor. Yaşadığımız bu koşullarda endişelenmeyen, gelecek ile ilgili şüphe duymayan tuzu kuruların miktarını düşünürsek çoğunluğumuz potansiyel adayız demektir. Panaroid şizofreni denilen ikinci aşama çok tehlikeli. Son bir yılda bana da musallat olan bir hastalık olduğu için detaylı araştırma yaptım. Gidişat hiç de iyi değil. Alkol ve sigara kullananların sayısı fiyat artışlarına rağmen giderek artıyor. Kimi yetkililer sigarada düşüş olduğunu iddia etse de külliyen yalan. Vergi yüzünden her köşe başında kaçak sigara satılıyor. Son yıllarda büyük şehirlerde bile sektör haline gelen tütün işi var ki bu da ayrı bir konu. Ucuza mal edildiği için çoğu tiryaki tütünü makine ile sarıp sigarasını içmeyi tercih ediyor. Siz bakmayın AKP hükümetinin alkol satış ve reklamlarını kısıtlamasını hem kullanım yaşı düştü hem de tüketim on katı arttı.İçkiye yapılan zamlar çare olmadığı gibi halk arasında “bonzai” denilen sentetik uyuşturucu kullanımında patlama var. Yaşları 11’e kadar düşmüş çocuklarımız, gençlerimiz sokak ortalarında sürünüyor, hayatlarını kaybediyor.
Mahalle ağzı olan “kafayı mı yedin” sözü ne yazık ki gerçeğe dönüşmek üzere. Gelecek endişesi yaşayarak orantısız zekalarıyla topluma “Beni siz delirttiniz!” tişörtü giyerek mesaj veren gençlerimize hak veriyorum. Zira o çocukların babalarının ayakkabı kutusunda milyon dolarlar yok. Kaçak villalarda tatil yapamıyorlar. Çünkü babalarının parası sıfır. Parası olanın sınavları kazanamayan tembel çocukları özel üniversitelerde tıp dahil en iyi bölümlerde okurken, pırıl pırıl zekasıyla alnının teri ile sınava giren gençlerin emekleri sorular çalınarak gasp ediliyor. Son yıllarda akil adam hastalığına kapılmasına rağmen Orhan Gencebay’ın “Batsın bu dünya” şarkısı bu adaletsizlikler yüzünden ölümsüzleşti. Adaletsizlik ruh ve sinir sağlımızı bozdu. Müsebbiplerini Allah’a havale ediyorum. Bunca ruh sağlığı bozuk toplumdan sağlıklı seçim sonucu çıkacağına da inanmıyorum.