Plan 1980’lerde hazırlandı
Sulu göz partisi, talimatla hazırladığı Kürt politikasına karşı çıkanları, hainlikle suçluyor. Aslında tarihimiz, hainlikleri belli olmasın diye başkalarını hainlikle suçlayanlarla dolu. Son örnek Vahdettin. ABD Başkanına yolladığı mektupta ülkenin bağımsızlığı için çalışan Mustafa Kemal ve arkadaşları ile TBMM’yi nasıl hainlikle suçlayıp idama mahkûm ettiğini gösteren son padişahın fermanları internette geziyor.
İlginç tarafı, sulu gözlü politikacılar, Mustafa Kemal yerine, işgalcilere kaçan padişah Vahdettin’e ağıt yakıyor. Son olarak onu övenler arasına ABD Başkanı Obama’nın yeni Savunma Bakanı Hagel de katıldı. Bir basın toplantısında Türkiye ile ilgili soruyu yanıtlarken “Batı’nın Atatürk’e gereken önemi vermediğini” itiraf etti. Türkiye’de Türk olmayan bazı politikacıları bile utandırması gereken açıklamalar yaptı.
Sevgili okurlarım, yazılarımdan da anlamış olacağınız gibi, anayasa görüşmeleri ile terör örgütüne teslim pazarlıklarını desteklemiyorum. Vatanını, bayrağını seven insanların da bu pazarlıkları destekleyeceğini sanmıyorum. Bu iki eylemin de Türkiye’nin parçalanmasına ve yok olmasına neden olacağına inanan az sayıda gazeteciden biriyim. Akil adamlar olayı bundan iki yıl önce PKK tarafından ortaya atılmıştı. Aslında, PKK konusunda anlatılan tüm açılım fikirleri, terör örgütünün istekleri ve AKP iktidarı, bu milletin toprakları için bu kadar evladının kan dökerek, bedel ödemesini umursamadan, Washington’un talimatı ile topraklarının parçalanmasına izin veriyor.
Bu arada çaktırmadan bir dizi politika değişikliği cereyan ediyor. En önemlisi yeni Papa’nın verdiği mesajlar. Hani eskisi aniden istifa edip, hızla seçilen, fakirlerin babası yeni Papa. Ne yapmış Papa, bir Müslüman çocuğun ayağını yıkamış. Gerçekte mesaj doğru olabilir ama özellikle Arjantin asıllı ve ülkede darbeler sırasında sesini çıkarmayıp, darbecilerin işlerini kolaylaştırma gibi sabıkası olan bir kişinin böylesine gösterişi, bence başka bir olayın ilk adımı.
Hatırlarsanız Doğu Bloku’nun çökmesi ve komünizmin dağılması ardından Batı dünyası yeni hedef seçmişti. Bu da ‘Huntington Teorisi’ ya da ‘Medeniyetler Çatışması’ diye bilinen tez. Hedef aslında Hıristiyan dünyasının, Arap milliyetçiliğinin kuvvetlendiği, uyanan İslam dünyasını ezme temeline dayanıyordu. Hatırladığım kadarıyla, Reagan yönetimi döneminde, Sovyet Bloku’nun çökmesi sonrası için hazırlanan alternatif bir plandı. Bu teori veya tezde bizi ilgilendiren noktalar şöyle;
“Türkiye, Batı uygarlığında ikinci sınıf ülke olma yerine, İslam uygarlığı içinde bir merkez-lider ülke olmalı, Atatürk’ün toplumu laikleştirmesi yüzünden, Osmanlı İmparatorluğu’nun İslam uygarlığının merkez ülkesi olma rolünü Türkiye’nin devam ettiremediği ve bu rolü, laik olduğu için, şimdi de üstlenemeyeceği, Batı’nın laik ve demokratik düzeninde yeterince deneyim kazanmış olan Türkiye, artık İslam âleminin lideri olabileceği, ama bunun için, Rusya’da Lenin’in reddedilebilinmesinden daha şiddetle Atatürk’ün mirasının reddedilmesi, bu nedenle hem siyasal hem de dinsel açıdan meşruiyet sahibi, üstelik de Atatürk kalibresinde (terim Huntington’un) bir lider tarafından gerçekleştirilmesi.”
ABD, bu tezin uygulamasına kendilerini yeni Osmanlılar diye tanımlayan Atatürk düşmanı, Çandar, Çalışlar ve Cemal gibi gazetecilerle başladı. BOP eşbaşkanı oluşumu ve Atatürk devrimlerinin yok edilişi, hep bu proje. Ancak Papa’nın çıkışlarından anlaşıldığı kadarıyla bu süreç 10 sene içinde bizim için tamamlatıldı ve şimdilerde mıncıklıyorlar. Tabii Hasan Cemal ve Cengiz Çandar gibi aletlerin de işi bitti. Öcalan görüşmeleri, TSK’nın itibarının yok edilmesi tamam. Yakında bir genel afla noktalanır. Şimdi anladınız mı her türlü milliyetçiliğin ayaklar altına alınmasını ve yapılan pazarlık tiyatrosunu?.. Şimdi anladınız mı vatanın nasıl satıldığını?..