PKK ve İmralı'da bir şeyler oluyor!
Referandum öncesi birden bire PKK “eylemsizlik” kararı almıştı. Bu karara her taraf bir başka anlam yükledi. İmralı’yla görüşme yapıldığı yolundaki iddialara Başbakan önce son derece sert çıkmıştı. Ardından da “biz görüşmedik devlet görüştü” deyiverdi. Cumhurbaşkanı ise ‘görevliler görüşür’ anlamına gelen sözler etti. Öcalan, “benimle görüşenler sivildi” dedi.
Bir yandan görüşmeler diğer yandan, eylemsizlik kararı ile boykot sürerken terör örgütü de boş durmamıştı. Bomba yüklü iki arabayı büyük kentlere karşı harekete geçirmiş ancak güvenlik güçleri tarafından nakıs teşebbüs aşamasında araçlar ele geçirilmişti. Vahşi örgüt iki ayrı kentte iki imamı mesaj vermek için kurşuna dizmişti. Yine terör örgütü Yatılı Bölge Okullarını, terbiye edemediği iş adamlarının iş yerlerini ve makine parklarını ateşe vermişti. Referandum sırasında ise halkın iradesinin ortaya çıkmasını engellemek için elinden gelen her baskıyı yapmıştı.
Aslında terör örgütü eylemsizlik sürecinde tam kapasite ile yirmi dört saat mesai yapmış militanları da sivil vatandaşları tehdit altında tutmak için süreç içinde elinden gelen her şeyi yapmıştı. Güvenlik güçleri dokuz teröristi etkisiz hale getirince de terör örgütü yola döşediği mayınlarla on sivil vatandaşı vahşice katletmişti.
“Ergenekon” işi!
BDP’nin sivil demokrat (!) başkanı Selahattin Demirtaş derhal saldırının “iyi çocuklar” ve “Ergenekon işi” olduğunu ilan edivermişti. Hükümet ile yapacakları görüşmenin gerçekleşmesine saatler kala bu saldırının düzenlendiğini ve bu nedenle de görüşmenin iptal edildiğini söyleyen Demirtaş, Ergenekon’u işaret etmişti. Buna karşın İmralı’dan Abdullah Öcalan, bu saldırı ile kendisiyle yapılan görüşmelerin dinamitlenmek amacını taşıdığını söyledi. Öcalan, “saldırının PKK’nın içerisine sızmış Jitem-kontra tarzı bir ekibin veya PKK içinde yönlendirilen başıboş bir grubun işi olabileceğini” iddia etti. Bu arada Kandil’den Murat Karayılan, “Türk devleti önder Apo’nun yanına heyet gönderdi. Ateşkes ilan etmemizi istediler. Biz de eylemsizlik ilan ettik” diye açıklama yaptı.
PKK’nın marifeti!
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Hakkâri’deki mayın patlamasına ilişkin, “Bütün görüntüler, terör örgütünün bugüne kadar yaptığı diğer buna benzer olaylara benziyor” diyerek PKK’yı suçladı. Daha sonra elde edilen diğer delillere de gönderme yapan Bakan, saldırıyı PKK’nın yaptığına yönelik kanaatin giderek arttığını söyledi.
Halbuki, son zamanlarda PKK’nın yaptığı bu tür saldırıların ardından iktidar yetkilileri ve yandaşları saldırıları “karanlık güçler”, “derin devlet” ve iktidarı yıpratmak isteyenler yapmış olabilir, derlerdi. Yetkililerin bu kez jargon değiştirdikleri görülüyor.
Güvenlik güçleri de Hakkari’deki eylemin, örgüt içerisindeki Suriye uyruklu “Bahoz Erdal” kod adlı Fehman Hüseyin’e bağlı grup tarafından gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini açıkladı.
Derin PKK’nın eylemi!
Tek taraflı “eylemsizlik” kararının sona ermesine 4 gün kala, terör örgütü içerisinde silah bırakılmasına karşı çıkan Fehman Hüseyin liderliğindeki “Derin PKK”nın, Türkiye’de 12 Eylül sonrasında oluşan barış ortamını sabote etmeyi hedeflediği de açıklandı. Terör örgütünde “eylemsizlik” kararı alanlar ile Hakkâri’deki kanlı terör eylemini gerçekleştirenler, PKK’da farklı merkezler olduğunu gösteriyor. Diyarbakır’da dershane önünde yaşanan bombalı eylem ve Batman’da 3 BDP’linin mayınlama eylemi sonucu öldürülmesinin terör örgütünde yaşanan iç çatışmanın kanıtı olduğu iddiaları da var.
DTK eş başkanı Tuğluk, Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya gidiyor. Ahmet Türk henüz Barzani/Talabani ile yaptığı görüşmeden yeni geldi. Şimdi de Kandil’e terörün karargâhı ile görüşmeye gidiyor. Yetkili yetkisiz konuşanlar “İmralı ile görüşmeler nitelik değiştirdi, müzakere özelliği kazandı” diye açıklama yapıyor. AKP iktidarı, Öcalan ile terörü değil, ‘Yeni Anayasa’, seçim barajı ve demokratik düzenlemeleri görüşüyormuş! Hangi PKK ile görüşüldüğü ise belli değil!