Rock’n Coke ve Silvan
Olmadı be kuzular, olmadı be yavrular. Kendisine Türküm diyemeyen, Meclis’te Türkiyeliliğini ilan eden siyasetçiler, kendi komutanlarını kirli ayak oyunları ile terörist diyemedikleri için darbeci damgası ile yargılanmadan içeri atan, attıran ya da onların alınmasına müsaade edenler için ölmek var mı be yavrular.
Oysa sizler ölürken, onların çocukları, Rock’n Coke festivalinde çadır kurmuştu bile. Oraya katılan yavrulardan duydunuz mu hiç birinin askerlik yaptığınız bölgede askerlik yaptığını? Yapmazlar, onların ana ve babaları paralı, itibar ve yetki sahibidir.
Onların babaları sizlerin, nerede, nasıl öleceğine karar verir ama kendi çocuklarını, oraya buraya göndermez. Başbakan ile Cumhurbaşkanının oğlu da öyle çatışma bölgelerine gitmez. Onlar kıymetli çocuklardır, gemicikleri, şirketleri vardır.
Oysa İngiltere kıralının çocukları askerliklerini Afganistan ve Irak gibi ön cephelerde yapar. ABD Başkanlarının veya yetkililerinin çocukları da ne kadar savaş alanında hizmet ettiyse o kadar kıymetli kabul edilir. Açın bakın ABD Başkanları içinde adam gibi askerlik yapmayan bir Clinton vardır.
Ama bizimkilerin bir şeyinde boncuk olduğu için yollanmaz ve hatta Türküm bile demezler, Onlar sizlerin cenazelerine de katılmazlar. Onlar başkalarının cenazelerine omuz verir ama şehit cenazelerine el vermez. Çünkü oralarda Apo denen haysiyetsiz katille pazarlık ettikleri için yuhalanma ihtimali vardır. Bu kamuoyu gözünde iyi olamayacağı için de yapılmaz. Sonra yüzde 50’nin aklına hata yaptıkları gibi bir yanlış fikir gelir.
Evet, yavrular yazık oldu sizlere. Sizler o paralı çocuklar rahat Rock and Roll dinlesin diye öldünüz, siz düşman içine çadır kurup uyurken onlar Rock’n Coke alanına çadır kurdu. Sizler Apo ile pazarlık yaparak Türkiye’nin bölünmesini sağlayacak yeni anayasaya hazırlanan Meclis tatile girsin diye öldünüz. Sizler ABD terörizme karşı olduğu için ve PKK’yı sevmediği için öldünüz.
Neymiş Ankara’ya bir Hillary Clinton gelmiş ve bizimkilerle ulvi görüşmeler yapmış. Hillary Clinton aslında Türkiye’nin nerede olduğunu veya Türkiye’ye ne olduğu umurunda olmayan bir hatun. O yalnızca kendi bakanlığındaki bürokratların önüne koyduğu konuşma taslağını okur ki buna da “guidence” denir, politikacı da tek kelimesini anlamadan oradaki cümleleri tekrar eder. Dışına çıkmaz, çıkamaz...
Ne olmuş Hillary gelmiş de Türkiye’ye? Bir kere İslam âleminin yıldızı bir başbakanın memleketinde, komşuları ve kankası devlet başkanlarını devirmek isteyen Hıristiyan âleminin planlarına yataklık yapılıyor. Suriye’de Esat’ın, Libya lideri Kaddafi’in muhalifleri toplanmış. Sanki İslam dünyasının yıkım hazırlıkları. O civanım aslanıma oy veren yüzde 50 Müslümanın kafasından hiç ne oluyoruz sorusu geçmiyor mu?
E, kuzucuklar, kahpenin kurşununu yerken hiç aklınızdan geçti mi, yüzde elli içinde yer alan babamın veya annemin de bana ateş eden katil sürüsü ile ne işi var diye? Bunun hesabını cenazene katılan aile fertleri hiç oturup düşündü mü?
Senin katlinde ne kadar payları var? Amcalardan, teyzelerden, dayılardan kimlerin parmağı sana sıkılan silahın tetiğinde?
Ya işte kuzular, vatanımın umutları, taze filizler. Aslında İmralı’daki bebek katili ile pazarlık edenlerin de elleri kanlı. Onlar sizin için bildiri yayınlar, nutuk atarlar ama işte o kadar. Oysa sizin de hakkınız Rock’n Coke’a gitmek, kız tavlamak, yavuklunuzla el ele dolaşıp, gelecek için planlar yapmak.
Ama sizler Nişantaşı, Mecidiyeköy’deki apartmanlardan veya Boğazdaki yalılardan, parası olan ailelerden gelmediniz.
Sizler zurnanın en son deliği ve siyasetçilerin seçimden seçime hatırladığı vatandaşların çocuklarısınız. Yüreğim kanıyor. Hiçbir şey bu yarayı kurutamaz; kanamayı durduramaz. Yazık oldu kuzucuklarım, vatanımın filizleri, sizlere yazık oldu.