“Polis ve Centilmen Olmaz!”
Balyoz Davası’nı Silivri’de yakından takip etmeme rağmen avukatların zaman sınırı konmayan savunmaları esnasında çok şey öğrendim. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin savcısının 359 talebinden 358’inin kabulü bizim memlekette görmezden gelinse de dünya uyumuyor. Birleşmiş Milletler’in yargıyla ilgili Çalışma Grubu’nun son aldığı kararın Türkçesi “Adalet Yok” anlamında Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutukluluklarla ilgili kararını bile hiçe sayan Özel Yetkili Mahkemelerin “yok hükmünde” saydığı hukuk yüksek yargıda yenden görülüyor. Av. Murat Ergun’un savunmalarının keşke tamamını yayınlama fırsatımız olsa. Müvekkili Kor. Amiral Abdullah Can Erenoğlu’nu savunurken “soyadı Erenoğlu, kendi ermemiş ki... 19’unda yazılan emri 18’inde cevap verebilecek koramiral içeride tutuklu bırakılmaz” diye ironi yaptı. Ergun’un yaptığı olağanüstü savunma karşısında mahkeme başkanı “öyle güzel anlattınız ki gözümüzün önünden film şeridi gibi geçti” diyerek Silivri’de kısıtlanan savunma hakkının önemini belirtmiş oldu.
Geçtiğimiz hafta bu sütundan yazdığım “Düşman Ceza Hukuku” nu Av. Nevzat Göksen görsel olarak hakimler heyeti, gazeteciler ve dinleyicilere öylesine sundu ki görülmeye değerdi. Tom Hanks’ın Oscar ödüllü filmi “Philadelphia” dan kısa görüntüler izletti. Dünya sinema klasikleri arasına giren “Birkaç İyi Adam” , “Top Gun” , “Subay ve Centilmen” filmlerini örnek gösterirken deniz subaylığının dünyadaki önemine dikkat çekerken “Bu unutulmaz filmler arasında ‘Polis ve Centilmen’ diye bir filmi hayatınız boyunca seyredemezsiniz” cümlesi ile taşı gediğine yerleştirdi. İster istemez aklıma Ömer Diken başkanlığındaki 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti geldi. Sahi o filmleri izlemişler midir?
Yargılanan sanıklar arasında jandarmadan Ali Aydın (Yörük Ali Paşa), Cemal Temizöz, Mustafa Önsel ve Bulut Ömer Mirmiroğlu’nun özel olarak seçildiğine vurgu yaparak, meslek hayatları boyunca terörle mücadele eden bu kişiler yapılan haksızlıkları dile getirdi.
Sözde Balyoz planında I. Ordu Karargahı’nda baştan sona sunumu gerçekleştiren Kur. Alb. Tanju Poshor’un, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı’na atanmasını hatırlatan Av. Hüseyin Ersöz, plan tatbikatına katılan 168 personelden sade 46’sının yargılandığına dikkat çekti. Günlerdir Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmeyiş sebeplerini soran avukatlar, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök için “Irak’ta Türk askerinin başına çuval geçirilirken ne yaptıysa, Silivri’de de başına çuval geçirilen askerler için aynısını yaptı” göndermesinde bulundular.
Genelkurmay deyince aklıma geldi. Ankara’da Yargıtay binası ile Genelkurmay karargahı arasında sadece 250 metre mesafe var. Sevgili ablam Müyesser Yıldız, bu mesafeden gelip duruşmayı niçin izlemediklerine dair güzel bir yazı ile sorular yöneltmişti. Öyle ya orada yargılanan emeklisi, muvazzafı ile Genelkurmaya bağlı personeldi. Kaldı ki kurumsal anlamda ordunun ta kendisi yargılanıyordu. En azından hukuk müşavirleri ve gözlemcilerden oluşan bir heyetin takip etmesi gerekirdi. Lakin Müyesser’in yazısına fena bozulmuşlar. İnternet üzerinden hemen bir açıklama yayınlayıp “bu tip haberlerin maksatlı ve tahrik edici” olduğunu yayınladılar. Bir nevi “kurumuna ve personeline sahip çık” mealindeki iyi niyetli haberi “tahrik” edici bulmalarına “Vay anasına sayın seyirciler!” denir...
Sınır boylarında paçavralar sallanırken, askeri birliklerin önünden silahları ve üniformalarıyla geçen teröristlerden tahrik olmayanların, ille de maksat arayıp tahrik olmalarının adını ben koyamadım... Koyabilene aşk olsun...
Başından sonuna kadar tezgah olduğu ortaya çıkan bu dava gibi yeni yeni kumpaslar organize ediliyor. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’na karşı başlatılan itibarsızlaştırma ve yargısız infaz girişimlerini doğrusu bekliyordum. Ancak bu kadar amatör, bu denli aptalcasını tahmin edememişim. İstanbul ve Ankara baro seçimleri AKP’nin oyununu bozdu. Türkiye’de hukukun namusuna sahip çıkan Metin Feyzioğlu ile ilgili yandaş medyada yeni dedikodu ve tezgahlara rastlarsanız şaşırmayın. Ne de olsa meyveli ağacı taşlamak haksızların işidir.