Reaksiyon...
Millet olarak duygusalız. Tiyatroda, sinemada, dizi filmlerde kaptırırız kendimizi. Çok eski siyah-beyaz filmleri seyrederken göz yaşlarımıza hakim olamaz, ağlarız. Aksiyoner bir milleti reaksiyoner hale getirdiler televizyon ile. TRT’nin tek kanallı renksiz dönemlerinde “Kaçak. Doktor Richard Kimbıl” vardı.. Kovboy dizisi “Bonanza.. Küçük Ev” filan derken “Dallas” ve “Flamingo Yolu” adlı Amerikan dizileri yüzünden mahalle adlarımız, tanıdıklara taktığımız lakaplar değişti. Kurnazlığına, haksızlığına kızdıklarımıza “Ceyar” dedik yıllarca. Televizyonun insanımızın hayatındaki etkilerini keşfedenler zamanla bunu silah olarak kullanmaya başladı. Bir nevi zaaflarımızı tespit ederek psikolojik harekat uyguladılar. Bir dönem ithal edip, seslendirme ile yayınlanan diziler zamanla ülkemizde ciddi sektör haline geldi. Merhum Ömer Lütfü Mete’nin senaristliğinde, Osman Sınav’ın yönetmenliğindeki “Deli Yürek” ve “Kurtlar Vadisi”nin yayın saatlerinde minibüsler, taksiler çalışmaz, cadde ve sokaklar ıssızlığa gömülürdü. Derken Kurtlar Vadisi’nde Ömer Lüfü Mete ve konsept danışmanı Soner Yalçın’ın işine son verildi. Sonra da Osman Sınav’ın yapım yönetmenliği elinden gasp edildi. Kalite düşerken, algı operasyonları için senaryo üretilmeye başladı. Öyle ki şimdi “kumpas” olduğu ortaya çıkan “Ergenekon ve Balyoz” davalarında tetikçiliğe soyunuldu. Halen yayınlanmakta olan embesil dizilere hiç değinmek istemiyorum. Onlar milletin zeka seviyesi ile alay etmeye devam ediyor. İnananları da var tabii.. Dizi ithalinden ihracata terfi eden Türkiye’de çekilenler, sadece Arap coğrafyasında seyredilmiyor. 50’den fazla ülkede ilgi ile takip ediliyor. Bu sektörde kaliteli işler de yapılıyor elbette. Irak’ta başımıza örülmek istenen çorabı, orantısız zekasıyla diziye aktaran Soner Yalçın’ın “Sağır Oda”sı seyredilme rekorları kırarken yayından kaldırıldı. Bir Osman Sınav yapımı olan “Sakarya-Fırat”ın da senaryosuna müdahale edildi. Ergenekon-Balyoz kumpasları sırasında generallerin, albayların, yüzbaşıların bir işe yaramadığı, uzman çavuş, astsubay ve erlerin terörle mücadelede kahraman olduğu vurgusu yapıldı. Açılıma zarar veriyor gerekçesiyle TRT’nin diğer kanallarla rekabet edebildiği tek dizi sonlandırıldı. Milletin elektrik faturalarından zorla gasp edilen paraları yandaş firmalara hovardaca dağıtan AKP’nin siparişle yaptırdığı dizilerin hiç biri tutmadı. Osman Sınav bu defa “Kızıl Elma” ile yeniden devreye girse de güvenirliğini yitiren TRT’de seyirci bulamadı. Hükümetin işine gelmeyen “Behzat Ç”ye de tahammül edilemedi. Ankara dizisi Behzat Ç’yi yayınlama cesareti gösterecek kanal bulunamadı. Bu arada yıllarca milleti ekran başına çakan Kurtlar Vadisi saçmaladıkça adı “Hırtlar” a çıkıp, dalga geçilir hale düştü. Sanal intikamcı görevi yüzünden ciddiye alınmadığı gibi seyircisi eriyip gitti.
Dizilerde rol alan oyuncular halk arasında “fenomen” oldular bile. Kenan İmirzalıoğlu, Erdal Beşikçioğlu, Kıvanç Tatlıtuğ gibi aktörler Hollywood seviyesinin üzerine çıktı. Kıvanç’ın oynadığı ve Kırım tarihini de içeren “Kurt Seyid ile Şura” dizisi tam zirveye çıkıp, senaryo Anadolu’daki Kuvayımilliye’ye yönelince, açılımcıları telaş kapladı. Ve “reyting alamıyor” gerekçesiyle çekimleri durduruldu. Ancak yapımcılar Tatlıtuğ’dan vazgeçemez. Yakında yeni bir dizi ile ekranlara döner. Behzat Ç karakteri ile gönüllerde taht kuran Erdal Beşikçioğlu’ndan muhalif kişiliğine rağmen vazgeçilemedi. Üstelik Beşikçioğlu’na “açılım” kokan yeni dizide başrol verildi. Reaksiyon.. 17/25 Aralık operasyonlarına farklı bir bakış açısı getirip devletin kurumları arasındaki çekişme ve paralel yapının deşifresini hedef aldıkları belli. Emniyet içindeki yapılanma ve askerin içinde iyi ve kötülerin bulunduğu algısı yerleştirilmiş. Paralelcilerin hedefindeki MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın olağanüstü gayretleri sahneleniyor. Ama Türkiye’nin çevresinde gelişen olayları Amerikalıların değil de İsrail’in tezgahladığı ön plana çıkarılıyor. Kumpasta Amerika yok. Kuru kuruya İsrail karşıtlığı ile gaz alma operasyonu yani.. Adına “Barış süreci” denilen ve her yönüyle teslimiyet ve ihanet kokan senaryoda İmralı’daki bebek katiline de rol verildi. Tanıtım filmlerindeki Apo sahnesi son anda çıkarıldı. Sebep olarak RTÜK’ten ceza alma ihtimali öne sürülmüş olsa da kazın ayağı hiç de öyle değil. AKP’nin “Oslo’da söz verdiler, yerine getirmiyorlar” diye şikayet ettiği PKK, HDP, İmralı ve Kandil’i sigaya çekmenin ötesine gitmez. Tanıtımlar esnasında gelen tepkiler “henüz zemin hazır değil” raporlarına geçti. Bir müddet sonra Kandil ve İmralı sahneleri sevimli halde yerleştirilir. Dahası Oslo müzakereleri oya gibi işlenir. Dikkatimi çeken bir başka husus ise ihanete, şantaja uğrayan polis komiseri ile Özel Kuvvetler yüzbaşısının çekişmelere rağmen eylem birlikteliği.. Sonuç olarak bu reaksiyon çok su kaldırır. Psikolojik harekatta bakalım daha neler olacak..