'Romanını yazmazsam...'
Uzun süren diş tedavisi yüzünden Silivri’deki duruşmaları izleyemeyen Nihat Genç ile gönül yolculuğuna çıkarken Müyesser Yıldız’sız olmayacağı kanaati ile haydi Silivri’ye dedik. Ankara’dan İstanbul’a karayolu ile giderken Müyesser’in 13 ayı yalnız başına toplam 16 aylık hapishane öykülerinden damlalar tattık. Nihat Abi “ya dayanamaz ağlarsam” endişesini taşıyor, Müyesser’i günlük notlarını kitap haline dönüştürmesi için motive ediyordu.
Tarihe tanıklık etmek her kula nasip olmuyor. Üç dört yıldır su yoluna çevirdiğim Silivri’deki insan manzaralarını yansıtmaya gayret etmeme rağmen Türkiye’mizin yaşayan çok önemli edebiyatçısı Nihat Genç ile beraber olmanın heyecanını yaşadım. Sabah erken Hıdır Hokka’nın çadır karargahını ziyaret edip, duruşma salonuna girdik. Genç’i gören tutuklu ve yakınları onu televizyonda göremeyişin üzüntülerini dile getirip yazılarına destek verdiler.
Engin Paşa bizi görünce kendine has yürüyüşü ile yaklaşırken, Genç: “Şu gelen Alan Paşa değil mi? Ben yıllardır böyle bir adam görmedim. Bu duruş, bu karizma... Bu adamın romanı yazılmalı, ben yazacağım” sözleriyle ilk defa karşılaştığı Alan için anlattıkları bu sütunlara sığmaz. Yörük Ali Paşa ve Genç’in Trabzonlu hemşerisi Mustafa Önsel ile selamlaştık. Bu arada tutukluluğunun üçüncü yılını dolduran Hava Pilot Kurmay Albay Cengiz Köylü’nün kalp krizi geçirdiğini öğrendik. Daha duruşmaların başında çok sayıda sahteciliği ifşa eden Köylü’ye iki stent takılmış. GATA’da yoğun bakımda yatıyor. Digital terörün ayrıntılarıyla beraber amaçlarını da ortaya koyan Cengiz Köylü’ye geçmiş olsun dileklerimi yollarken, tahliyesindeki yemek borcunu da hatırlatıyorum.
Silivri’deki duruşmalara MHP Ankara Milletvekili ve gazetemizin yazarı Prof. Özcan Yeniçeri bir kaç kez katılmıştı. Bu defa MHP, 7 kişilik heyet ile adeta çıkartma yaptı. MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman başkanlığındaki heyette Kırklareli Milletvekili Bülent Belen, Eskişehir’den Ruhsar Demirel, Kahramanmaraş’tan Mesut Dedeoğlu, Kocaeli’nden Lütfü Türkkan ve Özcan Yeniçeri vardı. İstanbul Milletvekili Ali Torlak ise rahatsızlığı sebebiyle son anda salona giremedi. Milletvekilleri tutuklularla uzun uzun sohbet edip, notlar aldılar. Öğle arasında yapılan basın toplantısında Büyükataman “Silivri’deki duruşmalar Türkiye’mizin getirildiği tablonun göstergesidir. Sözde darbe ve darbecilerin yargılanması adına hukuk ortadan kaldırılıp, adeta katlediliyor. Kamu vicdanı kanatılıyor. Hani özel yetkili mahkemeler kaldırılmıştı, olduğu gibi duruyor. Normal mahkemelerin bulunmadığı ülkelerde demokrasi olmaz; burada adeta tiyatro izliyoruz. Her şeye rağmen hukuka inanmak istiyoruz. İnfaza ve cezalandırmaya dönen bir yargı var; milletin iradesiyle seçilen milletvekillerinin tutukluluk ayıbı devam ediyor” dedi.
Büyükataman (MHP bugüne kadar Silivri’ye neden ilgi göstermedi) şeklindeki eleştiri sorularına da “Aslında titizlikle başından beri takip ediyoruz. Heyet halinde olmasa da milletvekilleri ve yöneticilerimiz duruşmaları takip etti. Bundan böyle daha yakından takip edeceğiz. İstanbul Milletvekilimiz Engin Alan’ın yanında olmaya devam edeceğiz” cevabını verdi.
Öğle arası küçük salonda Ümraniye davasına uğradık. Önce gizli tanık olarak ifade verip, daha sonra kahraman gibi masal anlatmaya çıkan birisi konuşurken Nihat Genç’i gören tutukluların heyecanı ve sevinci görülmeye değerdi. Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Genç’in halasının oğlu İşçi Partisi İstanbul İl Başkanı Erkan Önsel, Doğu ve Mehmet Perinçek ile sohbet ettik. Levent Göktaş’ın görme oranı yüzde 15’e gerilemiş ama duruşu halen dimdik. Şıklığından bir şey kaybetmeyen Veli Küçük sağlığına kavuşmuş görünüyor. Gelişimizden duydukları memnuniyeti dile getirirken direnişin de onurunu sergilediler.
Ölümle her an burun buruna olan Ergun Saygun, elinde bastonu, kolunda sargısı, vücudunun çeşitli yerlerindeki tıbbi cihazlarla başını dik tutup olağanüstü bir savunma yaptı. “Belki de son sözlerimi söylüyorum” cümlesi salonda duygu seli oluşturdu. “Zülum ile abad olanın ahiri berbat olur lafı aklıma geliyor” diyen Saygun’un savunması bir nevi memleketimizin de durumunu yansıttı.
Yokun yok olduğu Silivri’de anlatılacak yazılacak çok şey var, gönül yolculuğumuzdan notlar ile duruşmalardan manzaralara önümüzdeki yazılarda devam edeceğiz.