PKK’ya, Apo’ya Villa Askere Tahliye...
Hukuksuzluğun kol gezdiği Silivri İstanbul’a, Ankara’ya uzak ama teknoloji uzaklıkları yakın ettiği için anında malum televizyonların alt yazılı haberlerinden her şeyi öğreniyoruz. Hatta mahkeme heyetinin hangi kararı vereceğini 3-5 saat önce ekranlardan izliyoruz. Hukuki süreç bu kadar hızlı ilerliyor Silivri’de.Yurt dışında görev yapan biri general dört subay yıllık izinlerini kullanarak geldiler. Her biri ordumuzun göz bebeği, NATO’da diğer ülkelerin üzerinden görev yapandan tutun da, Libya’daki vatandaşların tahliyesini sağlayan askeri ataşeye kadar önümüzdeki yılların komuta kademesine gelecek personel. Akademisyenken isimleri sözde balyoz planında yer almış.Yakalama kararı kendilerine tebliğ bile edilmedi. İsteseler görev sürelerinin sonuna kadar bekleyebilirlerdi. Dahası niyetlerini bildikleri için tutuklanma riskini göze almayıp istifa ederek yurtdışında yaşamaya devam edebilirlerdi. Üstelik uluslar arası şirketlerde 15-20 bin dolar maaşla çalışmayı tercih edebilirlerdi, yapmadılar; çünkü onlar ülkelerine borçlu hissediyorlardı kendilerini. Aşk derecesinde seviyorlardı vatanlarını. Pusuya düşürülen silah arkadaşlarının vasiyetlerini bildikleri halde kendiliğinden geldiler. Beylik laftır ama adalete güvenleri vardı her şeye rağmen.
Daha ilk ifadelerini verirlerken televizyon haberleri “tutuklandılar” alt yazısı geçiyordu. Avukatlar “Mahkemeyi medya mı idare ediyor?!.. Nedir bu tutuklama kararı, siz bu kararı ne zaman aldınız?..” diye sorup suç duyurusunda bulundular. Başkan böyle bir şeyin mümkün olmadığını, henüz heyetin toplanıp karar dahi vermediğini beyan etti. Ama 13.00 haberlerinden itibaren “tutuklandılar” haberi akşam 18.30’da resmileşti. İnsanın aklına bin bir çeşidin yanında Silivri uzaktan mı kumanda ediliyor sorusu takılıyor.
Çetin Doğan, delil olarak gösterilen 11 no’lu CD’ye getirdi işi... Planları tatbikattan çok sonra kopyalandığı TÜBİTAK ve bilirkişi raporlarıyla tespit edilen 11 no’lu CD’nin tıpkı 51 nolu DVD gibi emniyet emanetinde kırılma ihtimalini hatırlatarak, mahkemeden şimdiden önlem almasını istedi. Savunma uzun olunca aralarda sıklaşıyor. Çay sohbetlerinde arkadaşlarına destek için gelen emekli subaylara kulak veriyorum. “Vasiyetimi değiştirdim. Ölünce hanım merkez komutanlığına haber vermeyecek. Askeri tören olmadan sessizce defnedin” dedim. Eskiden vatandaş “Helâl olsun orduya, ölüsüne bile sahip çıkıyor... Yıllar önce emekli olan subayına cenaze töreni yapıyor” derdi. Ama artık “dirisine sahip çıkamayan ordunun ölüye sahip çıkmasını istemiyorum” sözleriyle içine düşürüldükleri hali yansıtıyordu.
Yörük Ali Paşa ile yeniden gözgöze geldik. “Amaç hâsıl oluyor. Bir gün bile tutuklu kalınca mahkeme bitene kadar terfi edilmiyor. Aslan gibi subayların önü kesildi” dedi. “Tahliye umudu yok mu?” soruma “Var, olmaz mı!.. Seçim sonrası yeni anayasa, genel af ile PKK’ya özgürlük. Apo’ya villa tahsis edilince bizim de rehberliğimiz sona erebilir” sözleri ile muhtemel gelişmeleri tokat gibi indiriverdi.
Heyetten halen zanlıların savunma yapabilmelerini sağlamak için talep ettikleri bilgisayarın temininden halen haber yok. Hizbullahçılara, PKK’lılara günün belli saatlerinde sunulan bilgisayar ve internet imkanı Türk subaylarından esirgeniyor. CHP milletvekilleri ilk günden sonra döndü. “TBMM’deki Silivri duruşmaları TRT’den naklen yayınlansın” talebini seslendirip önerge verecekler. Bakalım Diyarbakır’da durum ne? Cemal Temizağ davasını izlemek için yine gidiyorum. Gözlerden uzak, kamuoyundan habersiz ve sahipsiz davadaki izlenimlerimi, bölgedeki durumu paylaşacağım. Bir de Gazi’nin ilk yaptırdığı okulu “Ergazi İlköğretim Okulu’ndaki faciayı” yansıtacağım...