Recep Bey’in internet sansürü
Silivri’yi kitap fuarı haline getiren Mustafa Balbay, “Zulümkar” dizisinin üçüncü kitabı “Demokrasi Tanrısı” ve “Ortadaki Asya Ülkeleri” isimli eserlerini “Bu acıları bala bulayıp gülümseyerek paylaşacağımız günlere” temennisiyle imzalayıp verdi. Ankara’ya dönerken yol boyunca Müeesser Yıldız’ı ziyarete izin verilmeyişine isyan ederek Balbay’ın Zulümkar’ını okudum. Bir taraftan seyahat yorgunluğu diğer taraftan uykusuzluk hele Pazar günü olunca kimse beni uyandırmaya cesaret edemez sanıyordum. Cep telefonumu sessize aldım. Ancak gelin ki sürekli çalıyor. Annem dayanamayıp kaldırdı ve beni istediklerini söyledi. Öfkelendim tabii. Ahizenin diğer tarafındaki ses çığlık çığlığa. Çocuklarını da kendine benzettin diye bağırıyordu. Hayrola dememe fırsat vermeden “Oğlun eyleme gitmiş ya polisler döverse, ya içeri atarlarsa” diye ağlıyordu annesi. Tahminlerin aksine uykudan kalktığımda hiç yapmadığım bir şeyi yani kahkahayı basıp “Ne var bunda, helal olsun oğluma. En azından duyarlı vatandaş olmanın sorumluluğunu yerine getiriyor. Sen benim çocuklarımın koyun gibi olmasını mı bekliyordun” diye çıkıştım.
Ama ana yüreği sonuçta. Endişesinde haksız sayılmaz. Daha 1995 doğumlu lise öğrencisi Erdem. Oha dediği için kız çocuklarının 7 saat gözaltına alındığı ortamda internet sansürüne karşı eyleme kalkışan gençlere canım memleketimde neler yapılmaz ki. Hele bir de “AKP Faşizmine hayır” sloganı falan atarlarsa örgüt üyeliğinden içeri alınabilir çocuklar.
Oğlumun annesini biraz sakinleştirip Sakarya Caddesi’ndeki eyleme giderek Erdem’e göz kulak olacağımı söyleyerek telefonu kapattım. Evlat ne de olsa annem konuşmalarımıza kulak kesilmiş. “Aman oğlum dikkat et karışma her şeye” diyor. Uyku mahmurluğuna rağmen keyifleniyorum. Oğlumun yalnız katılacağı ilk eylemi ne de olsa. Hem ablası Aybike Han’ı, hem de Erdem Kutalmış’ı onlarca miting ve gösteriye götürmüştüm. En son YGS rezaletini protesto etmiştik birlikte.
Zamane gençliği çok akıllı. Olağanüstü pankartlar hazırlamışlar. Mizah yeteneklerine hayran olmamak mümkün değil. 2008 yılında youtube yasağında Recep Bey “ben giriyorum, siz de girin” demişti. Ancak bu defa önerdiği yol, çıkaracağı yasayla suç yasılacak. TİB, yani Telekomünikasyon Daire Başkanlığı’nın aldığı karara göre google hazretleri her an hizmetinizde olamayacak.
BTK dedikleri Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu internete girip girmeyeceğimize karar verecekmiş. Şifreli kullanıcı koduyla beraber TC kimlik numaramızla girdiğimiz her site, aradığımız her sözcük itina ile takip edilip hanemize yazılacakmış. Çetelemiz tutulacak kısaca. Benim gibi teknoloji özürlüler için neyse de işi gerçekten internetle olanlar teknolojinin nimetlerinden özgürce nasiplenmek isteyenlere resmen işkence bu. Üstelik sürekli fişlenmek de var. Nasıl olsa telefonlarımız dinleniyor, attığımız her adım takip ediliyor diyenlere göre bir şey yok.
Ankara Sakarya eyleminin yanında, İstanbul Taksim daha fazla ses getirdi.
Not: Silivri’de karşılaştığım sevgili Can Ataklı’nın duruşmalarla ilgili düşüncelerini ve Levent Ersöz’ün tarihi sözlerini paylaşmaya devam edeceğim.